English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ Ç ] / Çok uzakta

Çok uzakta translate Portuguese

1,312 parallel translation
Ve bu giysi dolabı kendi tarzından çok uzakta.
E essas roupas estão longe de ser adequadas.
Buradan çok uzakta değil.
Não muito longe daqui
Gitmeye devam et. Çok uzakta değil.
Continue, não está longe.
Tabi ki evli kalabiliriz çünkü ben kutucukları birbirinden çok uzakta sanıyordum.
Podemos ficar casados... ... porque pensei que os quadrados ficavam longe um do outro.
Bu TV istasyonu buradan çok uzakta mı?
Esta estação de TV é longe daqui?
Uranüs'le Neptün'ün oluşumları, Güneş Sistemi'nin oluşumundaki en büyük gizemlerdir. Çünkü Güneş'ten çok uzakta her şey daha yavaş oluştuğu için tüm bu süreçler yavaşlıyor.
A formação de Urano e Neptuno é o maior mistério do sistema solar, porque tudo se passa mais devagar a grandes distâncias do sol, e todos estes processos abrandam.
Öteki çok uzakta değil.
O outro não anda longe.
Herkes çok uzakta oturuyor. Bir parti verince günlerce burada kalıyorlar.
Todos moram tão longe que, quando damos uma festa, ficam por uns dias.
- Biliyorum. Lanet cihaz odadan çok uzakta.
A porra da escuta está demasiado afastada da sala.
Çöpten çok uzakta olamaz.
Pelo que sei dele, não deve andar longe do caixote do lixo.
Çok uzakta.
Estão longe.
Oh hadi ama, çok uzakta yaşamıyoruz.
Vamos, não moramos longe.
Dün çok uzakta oturdun.
Ontem sentaste-te tão longe.
- Çok uzakta! - Hey!
- Fantástico!
Bir kaç dakika içinde, buradan çok uzakta olacağız.
Em poucos minutos, estaremos longe daqui.
Muhtemelen kendisinden çok uzakta değil.
Provavelmente, não muito longe dele.
Çok uzakta değil.
Não é muito longe.
Çok uzakta.
Fica muito longe.
- Tabiki, çok uzakta.
- Claro, está tão longe.
Sadece çok uzakta.
Está é muito longe.
Umarım şu andan itibaren çok uzakta değildir.
Esperamos que seja num futuro próximo. Onde está Nerri?
O yüzden bunu asbest kaplı bir kutuda Rachel'dan çok uzakta tutacağım.
Então, vou guardar este numa caixa de pesticida, bem longe da Rachel.
Bizden çok uzakta.
Longe de nós.
"İyi yaptığım şey çok çok uzakta..." diyordu. Yoo. Sidney Carton onun başını kesmeden hemen önce söylüyordu.
Não, quem disse isso foi Sidney Carton antes de o decapitarem.
Yıllardır ikinizi de görmüyordum. Her şeyden önce, çok uzakta yaşıyorum. Chicago'da.
Não os vejo há anos... mas primeiro, eu moro longe, moro em Chicago.
Kendini yeryüzünden çok uzakta görmüş sonsuz bir insan sırası dünyayı sarıyormuş.
Ela se viu bem distante daTerra... e, ao redor da Terra, havia uma fila.
Peki. Çok uzakta değilim, gelip sizi alabilirim. Ama Londra'da 30-40 tane High Sokağı var.
Bom, olhe, nao estou lonje, vou busca-lo, mas deve haver para ai umas 30 ou 40 ruas High Street em Londres.
Kale çok uzakta değil, hemen gitmeliyiz.
A fortaleza não é tão longe assim Deviamos preparar para partir.
Omzunun üstünden bakarken dolinin kamerayı koyduğu yerden çok uzakta olduğunu fark etti.
... olhou para trás e reparou que a calha para a plataforma... ... estava muito mais longe do que o local onde ele tinha colocado a câmara.
Ne fark eder. Buradan çok uzakta olmalı.
O que é a diferença, ele deve ser longe daqui.
Bunun anlamı, bunları her kim koyduysa kardeş vurulduğunda çok uzakta değildi.
E quem os distribuiu não estaria longe quando ele foi alvejado.
Tamam, çok uzakta olmayacağım.
OK, eu não estarei longe.
Bir zamanlar, çok uzakta olan bir ülkedeki kalede bir prenses varmış.
Há muito tempo, havia uma princesa que vivia num castelo numa terra muito distante.
İniş platformuna çok uzakta değil.
Não há muito espaço no tapete de aterragem.
Gemi hala çok uzakta.
O carrier ainda estaria muito longe.
Ama çok uzakta değil.
Mas não está muito longe.
Ama buradan çok uzakta.
Mas isso é muito longe de aqui.
Evim çok uzakta değil.
Não vivo longe...
Şey, belki sadece uzakta olma durumu hoşuma gitti çünkü biliyorsun, arıyordun konuşuyordun ve benim kendimi çok iyi hissetmemi sağlıyordun ve benim hiçbir şey yapmam gerekmiyordu.
Bem, talvez eu apenas gostava da coisa a longa-distancia Porque, você sabe, você ligava e você falava e você me fazia me sentir tão bem sobre mim mesma, e eu não tinha que fazer nada.
Bir çok patlama okuyorum. Hedeften 75 ışık saniyesi uzakta.
A ler múltiplas detonações a 0,75 segundos-luz do alvo.
Çok büyük miktarda düşman füzesi, 10 LS uzakta ve yaklaşıyor.
Um grande conjunto de mísseis a vir a 10 segundos-luz.
Şehrin keşmekeşinden uzakta olmak çok rahatlatıcı.
Acho relaxante estar afastado do bulício da cidade.
Senden bu kadar uzakta olmak çok tuhaf.
É tão estranho estar a meio mundo de distância de ti. "
Sevgili Rafe, senden bu kadar uzakta olmak çok tuhaf.
Querido Rafe : É estranho estar tão longe de ti.
Çünkü çok fazla uzakta.
Fica bastante distante.
Ergenliğin çok ışık yılı uzakta olduğunu hissediyorum.
A puberdade ainda está a anos luz de distância.
Ben uzakta kalmayı tercih ederim, çok teşekkürler.
Prefiro manter a distância, obrigadinho.
Erişimimin çok ötesinde uzakta.
Mesmo tentar seria muito perigoso.
Yaşanabilir en yakın gezegen, buradan çok uzakta, bu yüzden bir alternatif teklifim var.
Portanto, queria lhe propor uma alternativa.
Bu yüzden tuzlu su havuzundan çok da uzakta olmayan bir yerde geniş alanlarda yüzlerce metre uzanan kurtları bulmaları pek şaşırtıcı olmazdı.
Não foi de espantar então que, perto do lago de salmoura, encontrassem vermes tubulares. Longos campos de vermes tubulares ao longo de centenas metros.
Ama soguga ragmen deniz, terk edilmis olmaktan cok uzakta.
Mas, apesar do frio, o mar está longe de estar vazio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]