English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ A ] / Alın onu

Alın onu translate Russian

1,316 parallel translation
Çocuklar, alın onu.
Парни, возьмите его.
Alın onu.
Забирайте его.
Evet ama onu satın alıyorum, kiralamıyorum.
Да, ну, я его покупаю, а не снимаю.
Bir verici alırız ve onu anakaradaki yanmış döküntü yığınıyla birlikte bir sahile atarız. Kuşatma sırasında şehir patladığı zaman dökülen bir şey olduğunu sanacaklar. Bekle.
Мы возьмем передатчик и бросим его вместе с небольшим количеством обугленного щебня на берегу материка, и они подумают, что это выброшенные на берег остатки взорванного во время осады города.
Sen de sadece "lütfen, devam et, oğlumun üniversite parasını al ve onu kullanarak egzoz dükkânı aç" mı dedin?
И ты просто сказала, "Пожалуйста, вперед. Возьми деньги на колледж моего сына и потрать их на магазин глушителей"?
Benim koçanla, kendi koçanını al onu içeri sok.
Возьми мой корешок и cвой и приведи его сюда. Хорошо, Хайд.
Yargıç gözaltına alınmasını istedi ama onu dışarı çıkarmak için elimde iyi bir şans var.
Обвинение не анонимно, и, я надеюсь, что оно не будет единичным. Но пока так и есть. Из дюжины свидетелей лишь один обвиняет месье Туами.
Ben onu alıp buraya koyacağım... onu elde etmek için çabalamalısın.
Оставлю тута, сам возьмёшь.
Onu içeri alın.
ЛЮК : Лезь внутрь!
Harika! Onu satın alırım.
Здорово, мне подойдет.
Onu yuvadan yarın alırım.
- Завтра я его сам заберу.
Onu yakın takibe alın.
Следите за ним.
Şerif yardımcısının aşırı alkol alıp kaza yaptığını sonra Bayan Smalls'un onu arabasına aldığını polisin direksiyona geçip uçurumdan uçtuğunu söyleyecekler.
Что помощник шерифа вел машину под градусом, врезался в дерево, тормознул другую машину, где была миссис Смолс. Он повел ее машину и бухнулся вниз со скалы.
Onu çocukların olduğu bir yere, alış veriş merkezine filan götürmem çok daha mantıklı olur.
В город, где можно много всего увидеть... Детей...
Rose, Mickey ve Arthur'u al onu takip edin, sakın yaklaşmayın.
Роза, возьми Микки и Артура, идите за ним.
Eğer onu bulursanız, bölgeyi güvene alın ve bana haber verin.
Если вы найдете его, обезопасьте область и немедленно сообщите мне.
Danny, Toby, onu sağlama alın.
Дэнни, Тоби, держите её.
Zaman Girdab'ını alıp kafasına boşaltıp, onu toza dönüştürdüm.
И я взяла Вихрь Времени и превратил его в пыль.
Gidip onu alıp, dışarı çıkartmalısın.
Там паук в душе.
15 kilometre sonra ya sakinleşirim, ya acıkırım, ya da bir alışveriş merkezinden geçerim. Bir şey onu öldürmemi engeller. O tampon annemin en yakın dostu.
Через 10 миль обычно успокаиваюсь или чувствую, что проголодалась - что-то мешает мне ее убить.
Cennetin Krallığı saklı bir hazine gibidir bir adam onu bulduğunda, bunu saklar. Sonra gidip sahip olduğu şeyleri satar ve o araziyi satın alır. İstediğin araziyi satın al!
Царство Небесное подобно сокровищу, скрытому на поле, которое, найдя, человек утаил, и от радости о нем идет и продает всё, что имеет, и покупает поле то.
Biliyorum. Ama Frank bebeği geri alırsam onu alacağını söyledi.
Фрэнк сказал, что он решит проблему с ребёнком.
Eğer onu ağzına atarsan.. ... büyük bir bela alırsın başına.
Если положишь хоть ложку себе в рот, у вас будут... большие неприятности, молодой человек!
Birileri onu alıp kopyasını yaptırmış olabilir.
Который не был закрыт. Кто-то мог взять их и сделать копию.
Çekim yasası : "Neyi düşünür ya da odaklanırsan onu alırsın" der.
Закон притяжения даст вам всё, о чём вы попросите или на чём сосредоточитесь.
O arabayla deneme sürüsüne çıkın, o ev için alışverişe gidin, evin içine girin, onu kendinize çekecek duyguları oluşturmak için ne gerekirse yapın, sonra bir an gelir, bir bakarsınız o karşınızdadır, ya da aklınıza bir fikir gelir ve harekete geçersiniz,
Возьмите ту машину на тест-драйв, сходите посмотрите на тот дом, войдите внутрь. Сделайте всё, чтобы ощутить, что ваше желание уже сбылось, и запомните эти чувства. Всё, что вы только можете для этого сделать, поможет вам притянуть желаемое в буквальном смысле.
April, onu alır mısın? Alırım.
Эйприл, позаботишься о ней?
- -Onu 3. odaya alın.
- Несите его в третью.
Onu içeri alın.
Забирай его.
Kırdın onu, yenisini al.
Если сломаете, придется купить его.
"Yani, gerçekten önemli bir şeyi bırakıyorsan, geri gelip onu alırsın."
Я имею ввиду, что если вы оставили что-то важное, то обязательно вернетесь, чтобы забрать.
Başımıza iş alıyoruz Jake. Çünkü birisi bilse Jonah Prowse'u sakladığını onu aramayı bırakır bizi içeri atarlar.
Ну, теперь у нас большая проблема, Джэйк, потому что, если кто-то узнает, что ты укрывал Джону Прауза, пока весь город его искал, нас упекут за решётку.
Onu içeri alın, onu içeri alın!
Загоняй его, загоняй!
- Lütfen alın. Alıp, götürün onu.
Берите же, заберите!
Arkadaşın bunu kaydederken, bir kadını caddede koşturuyorsun, ve onu al aşağı ediyorsun.
Это когда ты выбираешь женщину на улице И срываешь с нее топ без лямок, а твои друзья это снимают.
Saçma olan, hayatımın en pahalı takımını alıyor olmam ve onu hiç giyinmeyecek olmam.
Нет, сумасшествие в том, что я куплю самый дорогой в моей жизне костюм, и я его не буду носить.
Danny, onu içeri alır mısın?
Эта женщина истекает кровью. Danny, завезешь ее внутрь?
- Onu hemen 2 no'lu ameliyathaneye alın ve Torres'i çaığrın. - Tamam.
- Отвезите его во вторую операционную и вызовите Торрес.
Onu hemen doğumhaneye alın.
Доставьте ее в родильное отделение.
Küçük Chino'nun, oğlunun öldüğü gece onu alıp götürdüğüne dair tanıklık etmeye razı mısın?
Ты дашь показания, что Малыш Чино встречался с твоим сыном в ночь его смерти?
Onu üzerimden alın!
Уберите его от меня!
Eğer seni tekrar kazanamazsa paramı alıp gidip Yeni bir evlat satın alabilirmişim. Çünkü bir daha onu asla göremeyeceğimi söyledi.
И если он не вернет вас обратно, Я могу взять деньги и купить нового сына потому что порвет со мной.
Bu sayede onu laboratuvarımdan alıp arabanın sürücü koltuğuna oturtabildin.
Поэтому ты и смогла вывезти ее из лаборатории. И посадить ее за руль.
Onu da alın.
Вводите его в игру.
Alın, alın işte. - O adam neden bağlı? - Atın onu bagaja!
Да вот так... давайте а чего он связанный?
ama çoğunlukla, gördüğünüz neyse onu alırsınız.
Но большую часть времени, что видите, то и получаете.
Onu benim için alın.
- Купи ее для меня.
- Bir bebeği mi kurtardın? - Evet. Sosyal Hizmetler onu alınca ne olacak?
Да, а что именно произойдет после того, как ее заберет соц.служба?
Kürtaj sonrası çekilmiş fetüs fotoğrafını alırlar. Doğruca eve gidip fotoğrafı büyütürler ve bir pankarta yapıştırırlar. Protesto için toplanınca onu da getirip sabahın 9.30'unda gözünüze sokarlar.
Они достают фото с абортированым зародышем, бегут домой, распечатывают на большой плакат и приносят на протестный митинг и суют тебе его в рожу в 9 : 30 утра :
Alıcı gibi davranıp, Lawrence'ın broşu ortaya çıkarmasını sağlayacağım Ve polislerde ortaya çıkıp onu tutuklayacaklar.
Я выдам себя за покупателя, договорюсь о сделке, заставлю Лоренса засветить брошь, а потом копы его арестуют.
Hartmann'ın nasıl s.. tığından bahsediyorken ziyaretinden sonra onu birdenbire ipin ucundan alıyorsun.
Сначала вы говорили, что Хартманн виновен, но проведя с ним 5 минут, вы спустили его с крючка.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]