English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ S ] / Sen bilirsin

Sen bilirsin Çeviri İngilizce

4,666 parallel translation
Sen bilirsin.
Suit yourself.
Peki... Sen bilirsin.
Well... suit yourself.
Peki, sen bilirsin.
Fine, suit yourself.
Charlie, ben, bütün bu [kıkırdamalara] söylemek lazım Bu şey ne olursa olsun, sen bilirsin, tür benim buzz öldürüyor.
Charlie, I got to say, this whole [chuckles] whatever this thing is, you know, kind of killing my buzz.
- Sen bilirsin.
Well, suit yourself.
Bunu en iyi sen bilirsin.
Of all people, you know what that means.
Rüzgârın ne yöne estiğini en iyi sen bilirsin, ve şu anda fırtına koparırcasına bize doğru esiyor.
You know which way the wind blows, and right now it is gusting towards us.
Bu evde neler olup bittiğini en iyi sen bilirsin.
You know everything that goes on in this house.
Sen bilirsin.
Your choice.
- Sen bilirsin.
All righty. Stop!
Sen bilirsin.
Oh. Suit yourself.
Sen bilirsin. beni tanıdığını düşünüyorsun tatlım
You know, you think you know me, dearie.
Eğer tekrar benimle beraber yaşamak istemiyorsan sen bilirsin.
If you don't want to live with me again, fine.
Eğer çantan ile birlikte bir köprünün altında uyumak istiyorsan sen bilirsin ama çocuklarım kalıyor.
If you want take your bags and sleep under abridge but my children are staying.
Sen bilirsin, Bullet.
Suit yourself, Bullet.
Peki, sen bilirsin.
It's your choice, mate.
Yani sen bilirsin.
It's up to you, my love.
Ama kalbini kırmak istersen sen bilirsin, araba senin.
But if you want to break her heart, it's your car.
Sen bilirsin Steve.
You understand that, Steve.
Sen bilirsin!
Your choice!
- Sen bilirsin.
Have it your way. Sara.
Sen bilirsin.
It's your funeral.
Bu seni zayıf gösteriyor. Bence sen daha iyi bilirsin.
It makes you look weak.
Bilirsin, uh, ben oldum sen ve Dr Bell düşünmeye.
You know, uh, I've been thinking about you and Dr. Bell.
Peki, sen ne bilirsin?
Okay, you know what?
- Ne bilirsin sen!
- You know nothing!
Sen de bilirsin, genç oğlanlar bağlanmazlar.
You have to remember, teenage boys are not deep.
Sen daha iyi bilirsin.
You tell me.
Sen daha iyi bilirsin.
You should know better.
- Sen bilirsin.
Suit yourself.
Yani, bilirsin, belki güvende olursun, Ya sen sadece bir sus.
Well, you know, maybe to be safe, you just shouldn't say anything at all.
Sen savaşçı olduğunu herkesten iyi bilirsin.
You of all people know that he is a fighter.
Don, sen bir yazarsın. Bunun sansür olduğunu bilirsin.
Don, you're a writer.
Sen de bilirsin.
You know that.
Ona söylemesi gereken şeyleri sen öğretmelisin. Bilirsin şu doğru düşünme programları gibi.
You have to teach him the answers, the things he's supposed to say, you know, like the "Think Right" program.
İşleri sen de bilirsin.
Well, look, you know what it's like.
Özellikle de sen yozlaşma davasının nasıl yürüdüğünü bilirsin.
- You know how a corruption case works. - What's that supposed to mean?
Ama sen bunun ne anlama geldiğini bilirsin.
But... you will know what it means.
Sen benim dışımdaki canavarı da iyi bilirsin.
You know my outside monster too.
Sen nasıl olduğunu bilirsin Winston.
You understand what that's like, right, Winston?
Sen anneler hakkında ne bilirsin?
And what would you know about mothers?
Sen de bilirsin.
You know what it's like.
Sen almansın komedi hakkında ne bilirsin?
You're German. What do you know about funny?
Sen bilirsin.
- Fine.
Bilirsin, ve sonra çocuğun- - çünkü sen--vrrrr- - bilmiyorum.
You know, and then your kid's- - because you're like--vrrrr- - I don't know.
Biliyorum, o senin genelde çıkacağın tiplerden değil ama, bilirsin, bu sevgililer gününde sen hiçbir şey yapmıyorsun.
I know he's not the kind of guy you usually go out with, but, you know, I thought it's Valentine's Day and you're not doing anything.
Sen nereden bilirsin ki, benim eşyalarımı mı karıştırıyorsun?
How do you know - have you been going through my things?
Kobraları ne bilirsin sen.
ARCHER : What do you know about cobras?
- Tabii bilirsin sen.
Your clomping ass ought to know. Wha- -?
Tabii, sen daha iyi bilirsin.
Well, you would know.
Ben çocukken, sen de beden eğitimi derslerini bilirsin 40-50 erkek çocuk, birlikte soyunda odasına girerdik herkes çıplak olurdu.
WHEN I WAS A KID AND YOU HAD A P.E. CLASS, 40, 50 GUYS, THEY'D GO INTO THE LOCKER ROOM,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]