Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ H ] / Hayatımın aşkı

Hayatımın aşkı перевод на португальский

827 параллельный перевод
Senin için her şeyi unuttum. Hayatımın aşkı bile umrumda değil.
Por ti esqueci-me de tudo, até da paixão que mantive durante tantos anos.
Hayatımın aşkıydı.
Ela era o amor da minha vida.
"Ben tutkulu ve yalnız bir kadınım... " ve sen de benim hayatımın aşkısın.
Sou uma mulher apaixonada e solitária... e você é o amor da minha vida.
- Öyleyse, o hayatımın aşkı.
É mesmo a sério!
Şuradaki, o hayatımın aşkı.
Aquele ali é o amor da minha vida.
Biri bana burda olacağımı söyleseydi yani sizinle, yüz yüze... yani siz benim hayatımın aşkısınız.
Menina Chandler, se alguém me dissesse que um dia estaria aqui, cara a cara consigo... - Fui apaixonado por si a vida toda.
- Merhaba Denise, Hayatımın aşkı.
Olá, Denise, amor da minha vida!
Oh, karımı görmeye gitmiştim O hayatımın aşkı
Oh, eu tenho sido para ver minha esposa, ela é o bem de meu vitalício
Dinleyin, hayatımın aşkıyla tanışmanızı istiyorum.
Ouve, quero apresentar-te o amor de minha vida.
Sen benim gerçek aşkımsın... Hayatımın aşkısın, aşkım. Ne?
És o amor da minha vida, meu amor.
Hayatımın aşkı.
Vida do meu amor
İyi geceler, hayatımın aşkı.
Tchau, minha vida.
Peg o zamanlar farkında değildi ama hayatımın aşkıydı.
Na altura, ela não se apercebeu, mas era o amor da minha vida.
Hayatımın aşkı, bir numaralı hayranım Bayan McArdle!
O amor da minha vida, o meu fã número um, Srs. Mcardle!
Hayır, hayatımın aşkı.
Olá, miúdos...
Hayatımın aşkını, babasıyla bir araya getirmek gibi.
Como poder reunir o amor da minha vida com seu pai.
Hayatımın aşkı.
O amor da minha vida.
O, hayatımın aşkıydı Harry.
Ela foi o amor da minha vida, Harry.
Hayatımın aşkısın.
Tu és o amor da minha vida.
O bir klasik ve hayatımın aşkı.
É um clássico. Foi o amor da minha vida.
Hayatımın aşkı olması için tasarlanmıştı.
Temos uma responsabilidade.
Ama bunu yapmış olsaydım asla Iphicles ile tanışmış olmayacaktım yani hayatımın aşkıyla.
Eu ia dizer que devia ter fugido há muito tempo.
Güzel, güzel... Şuna bak. Hayatımın aşkı.
Olha, olha, o amor da minha vida.
Gloria Mullins... lanet olası hayatımın aşkı, prova salonuna giriverdi.
Gloria Mullins o amor da minha vida, entra pela sala de ensaios.
Aşk, benim hayatımın yalnızca bir parçası.
Eu amo-te. Para sempre?
Tanrı aşkına. Bütün hayatın boyunca avlanmak mı istiyorsun?
Quer ser perseguido a vida inteira?
İlk başta pek ciddiye almadan başlayan bu aşkın... bütün hayatımı etkisi altına alan bu denli derin... ve ebedi tutkuya dönüşmesine hayret etmiştim.
E espantou-me que um amor onde entrei com tanta ligeireza, pudesse tornar-se numa profunda e permanente paixão, que dominava toda a minha vida.
Hayatımızın sonuna kadar aşkımızı saklayarak mı yaşayacağız?
Será que teremos de ocultar nosso amor para sempre?
Rha-Gon, hayat veren, aşk tanrısı,... bunu bağlılığımın ve minnetimin bir göstergesi olarak kabul et.
Rha-Gon, doador da vida, Deus do amor. Aceite, este símbolo de minha gratidão e devoção.
Duy bizi, yüce Rha-Gon, aşkın tanrısı, hayat kaynağımız.
Ouça-nos, ó Rha-Gon! deus do amor, doador da vida!
Aşkın hayatımın ayrılmaz bir parçası.
O teu amor é uma parte da minha vida.
Bana biraz aşk hayatınızı anlatır mısınız?
Poderia contar-me algo sobre a sua vida amorosa?
Anna, aşkım eğer yakalanırsak, hayatının geri kalanını hapiste geçirirsin.
Anna, meu amor se nos apanham, vai para a prisão pelo resto da sua vida.
Aşk hayatını kapatalım artık Dietrich.
Basta. Deixemos a tua vida amorosa, Dietrich.
Orduda geçirilen beş yıl ve oldukça yüklü bir hayat deneyimi... Barry'nin hayatının ilk adımı olan aşk konusunda her tür romantik düşünceyi... kafasından uzaklaştırmıştı.
Cinco anos de exército e experiência do mundo... tinham dissipado a romântica noção que do amor... fazia Barry nos primeiros tempos.
Seninle aklın için evleniyorum hayatım, aşkın için değil ki zaten, sende bana karşı pek aşk olmadığını düşünüyorum.
Casarei contigo pela tua cabeça, minha querida, e não pelo teu coração que, desconfio, é quase inexistente.
Ve benim bu acı dolu çürüyen aşkım, senin ve o anlamsız hayatın arasındaki tek güzel şey.
E esse doloroso e decadente amor, é a única coisa entre ti e a gritaria sem sentido, em que vives o resto do dia.
Sizi o kadar seviyorum ki... Aşkım hayatımın sonuna kadar sürecek.
Amo-vos de mais para isso, e o meu amor durará para sempre.
Günaydın aşkım! Günaydın hayatım.
Bom dia, meu amor!
O, hayatımın tek dünyevi aşkıydı. Buna rağmen onun adını ne biliyordum ne de öğrendim.
Ela foi o meu único amor terreno na minha vida, mas nunca soube nem sequer ouvi... o nome dela.
O olmadan da hayatımın sonuna kadar mutlu yaşabilirim, .. yani aşk.
Posso ser perfeitamente feliz o resto da vida sem..... amor.
- Hayatımın aşkı.
Kerry Coughlin, o amor da minha vida.
haydi onun hayat aşkını örnek alalım. aileye ithaf, ve herkese hayırseverlik.
Sigamos o seu exemplo de amor à vida dedicação à família, e caridade para com todos.
Anlarsınız ya. Charlie hayatında ilk kez aşk sayesinde yıldırım çarpmışa döndü.
Sabem quando Charlie recebeu a sua merecida refeição pediu mais uma dose.
Ne kadar zamandır aşk hayatım üzerinde uzmansın?
Não estou proteger ele. E desde quando se tornou um especialista em minha vida amorosa?
Daima aşkım ve hayatımsın.
És o meu amor e a minha vida sempre.
- hayatımın orgazmını yaşadım. - Tanrı aşkına.
- Por amor de Deus!
Anne, senden küçük bir öncelik isteyebilir miyim zira aşk hayatımın yardıma ihtiyacı var.
Mãe, isto é um pouco adiantado... mas preciso de ajuda na minha vida amorosa.
Ama illa bilmek istiyorsan, hayatının aşkıydım.
Mas se quer saber, eu fui o amor da vida dela.
Yeni aşk hayatınızın şimdiye kadar tavan yapması lazım.
Neste momento, o vossa melhorada vida amorosa deve-vos ter deixado nas nuvens como se nada importasse.
Ama bunun benim için hiçbir anlamı yok çünkü hayatımın tek aşkı Howell'di.
E é totalmente absurdo. Howell foi o amor da minha vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]