English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → portugués / [ N ] / Ne yazık

Ne yazık traducir portugués

7,716 traducción paralela
Evet efendim, fakat ne yazık ki geri kalan yolcuları kurtaramadım.
O senhor, sim. Infelizmente, não o resto dos passageiros.
Mahkûmlarımızdan Mason Danvers, bu akşam saatlerinde ne yazık ki hücresinde dövülerek öldürülmüş biçimde bulundu.
Um dos nossos reclusos, um tal Mason Danvers, infelizmente foi espancado até à morte na sua cela ao início desta noite.
Ne yazık ki bizim hakkımızda bildiklerinizden kat kat fazlasını biliyoruz.
É pena que saibamos mais sobre vocês do que vocês sobre nós.
Ne yazık ki kaynağım başka detay vermedi.
Infelizmente, esta fonte não...
Evet, sen ve küçük arkadaşın çok sevimlisiniz ama ne yazık ki kadromuzda şu an boş yer yok.
- Pois... O Chester e a sua amiguinha são encantadores, mas... É uma pena, mas não temos vagas.
Ne yazık ki, kanserin akciğerden yayıldığını fark ettik. Sonra kemiklere metastaz yaptığını ve de mediastende yer alan lenf düğümlerine yayıldığını fark ettik.
Bem, infelizmente, descobrimos que o cancro se espalhou do pulmão e criou metástases nos ossos e nódulos linfáticos no mediastino.
Ne yazık ki ben tek eşliliği benimsemiş bir adamım.
Infelizmente para a Daisy, sou um homem de uma só mulher.
- Ne yazık ama on beşlik bakire işi kıvıramadı. - Kapa çeneni, Caroline.
Que pena, a virgem de 15 anos não conseguiu.
Ne yazık. Burada biraz var.
Isso é tão mau, porque tenho uns para ti aqui mesmo.
Evet, burada yani İskoçya'da cadılıkla suçlanan kişi davada savunma avukatı hakkına sahiptir. Ne yazık ki bu ihtiyar mutlu İngiltere'de sunulan bir fayda değil.
Mesmo, aqui na Escócia, uma acusada de bruxaria tem direito a um advogado de defesa no julgamento, um benefício infelizmente não oferecido para aqueles na Velha Inglaterra.
Ne yazık ki Ajan Phillips, sizin eviniz yol üstünde değil.
Infelizmente, Agente Phillips, a sua casa não fica no caminho.
- Ne yazık.
Que pena.
Ne yazık ki, işler kontrolden çıktı.
Infelizmente, a situação fugiu do controlo.
Ne yazık ki öyle.
Receio que sim.
Ne yazık ki iştirak edemeyeceğim.
Lamento dizer que não bebo.
Ne yazık ki yapmam gereken çok iş bulunuyor.
Receio ter ainda muito trabalho a fazer.
Ne yazık ki başarısız oldum.
Para vergonha minha, desiludi-vos.
Ancak ne yazık ki İnanç, mantık dışı hareket ediyor.
Mas temo que a Fé deixou a razão para trás.
Ne yazık ki, buna izin veremem.
Infelizmente, não posso permitir.
Ne yazık ki Sandringham Dükü özellikle içtiğinde konuşmayı sever.
Temo que o Duque de Sandringham gosta de falar.
Ne yazık ki bu küçük insanca davranış yüzünden pişman olacaksın.
Temo que te vais arrepender desse acto de humanidade.
Ne yazık ki, artık gitmem gerek.
Infelizmente, está na hora de ir.
Suikasti engellemiş olsak bile ne yazık ki asıl suçlu hala ceza almadı.
Infelizmente, embora um dos assassinos tenha sido apreendido, o seu cúmplice não foi.
Ne yazık ki şu an bu mümkün değil.
Tenho pena, não será possível de momento... -...
Ne yazık ki hücrede kimse olmazdı.
Receio que só ias encontrar uma cela vazia.
Ne yazık ki intikam onu bize yönlendiriyor.
Receio que a vingança seja dirigida a ele por nós.
Eminim ki burada olmayı o da çok isterdi, ama ne yazık ki başka bir yerde.
Decerto que ele gostaria de aqui estar, mas, infelizmente, está noutro sítio.
Ne yazık ki, sanırım israf edilen kazancının eline geçeceğini düşünüyordun.
Infelizmente, temo que vás achar que desperdiçaste o teu capital.
Problem şu ki çocuklar reşit olduğunda onları göndermekle mesûlüz ne yazık ki bu da, onların dışarı çıkıp kendileri gibi ileri zekâ geriliği olan çocuklar yetiştirmesine neden oluyor.
O problema é que, assim que os rapazes chegam à idade adulta, somos legalmente obrigados a libertá-los. O que, infelizmente, os deixa livres para gerar mais idiotas, como eles próprios.
Evet, hangisini dediğini anladım ama ne yazık ki görmedim.
Sim, sei a qual te referes. Mas, infelizmente não o vi.
Ne yazık ki sabah erken kalkmam gerekiyor.
Infelizmente, eu tenho que acordar cedo. Mas terei prazer em continuar.
Ne yazık ki olmaz.
Não, desculpe-me.
Ne yazık ki şimdi tek yol hediyeye önce kimin uzanacağı. Sen ya da o.
Infelizmente, a única forma de saíres daqui é chegares primeiro à oferta.
- Ne yazık ki gerçek resim Meksika Bankası ve Palacio tarafından değiştirilerek bir fahişeye dönüştü.
- Infelizmente, a pintura atual foi reduzida a nada mais do que uma prostituta ao pé do Banco do México e do Palácio.
Hayır, ne yazık ki hiç gitmedim.
Não, infelizmente, nunca fui.
Tessa ne yazık ki sarhoş.
Tessa está, infelizmente bêbada.
Kilimlerime kan sıçraması ne yazık.
É pena o sangue nos tapetes.
Ne yazık ki, vizen Westerley hava sahasına girmeden bir saat önce doldu.
Infelizmente, o seu visto expirou há uma hora for a do espaço Westerlyn.
Ne yazık ki sizin için burada değilim.
- É pena, não vim para si.
Ne yazık ki, mevcut gerilim seviyesi göz önüne alındığında elçiliğimin umduğumdan daha önce Mars'a geri dönmeme ihtiyacı olacaktır.
Infelizmente, dados os actuais níveis de tensão, a minha embaixada precisa que eu regresse a Marte mais cedo do que desejava.
Ancak ne yazık ki şu anda daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
Infelizmente, temos uma ameaça maior com que nos preocuparmos.
Ne yazık ki Larue Hanım vampirlerden hoşlanmıyor.
Infelizmente, A Sra. LaRue odeia vampiros.
Ne yazık ki kocakarının nereye gittiğini bilmiyorum.
Infelizmente, não tenho ideia para onde o monstro abominável fugiu. Vai.
Ama ne yazık ki rehinelerimi tanık haline getirdiniz.
Mas agora, infelizmente, transformaram os meus reféns em testemunhas.
Evet, ne yazık ki bunun bizim sorunumuzu çözeceğini sanmıyorum.
Sim, infelizmente, não me parece que tenhamos resolvido o nosso problema...
Çünkü ne yazık ki tam da şu an bir sorun var. Senden benden bile büyük bir sorun. Ne sen sor ne ben söyleyeyim.
Infelizmente, neste preciso momento, existe algo que é maior do que eu ou do que tu, não me obrigues a dizê-lo.
Ne yazık ki davetli değildim.
Infelizmente, não fui convidada.
Artık bizimle değil ne yazık ki.
Lamento, mas já não está entre nós.
Böylesine bir saldırganlığı hissedemeyecek birine harcaman ne kadar yazık.
É uma pena desperdiçar tanta agressão numa pessoa que nem consegue senti-la.
- Ne yazık, ne yazık.
Que pena.
Son cümlelerinin bunlar olması ne kadar da yazık.
Que pena que essas se tornem nas tuas últimas palavras.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]