English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ B ] / Benden hoşlanmıyor

Benden hoşlanmıyor Çeviri İngilizce

424 parallel translation
Biri kesinlikle benden hoşlanmıyor ve bana kumpas kurmaya çalışıyorlar.
Someone obviously doesn't like me, and they're trying to set me up.
Benden hoşlanmıyor musunuz?
Don't you like me? You don't?
Benden hoşlanmıyor, hepsi bu.
She doesn't like me, that's all.
Benden hoşlanmıyor musun?
Don't you like me?
- Benden hoşlanmıyor.
- He doesn't like me.
Kediler benden hoşlanmıyor anlaşılan.
It's just that cats don't seem to like me.
Benden hoşlanmıyor musun?
Do you dislike me?
Benden hoşlanmıyor.
He doesn't like me.
Kimse benden hoşlanmıyor sanki.
I don't think anyone likes me.
Sorun ne, benden hoşlanmıyor musun?
What's the matter, don't you like me?
Korkarım Betty benden hoşlanmıyor.
I'm afraid Betty doesn't like me.
Benden hoşlanmıyor musun?
What's the matter?
Benden hoşlanmıyor olabilirsin ama bir süre daha bana sarılabilir misin lütfen?
Even if you don't like me, would you please hold onto me just for a moment longer?
Ya da artık benden hoşlanmıyor musun?
Or do you not like me anymore?
- Gündüz benden hoşlanmıyor musun?
You don't like me in the daytime?
Benden hoşlanmıyor musun yoksa?
Don't you like me?
Benden hoşlanmıyor.
She doesn't like me.
Meslektaşınız benden hoşlanmıyor.
Your colleague doesn't like my face.
Benden hoşlanmıyor musun?
- Don't you like me?
Herbie benden hoşlanmıyor mu?
Herbie wouldn't like me?
Teyzen neden benden hoşlanmıyor?
Why does your aunt dislike me so?
- Artık benden hoşlanmıyor musun?
- Don't you like me anymore?
Benden hoşlanmıyor ama sorun değil. Herkesin beni sevmesi şart değil. 1244 01 : 29 : 17,499 - - 01 : 29 : 19,899 Sana bunu elden vermek istedim.
The woman doesn't like me, it's all right.
Benden hoşlanmıyor bile.
He doesn't even like me.
Seyirci benden hoşlanmıyor.
The audience doesn't like me.
Benden hoşlanmıyor musun?
Don't you like me? Don't you?
- Mark Ratner benden hoşlanmıyor.
- Mark Ratner doesn't like me.
Benden hoşlanmıyor gibisin Brenner.
You don't seem to like me, Brenner.
Curtis hâlâ benden hoşlanmıyor mu?
You mean Curtis still doesn't like me?
Benden hoşlanmıyor.
I don't think she liked me.
Ondan hoşlanıyorum ve o benden hoşlanmıyor.
I like him a real lot, and he doesn't like me. Okay?
Keçi benden hoşlanmıyor. Ben gidersem sağdırmıyor ve süt vermiyor.
The goat doesn't like me.
Kızlar benden hoşlanmıyor, dernek beni istemiyor.
The girls don't like me, the fraternities don't want me.
Benden hoşlanmıyor musun?
... What's the matter? Come on, what's the matter?
Sanırım Johnny benden hoşlanmıyor.
I don't think Johnny likes me.
Benden hoşlanmıyor.
- No, she don't.
İnsanlar benden hoşlanmıyor.
People dislike me.
O sıralar, Martin artık benden hoşlanmıyor diye de çok endişeleniyordum.
Or just very proud.
- Benden hoşlanmıyor..
- She doesn't like me.
Benden hoşlanmıyor musun?
You don't like me?
- Yoksa benden hoşlanmıyor musun?
- Perhaps you don't like me?
Benden hoşlanmıyor, John.
She don't like me, John.
Benden en az T.C. kadar hoşlanmıyor o da senin gibi.
She doesn't like me any better than T.C. Likes you.
Bayan Bertholt benden hiç hoşlanmıyor.
Mrs Bertholt doesn't hold a burning passion for me.
Benden hoşlanıyor musun hoşlanmıyor musun?
Do you like me or not?
Cinderella sanırım benden pek hoşlanmıyor.
I don't think Cinderella likes me.
Benden azıcıkta olsa hoşlanmıyor musun?
Do you like me just a little?
Benden azıcıkta olsa hoşlanmıyor musun?
Do you like me, just a little?
Benden hiç hoşlanmıyor.
She doesn't like me.
Evet, ondan hoşlanmamı isterdi, eğer benden hoşlansaydı ama hoşlanmıyor.
Yes, she wants me to like her, if she likes me, but she doesn't like me.
- O benden pek hoşlanmıyor.
- He doesn't like me much.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]