Bu seferlik Çeviri İngilizce
1,550 parallel translation
Değişiklik olsun, bu seferlik biz ona baskı uygulayalım.
Lets us put our boot on his neck for a change.
- Sadece bu seferlik için.
- For just such an occasion.
Lütfen, bu seferlik bir kez daha değerlendiremez misiniz? Mühürü verir misin?
No matter how small the role may be, if I can only die while acting
Bu seferlik bir ayrıcalık yapsan olmaz mı?
Can't you just make an exception this one time?
Şimdi, daha önceki haline hürmeten, bu seferlik gitmene izin vereceğim.
Now, out of respect for what you once were, I'm going to let you walk away.
Bu seferlik arka planda kalabilirsin.
You can hang back on this.
Sadece bu seferlik para kazanmak için oynayacağız.
Only this time, we're playing for keeps.
Bu seferlik bunu haketmedin.
You don't deserve this.
Sadece bu seferlik.
It's just this time.
Sadece bu seferlik, özel içecek şişemden bir şey içebilirsin.
Just this once, you can take a drink out of my special water bottle.
Bu seferlik.
Just this once.
Bu seferlik, hayır.
Not this time, no.
- Bu seferlik beni bırakın.
- Let me go this once.
Bu seferlik gitmeme izin ver.
Let me go this once.
Bu seferlik gitmeme izin ver ve Kore'deki bütün torbacıları yakalamana yardım edeyim.
Let me go this once and I'll help you get every dealer in Korea.
Patron bu seferlik affetti seni.
Our boss saved you this time.
Bu seferlik kabul ediyorum.
It'll do for now.
Bu seferlik seni affediyorum.
I give you that one. That's it.
Sadece bu seferlik.
That one.
Koç Taylor büyük bir kumar oynadı... -... ve bu seferlik çok büyük bir galibiyet aldı.
Coach Taylor rolled the dice and he came up a big winner this time!
En azından, bu seferlik.
At least, this time around.
Tamam ama bu seferlik.
Okay, just this once.
Bu seferlik es geçeceğim.
- I think I'm gonna to sit this one out.
Bence sen de bu seferlik onu es geçmelisin.
AND I'M THINKING YOU SHOULD STIFF HER. WHAT?
Bu seferlik sen ödeyebilir misin?
Can you pay this time?
Bu seferlik izin verseniz olmaz mı?
Couldn't you Just make an exception?
- Bu seferlik geçeyim ne olur.
Let me pass just this once, please.
Ama belediye başkanı bu seferlik oturmamı istediği için...
I'd rather not be looking at pictures. But when the mayor asks you to sit this one out...
Aslında bizden bahsetmeye gelmedim. Bu seferlik.
Actually, i'm not here to talk about us...
Bu seferlik!
This time.
Bizi bu seferlik görmezden gel.
Give us a free pass on this one.
Bu seferlik öyle olsun.
Just this once.
Bırakalım bu seferlik adam desteğini Hava Kuvvetleri sağlasın.
Let's let the air force run with this one.
Bu seferlik kazançlı çıktık.
This time we came out ahead.
Bu seferlik hakkını veriyorum.
I'll give it to you this time.
Çikolata için deliren yanım bundan hiç hoşlanmayacak ama sanırım bu seferlik istemiyorum.
And I know my inner chocoholic will never speak to me again but... I think I'll pass.
Bu seferlik. Nasıl tamir edildiğini öğrenmelisin.
well, it's time. you should know how to fix it.
Belki de bu seferlik yardım edecek başkasını bulmalısınız.
Maybe you can find somebody else to help you this time.
Kabul ama sadece bu seferlik.
fine, but just this once.
Bir istisna yapamaz mısın? Bu seferlik?
you sure you can't make an exception?
Sadece bu seferlik kadın düşünmemeye konsantre olsan... olmaz mı?
I just want to stop by.
Bayan Bardach, bu tek seferlik bir şey bile olabilir.
Mrs. Bardach, it could have just been a one-time thing.
Dediğim gibi, bu tek seferlik para.
As I said, that's one-time money.
Bu tek seferlik bir teklif. Düşünmek için 30 saniyen var.
You have 30 seconds to make up your mind.
Sadece bu tek seferlik işi yapacağım, ve bu da birçok sorunumuzu çözecek.
And... I'm just gonna do this one thing, and it's gonna solve a lot of problems for us.
- Bu seferlik!
That one!
- Bu, tek seferlik bir şeydi.
- That's a one-time thing.
Bu tek seferlik bir kıyaktı.
This is a one-time charitable donation.
Üzgünüm, bir seferlik bir şeydi. Antone'un yerinde bu akşam dans etti.
Sorry, it was a one-time only offer, and she did it earlier this evening at Antone's.
Bu bir seferlik bir şey.
This is a one-time thing.
Bu seferlik görmezden gelmesini istemek için konuşmaya gittim.
I went over to ask him to cut me a break.
bu sen misin 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu sefer 162
bu senin sorunun 70
bu senin mi 96
bu sensin 203
bu sen değilsin 47
bu senin hayatın 30
bu seninle benim aramda 18
bu senin 195
bu senin için 282
bu sefer 162