English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çok uzun bir süre

Çok uzun bir süre translate Portuguese

593 parallel translation
- Seni seviyorum öyle mi? Sonsuza kadar. Sonsuza kadar çok uzun bir süre.
Senão eu fico aqui sentado a falar contigo como se nunca tivesse visto uma rapariga antes.
Bu, inanmayı sürdürmek ve savaşmak için çok uzun bir süre.
É muito tempo para continuar a lutar, acreditando.
Beklemek için çok uzun bir süre.
- É muito tempo para esperar. Não o vou fazer.
- Benim için çok uzun bir süre!
- É demasiado tempo!
Benim için çok uzun bir süre, Harry. Evet.
Demasiado para mim, Harry.
O günden sonra çok uzun bir süre herkes onu "Şampiyon" diye çağırmıştı.
Durante muito tempo depois disso, | todos o chamavam "campeão".
Eskiden Dünya böyleymiş. Çok uzun bir süre önce de değil.
Era assim a vida na Terra, não há muito tempo atrás.
Bilginizi tazeleyeyim, Bayan Foley. Çok uzun bir süre bilinmezlikle yaşadınız.
Quero informar-lhe, menina Foley, que tem vivido na ignorância, há muito tempo.
Bu gerçekten çok uzun bir süre... ama o duvarcının kızı. Edepsiz, cahil ve çirkin.
Mas essa filha de camponeses vulgar, ignorante, feia, uma concubina!
... çünkü seni enselersem, çok uzun bir süre yatacaksın.
Porque se te apanho, vais desaparecer por um bom tempo.
Mutsuz olmak için çok uzun bir süre
É um longo tempo para ser infeliz.
Sevgili Avusturyalılar sizi bir daha göremeyeceğim. Belki çok uzun bir süre.
Compatriotas austríacos, não voltarei a ver-vos talvez durante bastante tempo.
Bu Von Trapp'lerin birlikte şarkı söylemeleri için son fırsat. Çok uzun bir süre bunu yapamayacaklar.
Esta será a última oportunidade que os Von Trapp terão durante muito, muito tempo, para cantarem juntos.
Çok uzun bir süre yaşayacağım, ablam gibi.
Vou viver muito, muito tempo, como a minha irmã.
Ama dediğin gibi 3 yıl uzun bir süre, çok uzun bir süre.
Mas, como você disse, três anos é muito tempo.
Sen bana çok uzun bir süre güzel olduğumu hissettirdin.
Fizeste-me sentir linda, sabes durante muito tempo.
Çok uzun bir süre,.. ... affınıza sığınıyorum,..
Ela viveu muitos anos desculpem...
Yeni muayene edilmiş biri için çok uzun bir süre.
É muito tempo, para uma consulta de rotina.
'Dizlerine eğilmiş'seni sevdi'çok uzun bir süre'.
E que, prostrado diante de ti... Te amou por tão longo tempo? "
Birinden nefret etmek için çok uzun bir süre.
É muito tempo para se odiar alguém.
- Çok uzun bir süre mi?
- Durante muito tempo?
Çok uzun bir süre mesgul olabilir.
É possível que vá demorar muito.
Görevime çok uzun bir süre uzak kaldım.
Estive afastado do meu posto, durante demasiado tempo.
İnsanlık kamp ateşlerinin etrafında bilhassa aysız uzun gecelerde, gökyüzünü çok uzun bir süre seyretmiştir.
A maior parte da existência humana foi passada durante essa época. E então, ao redor da fogueira quase apagada, numa noite sem Lua, observámos as estrelas.
Size çok uzun bir süre gibi gelmeyebilir fakat yaşamın tüm temel kimyasal oluşumu bu süreçte tamamlandı.
Pode-se pensar que não estava muito afastado de nós, mas por essa altura quase toda a química básica da vida, tinha sido já estabelecida.
Hayatım, sonsuzluk çok uzun bir süre ve zaman dediğin bazı şeyleri değiştirir.
Querido, "para sempre" é muito tempo e o tempo muda as coisas.
Diğer konumunda çok uzun bir süre kalmıştır.
Foi moldado demais na outra direcção.
" Sonsuzluk demek, bu da çok uzun bir süre.
" Quer dizer para sempre e isso é muito tempo.
B-Birini tanımak için çok uzun bir süre.
Isso é bastante tempo pra se conhecer alguém, não acha?
Bilirsiniz, yani 20 yıl çok uzun bir süre.
Sabem, é que 20 anos, é muito tempo.
Bu çok uzun bir süre.
E isso é um longo tempo.
Bunun için çok uzun bir süre bekledim, Jack.
Esperei muito tempo por isto.
Bu çok uzun bir süre.
Isso é muito tempo.
Jeff, çok hata yaptık ve uzun bir süre şanssızdık.
Jeff, tivemos muitos azares.
Biliyorum. Ben de bunu çok uzun süre düşündüm,.. .. eğer bu gerçekten bir kaza ise.
Pensei nisso bastantes vezes, se foi mesmo um acidente.
Çok uzun olmayan bir süre öce, Fransa'nın göklerinde uçan bir gemi gördüm, havadan daha hafif olan bir havayla doldurulmuş büyük bir torba ile desteklenmişti.
Não há muito tempo, vi um barco voando nos céus de França... suportado por um grande saco de ar que era mais leve do que o ar.
Hamer Thorne'a uzun bir süre çok yakındım.
Eu fui amiga íntima de Thorne até há pouco.
İhtiyar adam gözlerinin açtı, oldukça uzun bir süre çok çok uzaklara dalmıştı.
O velho abriu os olhos e, | por um longo instante... ele estava a voltar de muito longe.
Seninle bir akşam geçirmek için çok uzun süre bekledik Dave.
Esperamos muito tempo para ter uma noite contigo.
Çok uzun süre önce başlamış olan yaz bitmiş... ve yerini başka bir yaza... ardından da sonbahara bırakmıştı.
O Verão que começara há tanto tempo, tinha terminado... e outro Verão veio substitui-lo... e um Outono.
Ama aşkı bu kadar uzun bir süre bekleyip, bu kadar geç ve aniden tanıyınca çok acı veriyor.
Mas esperei tanto, para saber tão repentinamente tão tarde...
Ama sen bir haftayı çıkardın, çok daha uzun süre dayandın.
E isso não durou oito dias, durou muito tempo. Porque havia muitos cúmplices entre a população francesa.
Böylece sizden uzun bir süre çok uzakta olmayacaklardı.
Para não estarem tanto tempo afastados de vocês.
Pek çok kişi bir kereyle uzun süre idare eder. İyi geceler.
A maioria das pessoas concordaria com isso.
Homo Sapiens'lerin, düşman tehdidi altında böyle savunmasız bir durumda uzun süre kalabilmeleri çok şaşırtıcı.
É incrível que os Homo sapiens passem tanto tempo nesta condiçäo vulnerável, à mercê dos seus inimigos.
Uzun bir süre önceydi ama zamanı için çok büyük bir olaydı.
Foi há bastante tempo mas, na altura, deu muito que falar.
Maalesef, Avcı gemisinin etrafında veya insan formunun üzerinde bile böyle bir alan yaratmak ve bunu uzun bir süre korumak için çok fazla enerji gerekiyor.
Infelizmente a energia necessária para gerar tal campo ao redor de uma nave e até mesmo para um homem... é muito grande para manter este campo pôr um tempo muito longo.
Bu sistemin içinde benim kadar uzun süre kalınca... bir çok vaat duyarsın, bir çok teminat, bir çok cesur plan.
Quando se está no sistema há tanto tempo como eu, ouvem-se muitas promessas, tranquilizações, - muitos planos corajosos. - Por favor,
Bence, çok daha uzun bir süre - dokuz, on dakika geçmiş.
Em minha opinião, levou muito mais - nove, dez minutos.
Birinin bana bir aşk sözcüğü söylediğini duyabilmek için çok uzun süre bekledim.
Esperei uma eternidade por uma palavra de afecto.
Frank'in gibi bir nişanlım olsaydı üç yıl gerçekten çok uzun süre.
Se tivesse uma noiva? Como o Frank... Três anos é muito tempo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]