English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çok uzaklarda

Çok uzaklarda translate Portuguese

255 parallel translation
Dans ederken aklım çok uzaklarda oluyor
A minha mente está distante quando danço.
Ama çok uzaklarda... yıkıntıların arasında yeni bir dünya kıpırdanıyor... yavaş yavaş... ama umutla.
Mas vejo a uma grande distância... um mundo novo a agitar-se nas ruínas,
- Çok, çok uzaklarda.
- Ele está longe, muito longe.
Çok uzaklarda.
Muito longe.
- Çok uzaklarda kaldı.
Está a ficar muito para trás.
Çok uzaklarda.
Longe daqui.
Çok... çok uzaklarda.
Distante... muito distante.
Çok uzaklarda olmak gibi.
Bem longe.
O bedende bir zamanlar bir dev yaşardı ama Matt Brady kayboldu. Tanrıyı çok yükseklerde, çok uzaklarda aradı çünkü.
Um gigante sabe a grandeza do seu corpo mas Matt Brady perdeu-se procurando Deus alto demais e longe demais.
Kuzeyde, çok uzaklarda, o mağarada genç bir tanrı uyur.
Muito longe, para Norte, dorme um jovem deus nessa caverna.
Çok uzaklarda.
Bem longe.
- Çok uzaklarda henüz keşfedilmemiş bir ada.
- É uma ilha algures, que ainda não foi descoberta.
Güneyden çok uzaklarda.
Muitas léguas para sul.
Çok uzaklarda. Sekiz gündür onu görmüyorum.
A minha filha está longe, não a vejo há oito dias!
Kızım uzaklarda! Çok uzaklarda!
A minha filha está longe, muito longe!
Uzakta çok uzaklarda, yaşlı adam.
Muito longe demasiado afastado, velhote.
- Senden çok uzaklarda hayatım.
- Demasiado longe de si, querida.
Londra... Dünya şimdi çok uzaklarda, bana bile yabancı.
Londres... o mundo esta tudo tão longe, inútil e estranho.
Elbette, dolar savrulan günler çok uzaklarda kaldı.
claro, lançar um dólar nesses tempos custava mais caro.
Şarkta, çok uzaklarda Dumanlı dağların ve Kuyutormanın karanlığının ötesinde, Yanlız Dağ diye bir yer var.
Longe, no leste mais além das Montanhas Cinzentas e o obscuro Bosque Negro achará a Montanha Solitária.
Bizi oluşturan madde çok uzun zaman önce çok uzaklarda bir kırmızı dev tarafından üretildi.
A matéria que nos forma, foi gerada há muito, e muito longe nas estrelas gigantes vermelhas.
Çok uzaklarda, Joppa'nın çöl sınırlarının ötesinde... -... kuzeydeki dağlarda yaşarlar.
Vivem muito longe, para lá das fronteiras desertas de Joppa,... nas montanhas do Norte.
* Çok uzaklarda
Longe
Çok uzaklarda ateşi yakar uzun zamandır bekleyen için
Pois longe Arde o fogo Para quem muito esperou.
Bu görevi başarabilmek için o kişinin yıldızların bizden çok çok uzaklarda olduğunu ve yıldızların gökyüzünden düşen ve bir çoğunun bize çok yakın olduğu lambalar olduğunu kabul etmesi gerekir.
Terei que admitir, para que uma viagem assim fosse realizável, que as estrelas que vemos são vastos mundos situados a grandes distancia do nosso e ninguém ignora, é obvio, que as estrelas só são luzes penduradas do céu, estando a maioria muito, muito perto de nós.
Bizim için,... belki de, kökenimizi en iyi açıklayan teori,... uzayda çok uzaklarda yer alan bir diğer dünyanın varlığıdır.
Para nós é possivelmente a melhor explicação da origem dessa idéia de outro mundo situado lá longe no espaço.
Eğer Nikki Finn çok ama çok uzaklarda olsaydı... bu sevinçli günlerde... çok daha mutlu olabilirdik.
Acho que ficaríamos todos muito mais felizes... neste fim-de-semana tão jubiloso... se a Nikki Finn estivesse bem longe.
Brull, 20 gün sonra, buradan çok uzaklarda olmayı umuyorum.
Brull, dentro de 20 dias espero estar muito longe daqui.
Ve orası... Çok uzaklarda.
E lá é tão longe...
Ve eğer katılmak isterseniz, gelecek üç ayını çok ama çok uzaklarda okuyarak geçirebilir.
E se estiverem dispostos a alinhar, ele pode passar os próximos 3 meses, a estudar, muito, muito longe.
Çok uzaklarda olduğumuzu hayal ediyorsunuz... ancak çok yakınız.
Vós imaginam-nos tão longe... no entanto estamos tão perto.
Çok uzaklarda kalmış gibi.
Parece tão distante.
Ama nadiren de olsa gösterdiği bu asilikler asıl durumun tehlikesinden çok uzaklarda.
Mas a sua insubordinação ocasional é, bem vistas as coisas, muito menos perigosa.
Bu gece evinden ve huzurlu olduğun yerden çok uzaklarda olduğunu biliyorum.
Sei que estás longe de casa e que esse lugar é tranquilo.
senin topuzun yok ve 30'lu yaşların daha çok uzaklarda.
E os teus 30 anos já vão longe.
Bizi çok uzaklarda oturmuş
Vejo-nos muito longe daqui Inativos
Annen ise çok uzaklarda.
A tua mãe está ali muito longe.
Peşimizden sıçrama yaptıklarında çok uzaklarda olmak istiyorum.
Eu quero estar bem longe daqui na altura em que eles saltarem atrás de nós.
Ama burada seninle beraberken başka her şey çok uzaklarda kalıyor.
Mas, porque ao estar aqui contigo tudo o resto estava distante, desaparecia.
Çok... çok uzaklarda.
É muito longe.
Evet. O çok uzaklarda.
Ela está tão longe.
Çok uzaklarda, uyandığında yarım yamalak hatırladığın.
Um lugar distante... de que te recordas só em parte, ao acordares?
Çok nadir bulunan yaratıktır ve evinden çok uzaklarda burada.
Uma criatura muito rara muito longe do seu habitat.
~ Çok çok uzaklarda... ~... geziniyorum tek başıma.
~ Eu vagueio aproximadamente ~ muito longe.
Yalnız, o yer buradan çok uzaklarda.
Claro que esse lugar não é em parte alguma perto deste lugar.
Şöyle çok uzaklarda olan.
Algum lugar bem longe?
O çok uzaklarda.
- Ela está longe...
Eşinin ve annesinin uzaklarda olması çok yazık.
É uma pena que a mulher e a mãe estejam ausentes.
Hayır, çok daha uzaklarda galaksinin dış kenarında.
Não. Estaríamos bem longe daí, nos subúrbios, num campo da galáxia.
Çok uzaklarda bir yerdesin, değil mi?
Estás com a cabeça noutro lado não?
Bu iki baş bir şeyler söylemek ister gibi. Yoksa mutluluk çok mu uzaklarda? Kaybedilenler bir daha geri gelmez mi?
É que estas cabeças me falam e instigam-me a não descansar enquanto esta malvadez não for retribuída e enfiada pelas goelas dos que a cometeram.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]