Nasılsa Çeviri İngilizce
4,037 parallel translation
- Nasılsa öleceğim.
I'm gonna die anyway.
Her nasılsa, sır ifşa edildi.
Somehow, the secret has been betrayed.
Bir yere gidecekleri yok nasılsa.
They ain't going nowhere.
Nasılsa izin vermesem de uçacaksın.
But you'll do that regardless
Suratın kapkara olduğunda nasılsa bana geleceksin.
When your face gets smeared by soot, you'll come to me.
Nasılsa bizim için geçerli değil. Öyle değil mi?
But that does not concern us, right?
Bunları nasılsa kolayca satarsın.
For sure you can sell them easily.
Sakladığın en büyük sır sayılmaz nasılsa değil mi?
It's hardly the biggest one you're keeping, right?
Daha çok yalan olacak nasılsa.
It's just gonna be more lies, anyway.
Her nasılsa, müşterimiz önemli bir bağış yapmak istiyor kongre üyesine...
But, however, our client does want to make A substantial donation to a congressman... no, no.
Yalnız bir şey var, her nasılsa
There is one thing, however,
Gardiyan her nasılsa havasızlıktan ölmüş.
The guard, however, suffocated.
İyileşecek nasılsa.
You'll fucking heal.
Her nasılsa bence bu muhteşem bir başlangıç şansı, bilirsin, hayal kırıklığından kurtulmak için pratik yapmanın...
However, I think it's an excellent opportunity to start, you know, practicing recovering from disappointment...
Hiç merak etme. TMZ çekmiş nasılsa.
Don't worry about it.
Nasılsa programımız iptal edilmişti, zaten bir işimiz yoktu yani.
Our show was canceled, so we were out of work anyway.
O güveniyor nasılsa.
She trusts me.
Parayı her durumda atıyorlar nasılsa.
It's the case that makes money.
Nasılsa hakkında hiçbir şey bilmiyoruz.
Somehow we never knew anything about.
Her nasılsa bu ayrıcalık beni gururlandırıyordu.
Having that privilege somehow made me proud.
Nasılsa asla paralarını vermeyeceksin.
You're never gonna pay them off.
Yazın işi bitecekti nasılsa.
He was gonna be done in the summer anyway.
Sorun olmaz, ikinizde de aynı hastalık var nasılsa.
But, like, that's okay because you both have H.P.V.
Ama öğrenmen iyi oldu çünkü Beau'yla çok hızlı ilerliyoruz nasılsa bir gün karşılaşacağız diye düşündüm ve...
But I'm glad that you heard, because, you know, things with Beau are moving so quickly, and I just felt like eventually we were going to either see you, or...
Hayır, canım.Biz onlara özgürlük vereceğiz! Aşık oldukları her kimse ve nasılsa gerçek aşk için!
We'll give them the freedom to love who ever and how ever they want true love.
Nasılsa bu televizyonu alacağım hemde markası Sony olacak.
And as for TV, that I will buy anyways... that too Sony.
Sabah oldu mu bu saygıyı nasılsa unutacaksın Kaderime geri dönüp beni yine aşağılayacaksın.
By morning you will forget all this respect and be back to cursing me and my destiny.
Nasılsa olduğu gibi boşa gidiyor...
And as it is it gets wasted only...
Disko'ya gidin nasılsa başka birisini bulursunuz.
Please go ahead and catch some other party.
Nasılsa eve gidiyordum.
I was going home in the auto anyways.
Seni nasılsa ilgilendirmiyor...
Don't feel interested...
Vicky bizi gerçekten hayal kırıklığına uğrattın, ve o lanet olası cani... Dr. Chaddha'yı elime geçecek nasılsa.
Vicky you have really insulted us and your Dr. Chaddha bloody villain, I'll catch him soon...
Nasılsa aceleye gerek yok.
It's not like there's any rush.
M'gann her nasılsa benim yaratıldığım silahtan daha çok silah gibiymiş gibi görünmeye başladı.
M'gann somehow saw I could be more than a weapon i was created to be.
Yine de her şey için, ben suçlanacağım nasılsa.
I'm just going to get blamed for everything anyway.
Karım diyebildiğime inanamıyorum ama her nasılsa bu karım Michelle.
( Laughs ) I can't believe I get to say that... my wife. Anyhow, this is my wife Michelle.
Her nasılsa henüz belediye başkanını görmüyorum.
Yet somehow I do not see the mayor.
Üçü de senin aleyhinde saldırı suçlamasında bulunmuş ama her nasılsa, üçü de vazgeçmiş.
All three lodged assault complaints against you, but, somehow, all three just went into the wind.
Eninde sonunda bulacağım nasılsa.
I'll figure it out eventually.
Evet ama ben de görüntülere baktığımda her nasılsa ortadan kaybolmuş.
Yeah, but when we looked at the footage, somehow he was gone.
"Bu programı çekerken ölsem bile sigortalıyım nasılsa."
I said, "If I die on this program anyway, I'm insured."
Hindi olsun. Tadını alamıyorum nasılsa.
Can't taste anything anyway.
- Belki Freddy ve Octavio her nasılsa kartele kazık attılar...
Maybe Freddy and Octavio double-crossed the cartel somehow...
Nasılsa karının telefon numarasını biliyorum.
I somehow knew your wife's phone number.
Kadın, yani Sophia Loren'in karakteri eskiden bir hayat kadınıydı ve her nasılsa o sırada üç oğlu olmuştu.
She, the Sophia Loren part, has been a prostitute, and somehow over that period of time, she has had three sons.
Nasılsa yaşarım.
I'll be fine.
Onun apartmanını her zaman sevmiştim, ve nasılsa orada yaşayacaktım.
I've always loved his apartment, and I was gonna live there anyway.
Nasılsa bu gece boş hücreye ihtiyacım olacak.
I'm gonna need space tonight, anyway.
Bunların nasıl olacağını bebek doğduktan sonra öğreniriz nasılsa.
We'll figure out how all this stuff works after the baby comes.
Nasılsa kızın benimle evlenecek.
She will marry with me anyway.
Nasılsa hepimiz öleceğiz.
I mean, we're all gonna die.
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701