English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Anglais / [ K ] / Kesin olarak

Kesin olarak traduction Anglais

2,515 traduction parallèle
- Onları kesin olarak.. .. kovmalıyız!
- We must chase them away... once and for all!
Kesin olarak bilmiyorum ama büsbütün imkânsız değil.
I don't know for sure but it's not entirely impossible.
Müdür Jung, sıvışıp gitmene izin vermemem için beni kesin olarak görevlendirdi.
Director Jung sternly instructed me to not let you slip away.
Hazırlanmışlar Biri kesin olarak haber vermiş.
They were alerted.
Birisi kesin olarak, onun bu şekilde resmedilmesinden hoşlanacaktır. Ve bu bahsettiğim kişi Serena değil.
There's a certain someone that might actually like the way she's painted, and I'm not talking about Serena.
Birlikte olmamız demek aileme karşı gelmek demek, ve eğer aileme karşı geleceksem, senin de benim gibi hissettiğini kesin olarak bilmek zorundayım.
Being together means going against my family, and if I'm going to take a stand, I need to know for certain that you feel as I do.
Diğer yandan, ne zaman keşfedeceğimizi kesin olarak bilemiyorum.
On the other hand, I don't know exactly when we're gonna discover it.
Astronomik bir objenin, dünyaya uzaklığını kesin olarak ölçebiliyoruz.
One can now measure the things in distant astronomical objects more precisely than ever been measured on Earth.
Birkaç kez ayrılıp barıştılar. Sonra kesin olarak ayrıldılar.
They separated, got back together several times, then separated for good.
Bu lanet dramayı kesin olarak bitirelim.
Let's finish the crap drama for once and for all.
Ama kesin olarak bunu bilemiyorum.
But I don't know for certain.
Gerçi hiçbir şeyi kesin olarak bilemiyorum çünkü bilgileri nereden aldığını bana söylemiyorsun.
I don't know anything for certain, because you won't tell me where you're getting your information.
Ben de Latif'in çıkartacağı bu savaşı, kesin olarak engellemeye çalışıyorum.
An act of war by Latif is precisely what I'm trying to stop.
Rolü kesin olarak gerektirirse, giysilerini çıkarmayacak. Yere koyun.
If the part absolutely demands it, she'll keep her clothes on.
O gece kesin olarak farkıma vardı.
He definitely noticed me that night.
Kesin olarak söyleyemiyorlar ama düşünmeden edemiyorum.
They can't say, but I can't stop thinking about it.
Keller'ı kesin olarak durduracağım tamam mı? Neal?
I'm gonna stop Keller once and for all, okay?
Kesin olarak bilmiyorum.
I can't know that for sure.
Eğer karışmadıysa, bunu kesin olarak açıklamanız gerekir.
If she wasn't, you need to clear that up once and for all.
Ama işin doğrusu, o reddeti, o yolu tek başına çıkmayı kesin olarak reddetti.
But the truth is, he refused, outright refused to walk up that trail by himself.
Kesin olarak öğrendiğim tek şey bir yere yerleşmeyi sevmediği.
The only thing I really learned was that she doesn't like to sit still.
Adamın vicdanının eninde sonunda üstün gelip gelmeyeceğini kesin olarak biliyor muyuz?
Are we really confident that the man's conscience won't eventually get the best of him?
Bunu da bir çeşit aile ricası ile yaptığı... ve ben bu konuda kesin olarak söylemek isterim ki bu imalar tamamıyla gerçeği yansıtmamaktadır.
As some sort of family favor. And I want to state unequivocally that those assertions are misguided.
Araştırmalarımız kesin olarak tespit etti ki toprakta bulunan Trikloretilen seviyeleriyle istatiksel olarak sıra dışı kanser ve karaciğer rahatsızlarının bölgede yaşayan çocuklarla kesin ilişkisini tespit ettik.
By the city council's committee on health and welfare our results determined conclusively That there was a direct link between elevated levels of trichloroethylene in the soil and statistically abnormal incidences of cancer and liver disease in children at the local municipality.
Sonuçlar geldi ve babasını kesin olarak tespit ettik.
And the results came back, and we've got a definite hit on her father.
Ortak ihtimalini eledik ama kesin olarak değil.
We ruled out a partner, but not conclusively.
Kesin olarak bildiğimiz tek şey kadınlar konusunda kötü seçimler yapman.
The only thing we know for sure is that you're a bad judge of women.
Kesin olarak ne olduğunu söyleyemem.
I can't say for sure what's going on.
Ki kesin olarak onların lideri olan Stanton Parish'in istediği şey....... yani karanlık.
Which is precisely what their leader, Stanton Parish, wants- - darkness.
Banka soygununa katıldığını kesin olarak bildiğimiz tek kişi Ricky Dunn.
The only one that we know for sure who robbed that bank was Ricky Dunn.
Gerçeğini buldunuz zaman hemen ve kesin olarak anlarsınız.
When it's real, you know pretty quickly, and with absolute certainty.
içecek servis etmek için ideal bir kilo oldugunu farz edersek o kiloyu kesin olarak ögrenelim de fazla kilolulari ondan sonra hor görürüz.
I assume that if there's an ideal weight for serving drinks, then surely there's an ideal weight for looking down one's nose.
Keşke ona güvenebileceğimi kesin olarak bilebilseydim.
I just wish I knew for sure that I could trust him.
Ama kesin olarak anlamadan seri katil olduğunu düşünmesek daha iyi.
But let's not get ahead of ourselves with talk of serial killers.
Yani... dediğim gibi, bu kesin olarak bilinemez...
Well... like I said, it's not an exact science, you know.
Eğer intikam almada herhangi bir doğruluk payı varsa kesin olarak biliyorum ki doğru yoldayım.
If there's any truth to it, then I now know with certainty that the path I'm on is the right one.
Bilhassa kesin olarak iki şeyi hatırladı :
He remembered specifically two things in particular... Her being tired.
Gigantoraptor gibi büyük bir dinozorun tüyü var mıydı ya da ihtiyaç duyar mıydı kesin olarak bilmiyoruz.
We don't know for sure if such a huge dinosaur like Gigantoraptor would have or need feathers.
Çünkü kesin olarak farkedemedim.
'Cause I certainly didn't recognize it.
Buranın kesin olarak sahibi kim?
Who exactly owns this place?
Adalet Bakanlığı kesin olarak tanımladı- -... ben de onların deyişini kullanacağım- -... savcı-sanık uzlaşmasındaki "önyargılar".
The Department of Justice has identified certain- - and I'll use their word- - "biases" in how we plea bargain.
Bir şeylerin kesin olarak ters gittiğini, o gün anladık.
We knew that day that something was really really wrong.
Yanlış iz üzerinde olduğunu kesin olarak söyleyebilirim.
You are way off the scent, sister, I can tell you that for sure.
Keşke yapılacak doğru şeyi kesin olarak bilebilseydik.
I just wish we knew for sure what's the right thing to do.
Ama biz davanın kesin olarak düşmesini istiyoruz.
But we ask that the case be dismissed with prejudice.
Kesin olarak burada kalacak.
Which is exactly where he's going to stay.
Yaranın derinliğini kesin olarak hesaplamak zordur.
It is difficult to accurately determine the depth of a wound.
Atalarımız ateşi kesin olarak 800 bin yıl önce kontrol altına aldılar.
Our ancestors have fire firmly under control by 800,000 years ago.
Evde artık yalnız olmadığımı kesin olarak anladım.
I really knew that I wasn't alone in that house anymore.
Kesin konuşalım, onu tanımıyorsunuz. Catherine Grant, Catherine Isaacs ya da Jennifer Goodwin olarak?
So you don't know her as Catherine Grant or Catherine Isaacs or Jennifer Goodwin.
Doğrudan ya da dolaylı olarak Steve Jobs'ın kaç kişiyi etkilediğini tahmin etmek imkansız ama şurası kesin ki, Jobs'ın dalgalanan etkisi bir seviyede sonsuza kadar devam edecek.
It's impossible to know how many people he influenced directly or indirectly but it's certain that the Steve Jobs ripple effect will continue in some degree, forever.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]