Hâl translate Russian
523 parallel translation
Git gide daha saçma bir hâl alıyor.
Похоже, он иногда сходит с ума.
Artık vazgeçilmez bir hâl aldı.
А теперь она меня зачаровывает.
Gün gelir çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın.
Большинство одиноких людей, рано или поздно, пытаются это понять.
"Çoğu yalnız insan hâl çaresine bakmaya çalışır yalnızlığın."
Большинство одиноких людей пытаются это понять.
Ben onlar gibi arsızca yaltaklanmıyorum, insanların yüzüne gülüp arkadan kuyularını kazmıyorum, Fransızlar gibi yerlere kadar eğilip taklitçi maymun kibarlığı yapmıyorum. Hâl böyleyken neden hep ben habis bir düşman oluyorum?
За то, что я не льстив, не сладкогласен, в лицо не улыбаюсь, как француз, не кланяюсь с учтивостью мартышки, - считаюсь я злокозненным врагом!
Bir gün hâl hatır sormak için kulübesine gittim.
Я зашёл к нему узнать, как он устроился.
Gidip uyuyalım bari, yoksa yarın bir şey yapacak hâl kalmayacak.
Я сожалею. Пойдем спать... иначе завтра от нас будет мало толку.
Yaklaştıkça gizemli bir hâl alıyordu.
а вблизи обещал такие чудеса.
Kız bir anda isterik bir hâl aldı ve çığlık atmaya başladı. Sonra sanırım ona vurdum.
У неё началась истерика и она стала кричать и я её ударил.
Suyun yüzeyi yanık şeker şurubu gibi kahve rengi bir hâl.
Он был похож на сахарный сироп.
Tesadüfen bir kez daha rastlaşsak sanırım gülmekten bir hâl olurduk.
Положим, мне было не до смеха, когда я увидела, как вы тут разлеглись. А мне?
Düşünmekten bir hâl oldum.
Я ничего не понимаю!
Bilindiği gibi kapalı cezaevinden yarı açığa çıkmak iyi hâl gerektirir.
Хорошее поведение - необходимое условие для перевода из исправительной камеры в тюремную.
Politika tamamıyla paranoid bir hâl almıştı.
Политичиские отношения стали амбициозными и параноидальными.
Sanat, tamamen anti hümanist bir hâl alıyor, yol göstericilikten çok, aptalların oyuncağı oluyor ve insanların en temel iç güdülerini tatmin ediyordu.
Исскуство стало насквозь антигуманным и развращенным, ублажая самые низменные человеческие инстинкты.
Görebileceğin gibi ; literatür bambaşka bir hâl aldı.
Как видишь, литература теперь ценится совсем по-другому.
Ve bazen dayanılmaz bir hâl alıyor.
Иногда, это невыносимо
Melbourne kesinlikle benim yokluğumda ilginç bir hâl almış.
За время моего отсутствия Мельбурн стал интереснее.
İşler burada ilginç bir hâl alabilir.
Здесь становится интересно.
Bu hâl sana yakışmıyor, Poirot.
Это нехарактерно для Вас, Пуаро.
Olay, tutkulu bir hâl almaya başladı.
Знаешь, становится горячо.
Savaştan sonra, hayat daha kötü bir hâl aldı.
С тех пор, как началась война, жизнь стала хуже.
Göz kamaştırıcı ceketim şimdi berbat bir hâl aldı.
Посмотрите на пиджак, он был восхитительный, а теперь выглядит как горелая тряпка.
Hâl böyleyken birlikte iş yapmamız doğru değil bence.
При данных обстоятельствах я не думаю, что нам стоит работать вместе.
Fransız hükümeti, Bey'le yaptığı uzlaşmalarla tehlikeli durumu göz önünde bulundurarak olağanüstü hâl ilan edip akşam 9'dan sabah 6'ya kadar sokağa çıkma yasağı getirdi.
Французское правительство с согласия бея, учитывая сложившуюся опасную ситуацию, вводит в стране чрезвычайное положение и комендантский час с 9 часов вечера до 6 часов утра
Bu ne hâl?
В чем дело?
Her şey gittikçe daha da iyi hâl alıyor, değil mi?
Тебе становится лучше, когда другим плохо?
- Sesi, rahatsız edici bir hâl almaya başladı.
Его голос очень встревоженный.
- Bu firmayla arasındaki.,... iş ilişkisinin dayanılmaz bir hâl alabileceğini söyledi.
Он сказал, что эти отношения были бы просто невыносимыми.
- Hayır, çocukça bir hâl aldı.
- Даже до ребячества. - Выпендрежа.
Gittikçe daha da kötü bir hâl alıyor.
Всё становится хуже.
Sanıyorum durum bundan daha da karmaşık bir hâl aldı.
Мне кажется, ситуация гораздо более серьёзная.
Hâl böyle iken, hâlâ iyi görünüyor.
И к тому же, всё ещё отлично смотрящийся парень.
Durum çok daha karmaşık bir hâl aldı.
Ситуация значительно осложнилась.
- Olaylar tamamen ilginç bir hâl aldı.
- Интересный поворот.
Ufak bir telefon görüşmesi bile dayanılmaz bir hâl alıyor.
Простой телефонный звонок кажется непосильной задачей.
DNA, üzerinde çalıştıkça daha karmaşık bir hâl aldı.
- Чем больше я изучала его ДНК, тем более непонятной она становится.
Valtellina'da olağanüstü hâl mevcut.
Происшествие в Вальтеллине
Bu ne namuslu hâl böyle?
Чего припёрся, Скарн?
Sonrasında, daha da rahatsız edici bir hâl almaya başladı.
Да, а потом беспокойства только прибавилось.
Benim hayalimdeki gibi durmakta olan bir dünyada güzellik kavramını anlamak çok kolay bir hâl alır.
Представьте вместе со мной, как в остановленном мире становится очень просто понять идею красоты,
Buranın annenizin evi olmadığı ve biraz gıcırdadığının farkındayım ama ona biraz zaman verirseniz sizin için giderek daha çekici bir hâl alacaktır.
Да, у мамы лучше, он не такой скрипучий, но со временем вы привыкните.
Majesteleri, cephede durum gittikçe daha kötü bir hâl alıyor ama askeriye elinde olan her imkânıyla savaşa devam edecektir.
¬ аше величество,.. ... сейчас положение на фронте все ухудшаетс €. Ќо военные демонстрируют намерение продолжить войну,..
Her neyse, mezun olduktan sonra işler daha da kötü bir hâl aldı.
После окончания школы наши отношения стали еще хуже.
Hannah, son günlerde, hayatım iyice içinden çıkılmaz bir hâl aldı.
Ханна в последнее время в моей жизни творятся просто безумные вещи.
Uygarlığımızdaki büyük değişimler ile gezegenin etrafındaki atmosferde, artık gözle görülünebilir bir hâl almış bu izlerin arasındaki bağlantıya dikkat çekti.
Он прорисовывал связи между значительными изменениями нашей цивилизации и этим уже хорошо видимым паттерном изменений атмосферы всей планеты.
- Bir hâl çaresine bakacağım, Pam.
- Я разберусь с этим, Пэм
Bu olay gerçekten çirkin bir hâl aldı.
Все зашло слишком далеко.
- bir hâl aldığını söyleyebilirim...
- несколько сложнее, чем...
Görünen o ki, biriyle işi pişirdin mi, hayatın boktan bir hâl alıyor.
Потому, что похоже, стоит сделать это один раз, и вся твоя жизнь, покатится ко всем чертям.
"İyi hâl" den altı ayını yırtarım.
Минус 6 месяцев за хорошее поведение.
hâlâ burada mısın 33
hallie 73
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
halil 34
hala orada 41
hallie 73
hala burada 31
hâlâ burada 19
hala öyle 37
hâlâ öyle 16
hala orada mısın 64
hâlâ orada mısın 16
halil 34
hala orada 41
hâlâ orada 24
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hallederiz 84
hallet 25
hallettim 108
hala inanamıyorum 23
hâlâ inanamıyorum 19
hala yaşıyor 66
hâlâ yaşıyor 23
hala buradayım 54
hâlâ buradayım 18
hallederiz 84
hallet 25
hallettim 108