Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ H ] / Hayat kısa

Hayat kısa перевод на португальский

767 параллельный перевод
Daha ilerleyebilmek için hayat kısa geliyor.
Não vivemos o suficiente para ser outra coisa.
Fakat hayat kısa, Karen.
Mas a vida é demasiado curta.
Hayat kısa Ama sona erdiğinde
A vida é breve Mas quando passa
- Hayat kısa.
- A vida é curta.
Ve bazen korkudan ağlıyorum çünkü hayat kısa,..
Tenho tanto medo, o tempo é tão curto!
Hayat kısa bir süreden meydana gelir.
Bem, há sempre uns momentos decisivos na vida.
Hayat kısa olsun, yoksa utanç çok uzun sürecek.
Abreviemos a vida, ou será longa demais a desonra!
Benim felsefem şudur Kringelein : Kısa ama mutlu bir hayat.
É o meu lema : uma vida curta, mas feliz.
Kısa ama mutlu bir hayat. Evet Baron.
Uma vida curta, mas feliz.
- Kısa ama mutlu bir hayat.
- É uma vida curta, mas alegre.
Kesinlikle, hayat pek de kısa değildir.
A vida não é assim tão curta.
Hayatım, en kısa sürede buluşmanız için elimden geleni yapacağım.
Querida, vou fazer os possíveis para que as duas se conheçam em breve.
O yüzden hayatınız da genel olarak daha kısa.
As vossas vidas são, geralmente, mais curtas.
Güzel olabilirdi ama onun yerine bir kere yaşıyorsun ve hayat çok kısa, her zaman da güzel değil.
Seria bonita, mas só se vive uma vez. Muito pouco e muito mal.
Hayat ne kadar da kısa.
A vida é muito curta, não é?
Pekala. Kısa ve mutlu bir hayat.
Ora, uma vida curta e feliz.
Achilles'in babası, yüce tanrı Zeus ona bir seçenek sunduğunda, pespaye ama uzun bir ömür mü, yoksa ihtişam dolu kısa bir hayat mı diye, o ihtişamı seçmişti.
Quando Zeus, pai de Aquiles... mandou-o escolher entre uma vida longa e obscura... ou uma curta, cheia de glórias... ele escolheu a glória.
Hayat çok kısa, değil mi?
É tudo tão efémero, não é?
Hayat çok kısa.
A vida é muito curta.
Hayat çizgim ne kadar kısa
A minha linha da sorte é muito curta
Kısa hayat çizgime baksana
Olha bem para a minha pequena linha da sorte
Hayatım boyu yaşadığım tüm zorluklardan sonra, birkaç hafta içinde, bu çocuklar beni öyle kızdırdı ki, çok kolay ve kısa zamanda.
Depois de tudo o que já tive de aturar na minha vida em poucas semanas aqueles miúdos puseram-me fora de mim... tão depressa.
- Kısa bir hayat olurdu.
- E muito breve.
Hayat beklemek için çok kısa Teresa.
A vida é curta demais para "um dia", Teresa.
Bilinen hiçbir işlem bu bitki hayatını bu kadar kısa sürede geliştiremez.
Está tudo tão calmo. Tão tranquilo.
"Bu benim biricik hayatım..." "... ve bu, öylesine müthiş, öylesine feci, öylesine kısa ve sonsuz bir şey ki! "
Esta é minha única vida e é algo grandioso, terrível e curto ao mesmo tempo.
Uyanıştan önceki kısa uykusunda ne kadar da güzel görünüyor hayatım.
Como é lindo o meu amado... caminho do seu último sono antes de acordar.
Hayat acı verecek şekilde kısa.
A vida é dolorosamente curta.
Bilirsin, hayat çok kısa ve...
A vida é curta.
Hayat çok kısa.
A vida é demasiado curta.
* Hayat çok kısa *
And life is short
Sadece hayatın kısa olduğuna... ve akıllı adamın en az zarara uğramak için hareket ettiğine dikkat çekiyorum.
E um homem precavido, cobre suas apostas.
En kısa sürede hayat istasyonuna götürmeliyiz.
Temos de levá-lo para o Centro Médico o mais rápido possível.
Beyefendi, bu fotoğraftaki şayet sizseniz en kısa sürede bizi arayın, sadece önemli bir olaya tanıklık ettiğiniz için değil özellikle kendi hayatınız ve sevdiklerinizin hayatı tehlikede olduğu için.
"Senhor, se essa foto é sua peço que nos procure o mais rápido possível não só porque você é testemunha de um importante acontecimento mas também porque sua vida e a vida dos seus correm grande perigo."
Jack Reed kısa bir hayat sürdü. Sonuçta hepimiz yaşadığımız dönemin ve mekanın kurbanlarıyız. Gazeteci olarak,..
A vida de Jack Reed, tão curta como foi, transcorreu em uma época, e ao fim e para o fim, todos somos vitimas de nossa época e lugar, e ele teve a oportunidade, como jornalista,
Hayat çok kısa, evlat.
A vida é curta demais.
Hayat çok kısa Frankie.
A vida é demasiado curta, Frankie.
Bu dünyadaki hayatımız kısa ve genellikle acı dolu.
A nossa vida neste mundo é curta e muitas vezes dolorosa.
Yaşadığımız hayat tarzında, bizim yaşlarımızda ve bizim pozisyonumuzda olan kişileri görme şansımız pek olmuyordu, bize sadece kısa ziyaretler için izin veriliyordu.
Devido à vida que levávamos, era pouco comum vermos alguém da nossa idade e posição social. Mas ocasionalmente eram-nos permitidas algumas breves visitas.
Hayatımda daha hiç araba kırmadım, kısa devre yapmadım ve de daha hiç bir bagajı zorlamadım.
Nunca assaltei um carro, ou roubei, ou arrombei um porta-bagagens.
Çünkü ya hayatının kadını işte o kız'sa?
Vocês são fantásticos. Aliás, são melhor que fantásticos. São super-fantásticos.
" Hayat çok kısa
" Näo temos jä muito tempo
Hayat, hakkında düşünmek için çok kısa.
A vida é curta demais para se perder tempo.
"İnsan hayatı kısa ve acılarla doludur."
Alguém sabe? "O homem que nasce da mulher tem vida curta " e cheia de infortúnios
Hayat o kadar kısa ki
A vida é tão curta.
Hayat öyle kısa ki.
A vida é tão curta.
Hayat kısa.
A vida é curta.
Üçümüzün de hayatına devam edebilmesi için, sizinle en kısa zamanda bir araya gelip, konuşmak istiyorum.
Precisamos ter uma conversa franca para esclarecer certas coisas. Para que a vida dos três continue... esta situação precisa ser enfrentada de alguma maneira.
Hayatın ne kadar kısa olduğunu ve belki de hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorsun.
Fazem-te pensar como a vida é curta e não tem sentido. Estás a fritar hambúrgueres.
Hayatın kısa olduğunu duydum, ama bu saçmalık.
Ouvi dizer que a vida é curta, mas isto é ridículo.
Hayatımdaki en önemli şey, kısa süre önce cinsiyet değiştirme operasyonu geçirmiş olmam.
Mas o mais importante na minha vida, mesmo agora, foi ter sido operada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]