Neredeyse ölüyordum Çeviri İngilizce
380 parallel translation
Neredeyse ölüyordum.
I almost died.
Neredeyse ölüyordum.
But I... almost died.
Seni kurtarmaya çalışırken sırtıma tornavida saplandı ve neredeyse ölüyordum.
I got stabbed in the back in my attempt to save you. And I almost lost my life in the process.
Neredeyse ölüyordum. - Ne oldu?
It was a close call.
Neredeyse ölüyordum.
I was nearly all in.
Ben kaldım ve uğruna neredeyse ölüyordum. - Yeter!
I fought for it, bled for it, almost died for it.
Onu doğururken neredeyse ölüyordum, hatırlıyor musun?
You remember how I almost died giving birth to him?
Gerçekten, neredeyse ölüyordum.
Honestly, I almost died.
O kadar çok güldüm ki neredeyse ölüyordum.
And I laughed so much, I like to died.
Ailemin tavuk çiftliği var ve oraya her gidişimde neredeyse ölüyordum.
My family's got a chicken farm and every time I did something on it, I nearly died.
O zamanda neredeyse ölüyordum.
At which time it almost got me killed.
.. neredeyse ölüyordum!
... and almost killed me.
Beni lanetledi, lanetlendim ve neredeyse ölüyordum... üstüme ateş edildi, işendi ve soyuldum.
I've been damned near bitten... shot at, peed on and robbed.
Bir gün neredeyse ölüyordum ve daha kolay bir yol olabileceğini anladım.
One day I nearly got killed and figured there must be an easier way.
- Neredeyse ölüyordum.
I almost got killed.
Neredeyse ölüyordum.
I was almost killed.
Neredeyse ölüyordum ufaklık.
All that girl knows is love and affection, and nothing else,
Bu şeylerin korkusu ile neredeyse ölüyordum.
These things almost killed me with fright.
Efendi Toranaga diyor ki, " Bugün neredeyse ölüyordum.
Lord Toranaga says, " Today I was almost killed.
Neredeyse ölüyordum ufaklık.
I was almost dead, little schnapps.
Bana 100 doları vereceksin... ve çok dürüst bir adam olduğun için, bir 100'lük daha vereceksin... çünkü senin yüzünden neredeyse ölüyordum.
You're gonna give me the $ 100... and because you're such an honest man, you're gonna toss in another $ 100...'cause you almost got me killed.
Neredeyse ölüyordum.
Practically got my ass shot off.
Ve sonra kendimi arabada bu beyle buldum, neredeyse ölüyordum.
Next thing, I'm in an automobile with this gentleman, almost getting killed!
- Neredeyse ölüyordum.
- I almost died.
Neredeyse ölüyordum.
It almost killed me.
Görevlerin bir kaçında neredeyse ölüyordum, ama hepsinde de, her nasılsa hayatta kalabildim.
I almost died a couple of times on missions. But I always made it through somehow.
- Ve neredeyse ölüyordum.
- And I was almost killed.
Seninle tanıştığım gece, neredeyse ölüyordum.
The night I met you, I almost died.
Neredeyse ölüyordum.
I almost got killed.
Neredeyse ölüyordum..
I NEARLY DIED.
Bunun yerine neredeyse ölüyordum.
I was almost killed instead.
neredeyse ölüyordum.
I've almost dead.
Aslına bakarsan neredeyse ölüyordum.
Almost died, as a matter of fact.
O gece neredeyse ölüyordum.
I almost died in that motherfucker.
Neredeyse ölüyordum.
Almost killed me.
Vuruldum, takip edildim, neredeyse ölüyordum.
Well, I was shot, chased, nearly killed.
Arkamı kollamadığım için neredeyse ölüyordum.
I almost died because I wasn't watching my back.
neredeyse ölüyordum bu gibi adamlar fakir olurlar!
I'd rather die It's poor to be a man like this!
Neredeyse ölüyordum.
I nearly died.
- Ne? Billy, geçen gece saldırıya uğradım. Neredeyse ölüyordum!
Billy, I was attacked and nearly filleted last night!
Ben neredeyse ölüyordum, hem de iki kez.
Do you know that almost I die? Twice. -
Zatürree oldum, neredeyse ölüyordum.
I had pneumonia and almost died.
Neredeyse senin yüzünden ölüyordum. Bu yüzden sana gelmiş olamaz mıyım?
I almost died for you... so don't you think that means that I came to see you?
Neredeyse ölüyordum.
Almost died.
Neredeyse açlıktan ölüyordum.
I was near starving to death.
Saçma görünüyor biliyorum, ama bana güven gerçekten gördüm, neredeyse korkudan ölüyordum.
I know it seems absurd, but trust me I really saw it, I nearly died of fright.
hayır, bir kızı sevdim... ve neredeyse onun yüzünden ölüyordum
No, I loved a girl... and almost got killed because of her
Bir keresinde neredeyse araba kazasında ölüyordum.
I was almost killed once in a car accident.
Susuzluktan ölüyordum neredeyse.
I am schvitzing from here to high heaven.
Neredeyse ben de ölüyordum ama burası pek çok insan için önemli bir yer.
And nearly cost mine. But this place is important to a lot of people.
Dün gece senin yüzünden neredeyse ölüyordum!
A knight of the realm fears not death.
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
nerede kalmıştık 239
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
neredesin sen 33
nerede 4371
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
nerede kalmıştık 239
neredesiniz 293
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
nerede kaldın 193
neredeyim 174
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198
nereden biliyorsun 934
nereden geliyorsun 129
nerede o 1480
nerede kaldın 193
neredeyim 174
nereden buldun 91
neredeyse bitti 135
neredeyse 363
neredeyim ben 198