Bu da senin Çeviri İspanyolca
3,840 parallel translation
Doğru. Bu da senin öğrenmen gereken bir-iki şeyden birisi değil mi?
Sí, ahora eso es algo de lo que sabrías una o cosa o dos, ahora, ¿ lo es?
Bu da senin kendine bakma yöntemin olacak. Çaktın mı köfteyi?
Así es como cuidas de ti mismo. ¿ Entendido?
Bu da senin düzmece olarak yazdığın reçete.
Y aquí tienes tu falso talonario de recetas.
Bu da senin hoşuna gitti?
¿ Y a ti te gusta eso?
Al. Bu da senin için.
Y esto es para ti.
Bu da senin o kişi olduğuna beni ikna etmen için beş dakikan var demektir.
Lo que significa que tienes exactamente cinco minutos para convencerme de que eres la elegida.
Bu da senin.
Y esto es para tí.
Aptalca bir şey denersen bu da senin hoşuna gitmez.
Como lo será esto si intentas pasarte de listo.
Ve bu da senin yapabileceğinden daha iyi.
Y eso es más de lo que nunca será capaz de hacer.
Bu da senin anlamayacağın bir şey çünkü sana erkek çocukların var.
No es algo que comprenderás porque tu solo tienes hijos.
Bu da senin gerçekten doğmuş olduğunu kanıtlayabiliriz demek oluyor.
Lo que quiere decir que efectivamente naciste.
Bu da senin bunca zamandır yaptığın etkileyici cesaretli davranışlarını açıklıyor.
Bueno, eso explica tu encantadora bravuconería. Los problemas por abandono hacen eso siempre.
Bu da senin güvende olmanın tek yolu benim gitmem ve asla geri dönmemem gerek demem.
Lo que significa que la única forma de asegurarme de que estés segura es que yo me vaya y nunca vuelva.
Burada önemli olan onun büyük birikime sahip olması senin birikimine karşılık borçlanarak yatırım yapıyor ve ayrıca bunun için uygun konumda, ve bu da senin iyi bir pazarlıkta olmak isteyeceğin yer.
lo que es importante es que tiene un gran montón de fichas, y lo está aprovechando en contra de tu montón y también tiene la mejor posición, y eso es lo que quieres tener en cualquier buena negociación. Recuerda eso.
Bu da senin onu açıklanamaz bir şekilde daha fazla savunmanı ve benim de daha az zevk alarak öldürmemi sağlar.
Lo que hace tu defensa de él incluso más inexplicable y que yo lo mate mucho menos divertido.
Benim basketlerim bana 50 dolar kazandıracak. Bu da senin cebinden çıkacak.
- Mi lanzamiento está por conseguirme 50 dólares y van a salir de tu bolsillo.
Beyaz Saray'daki nüfuzumu sürdürmek istiyorum. Bu da benim sayemde senin de Beyaz Saray'da nüfuzlu olman anlamına geliyor.
Quiero conservar la influencia que logré conseguir en la Casa Blanca la cual se traduce en la misma que tú tienes allí a través de mí.
Bu, senin ilişkini kurtarmanın tek yolu, kızıma kızgın olacağım ve o da bunun bir tesadüf olduğunu düşünecek ve de herkes mutlu olacak.
De esa forma conseguirás salvar tu relación, yo puedo enojarme con mi hija, y ella creerá que es una coincidencia, y todos felices.
Senin korktuğun da bu, değil mi?
Ese es tu temor, ¿ verdad?
Yani bu demek oluyor ki, onu korumak senin görevin sizi korumak da benim görevim.
Así que eso significa que es tu trabajo protegerle y el mío protegerte a ti.
- Bu senin adına o kadar da yeni değil.
Eso no es muy nuevo para ti. Dios mío.
Senin asistan bu mala asılıyor ve bunun da hoşuna gidiyor.
Tu ayudante está tirándole los tejos a este idiota y le encanta.
Bu ne yaptığım ya da neyi yapamadığım değil senin ne yaptığında!
No se trata de lo que yo hice o dejé de hacer, ¡ se trata de lo que tú hiciste!
Bu gömlekle o da senin gibi çok yakışıklı görünüyordu.
Se veía tan guapo como tú con esta camisa.
Ve eğer bu işin peşini bırakmazlarsa hapları da bulurlar ve sorgulamada patlarsın. Ben de onlara telefonu senin kıçını kurtarmak için aldığımı söylerim.
Y si investigan, encontrarán las pastillas y si encuentran las pastillas, puedes venirte abajo durante el interrogatorio y contarles que yo puse el teléfono en la mano de la víctima para cubrirte el culo.
Senin kim olduğunu biliyorum ama Robert Zane'in baban olduğuna inanamıyorum bu konu hakkında da hiçbir şey söylemedin.
Sé quién eres, pero no puedo creer que tu padre sea Robert Zane y nunca me hayas dicho nada.
Bu bir şey değil fakat senin için baş ağrısı, değil mi?
Debe ser un dolor de cabeza para ti, ¿ no? Da igual.
Sonra da bu saray senin olur.
Pero, mira...
Ki bu da en az Yeşilin senin böceğini bulunduğu eti kontrol etmesi için ayarlaması kadar önemli.
Lo que es sin duda tan importante como que Green reiniciase tu escarabajo para controlar la carne de su interior.
Fakat bunu duyuyorsam da bu senin için değil.
Pero si lo hago, no es por ti.
Ayrıca bu Hong Kong'da Sean'ın senin avukatın rolünü oynaması gibi de değil.
Sí, y esto no es como Hong Kong cuando estabas en la celebración de y Sean jugó su abogado.
Şimdiyse uzun süredir kilit altında tuttuğun kalbini tekrar açıyorsun ve bu çatlak herif, yeniden güvenli ve tanıdık olan ama aslında ihtiyacı olmadığı veya aslında istemediği hâlde, bir ilişkiye başlamak istiyorsa, senin bağının ne kadar eşsiz olduğunu göremiyordur.
Y ahora has dejado libre tu corazón nuevamente luego de mantenerlo encerrado por mucho tiempo, y este tonto no se da cuenta de lo única que tu conexión es si él es tentado a caer en una relación que es segura y familiar pero que no es realmente lo que él necesita, o no es en verdad lo que él quiere.
Hatta senin onaylamıyor olman, bu ilişkiye olan inancımı artırıyor.
De hecho, el que no lo apruebes me da más seguridad de que funcionará.
O da senin esprili amcan Frank'ti, ve bak, bu büyükbaban.
Ese era tu tío Frank, el simpático, y mira... Aquí está el abuelo...
Kusura bakma da senin bu seks yaparken fısıldama olayını çözemedim.
Disculpa, cuando tenemos sexo, susurras mucho.
Senin yaptığınla benim yaptığım arasındaki fark da bu.
Esa es la diferencia entre lo que ustedes hacen y lo que yo hago. No leo entre líneas...
İşte senin sorunun da bu.
Ves, ése es tu problema.
Demek senin numaran da bu?
¿ Esa es tú habilidad ninja?
Bu da ben senin birlikte çalıştığın ajanları öldürdükten sonra başlayacak.
Y empezaremos justo después de que me haya cargado a tus compañeros. Espera, espera un momento.
O yüzden sana her ne olursa sadece senin başına gelecek. Bu da demek oluyor ki seni oracaktı öldürebilirim ve kimsenin ölmesi gerekmez.
Así que, sea lo que sea que te ocurra, solo te ocurrirá a ti, así que te puedo matar y nadie más tiene que morir
Daha yeni tanıştığımızdan, senin için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim, Sanford. Ki bu da, seni ortadan kaldırmamı çok daha kolaylaştırır.
No puedo decir lo mismo de ti, Sandford, ya que acabamos de conocernos, pero así será más fácil para mi eliminarte.
Ama bu ayaktan da beter. Senin ayağın çünkü.
Peor, porque es tuyo.
Bu kızların her biri bu otel odasında oturup aynı soruları cevaplayıp sonra da senin gibi yemek yediler.
Cada una de ellas se sentó en ese hotel y contestó las mismas preguntas y después recibió un premio de consolación, igual que tú.
Bu da fena değil. Artık senin patronun olmayacağım.
Es mejor así, ya que no estoy va a ser tu jefe nunca más.
Ya da bu gece, senin kararın.
O esta noche, tú eliges.
Bu yol kayıtları senin madalyona sahip olduğun 4 ayı da kapsıyor.
Los registros cubren los cuatro meses...
Durumuna üzüldüm Sandra ama bu meslek senin için iyi olmasa da, başkaları için iyi olabilir.
Lo siento por ti, pero no es malo para todas.
- Ya da bu senin seçimin.
O es tu decisión.
- Ki senin durumun da bu.
- lo cual es cierto.
Senin neyin var? - Bu da ne böyle?
¿ Qué pasa contigo? ¿ Qué fue eso?
Bu da zaten senin işinin bir tanımı.
Que es una definición de lo que hace para vivir.
bu da senin için 26
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu da kim 384
bu daha kötü 16
bu da neyin nesi 120
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu da kim 384
bu daha kötü 16
bu da neyin nesi 120