Bu şekilde olmaz tradutor Francês
344 parallel translation
- Bu şekilde olmaz, hayır.
Pas comme ça.
Bu şekilde olmaz.
Pas ainsi.
Hayır, Gracie. Bu şekilde olmaz.
Non, Gracie, je ne vois pas ça comme ça.
- Bu şekilde olmaz.
Ça ne se fait pas.
Bu şekilde olmaz. Başka türlü de olamaz.
Ni comme ça, ni autrement.
JJ'den nefret ederim. Ama bu şekilde olmaz.
Je hais JJ, mais pas au point de faire ça.
Başkana hoşgeldin demek istiyorsanız, bu şekilde olmaz.
Pour accueillir le président, ne restez pas dans le passage.
Bu şekilde olmaz...
Ça va jamais marcher.
Bu şekilde olmaz ki!
Mais pas comme ça!
Eğer, bir şey olursa seni kurtarırım, ama bu şekilde olmaz.
Si vous êtes en difficulté, j'accours à la rescousse. Mais pas d'arme...
Bu şekilde olmaz.
Ça marchera pas comme ça.
Schmendrick onu bu şekilde bırakamazsın bu şekilde olmaz.
Schmendrick, tu ne peux pas la laisser comme ça, tu n'as pas le droit!
Hayır, hayır bu şekilde olmaz!
Non, pas par là!
Aptal. Bu şekilde olmaz.
Crétin, pas comme ça.
Bu şekilde olmaz Bay Parker.
Ça ne marche pas comme ça.
Neden burda olduğunu anlıyorum John, ama bu şekilde olmaz
Je sais pourquoi tu es ici, mais ça ne mène à rien.
Söylüyorum sana, bu şekilde olmaz.
Je te préviens : ça non!
Bu şekilde olmaz, Kate.
Ça ne marche pas comme ça, Kate.
Geri döndüğümde bir şekilde onun canını sıktığını öğrenirsem tüm bu saçma bahanelerin hiç bir yararı olmaz sana.
Tes blagues foireuses t'aideront pas si je m'aperçois que tu l'as embêtée.
- Bu şekilde değerlendirmek doğru olmaz.
Formulation peu flatteuse.
Bu şekilde hiç şansın olmaz, İstifçi.
T'aurais pas beaucoup de chance.
Bu şekilde bir sorumluluğunuz olmaz. - İkiniz de evlenebilirsiniz.
Dégagé de toute responsabilité, vous pourrez vous marier.
Bu şekilde olmaz.
Tu ne les obtiendras pas ainsi.
Sadece şunu ifade etmek isterim ki bu şeyler insanların düşündüğü şekilde olmaz.
Je veux simplement établir que les choses ne se passent pas comme certaines personnes l'imaginent.
Bu büyüklüğün bir işareti. Ben de iyi bir şekilde tabir edebilirim ama bu senin genç kulakların için pek iyi olmaz.
vous savez. mais je risquerais d'écorcher vos si jeunes oreilles.
- Deanie, bu şekilde olmaz.
- Pourquoi?
Başka bir şekilde olmalı. Cinayetle olmaz bu iş.
Trouvez un autre moyen que le meurtre.
Bu şekilde yağan kara güven olmaz.
- Cette neige fondue est très mauvaise.
Bu şekilde hiç kârımız olmaz.
On ne gagnera rien comme ça.
Ama bu aynı şekilde olmaz. Olacak, merak etme. Bunun gerçekleşmesi için başka bir şey yapmana gerek yok, engelleyebilirsin, kesinlikle, kırabilirsin,...
Mais elle ne se passe pas pareil elle arrivera, t'inquiètes pas, tu n'as rien besoin de faire pour qu'elle arrive, tu peux essayer de l'empêcher, tu peux essayer de l'interrompre, tu peux faire ce que tu veux, mais tu ne peux...
Eğer onları farklı bir şekilde ikna edersek bu olmaz.
Il y plus d'un moyen pour les faire changer d'avis..
Aynı şekilde bizi birlikte görürse, maçtan önceki gece, bu da iyi olmaz. İyi olmaz.
Ça ne va pas.
Bu şekilde yanlış anlama. ... olmaz.
Ça crée moins de problèmes.
Küçüğüne kaydetsen iyi olmaz mı? Bu şekilde... her iki defter de biraz dengelenir.
Sur la petite ardoise, ça rétablira l'équilibre!
Yaptığın bu boktan ticaret,.. ... buradan onursuz bir şekilde kovulmamıza neden olmaz değil mi?
Les 3 sous de merde que ça te rapporte valent-ils le coup qu'on se fasse virer pour manquement à l'honneur?
Bu şekilde olmaz.
- Ça ne marche pas comme ça.
Mantıklı bir şekilde konuşalım bu sizin içinde adil olmaz mı.
Je viens faire appel à votre raison.
Bu şekilde hayatta olmaz.
Je ne peux pas...
Bu şekilde olmaz.
Faites quelque chose.
Bu dediğin olmaz. O şekilde yapamayız.
Non, ça... ne va pas marcher, ça ne peut pas être fait comme ça.
Ona bu şekilde davranmak hiç de adil olmaz.
Ce serait injuste de le traiter comme ça.
İkimizi de bu şekilde tehlikeye attıktan sonra olmaz.
Tu m'as aussi fait prendre des risques.
Anne, sen hastasın. ve daha azla bu şekilde yaşayamam. Daha fazla olmaz anne,
Maman, tu es malade et je peux plus vivre comme ça.
Eğer bu kimyasallar güvenli şekilde depolanırsa, endişelenecek bir şey olmaz.
Si ces produits sont en lieu sûr, vous n'avez rien à craindre.
Ve ben bu şekilde orduyu terkedemem, olmaz efendim.
Je n'ai jamais laissé à l'ennemi le commandement d'un champ de bataille.
Amacımı anlarsan, bu şekilde kimse incinmiş olmaz.
comme ça personne ne sera blessé, si vous voyez ce que je veux dire.
Bu şekilde olmaz!
- Je dirige!
Pek çok durumda şunu söyleyen siz değilmiydiniz, hatta toplumun gözü önünde açık bir şekilde bu sözü "Lanet olası Kardasi'lara güven olmaz!"
N'avez-vous pas, à plusieurs reprises, exprimer votre opposition au traité parce que, je cite : "On ne peut leur faire confiance"?
O hiç bir zaman bu şekilde teslim olmaz. Mantıklı değil bu.
Jamais il ne se serait livré.
Biliyorsun, herşey daima bu şekilde iyi olmaz.
Ça n'a pas toujours aussi bien marché.
Normal bir durumda bu asla olmaz. En azından bu şekilde.
En mode d'opération normal, c'est impossible.
bu şekilde değil 53
bu şekilde 200
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde mi 16
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
bu şekilde 200
bu şekilde konuşma 22
bu şekilde mi 16
bu şekilde devam edemem 22
bu şekilde yaşayamam 23
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu sebeple 59
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin hakkın 21
bu ses 55
bu senin fikrin 31
bu senin için 282
bu seferlik 30
bu sefer 162
bu sebeple 59
bu senin düşüncen 27
bu seni ilgilendirmez 244
bu senin hakkın 21
bu ses 55
bu senin fikrin 31