Dışarı çıkar Çeviri İspanyolca
3,678 parallel translation
Dışarı çıkarın onu!
¡ Sacadle!
Aslına bakarsan bence tek yapmamız gereken.. ... onu bu gece dışarı çıkarıp, biraz içirip neler olduğunu anlatmasını sağlamak.
En realidad, estaba pensando que solo podía llevarla a cabo esta noche, tomar unas copas, ver lo que está pasando.
Oysa, eğer sen beni kahve için şimdi dışarı çıkarırsan, bunun ikinci bir randevu olduğunu hesaba katardım.
Digamos que si me llevas a por un café ahora, estaré considerando esa segunda cita.
O istediği kişiyi seçer ve istediği kişiyle dışarı çıkar. Bu konuda sıkıntım yok.
Puede comparar y contrastar todo lo que quiera, no tengo problema.
Nasıl bir sapık bu havada dışarı çıkar?
¿ Qué clase de loco va a atreverse a salir?
Dışarı çıkarıp kapıları kilitlesem gene içeri girmenin bir yolunu bulur.
Si lo dejo fuera encontrará la manera de entrar.
Haşin askerlerden hoşlanmaz, nadiren kaleden dışarı çıkar.
No le gustan los severos hombres de armas, y rara vez deja el castillo.
Çıkmak zorundas... - Hector, herkesi dışarı çıkar. - Freddie!
Héctor, sácalos de aquí ya. - ¡ Freddie!
Dışarı çıkarız, dans ederiz.
Salimos y bailamos.
Söylerken göğüslerini dışarı çıkar.
Y saca pecho cuando lo digas.
O aslanın diğer aslanlarla ormanda özgürce dolaşmasını isterdin. Orada ceylanların dalaklarını dışarı çıkarırlardı.
Querrías que el león vagara libremente en la selva, con otros leones donde puedan viscerar los bazos de... las gacelas
Beni dışarı çıkar!
¡ Déjame salir!
Motoru dışarı çıkarırız, kamp yaparız. Muhteşem olacak.
Sacaremos la moto, acamparemos, será estupendo.
- Bu bir telefon. Ben yalnızca... - Onu dışarı çıkar,... yoksa ellerinden seni vururum.
- Sí sacas tu mano de ahí te la volaré.
- Benim yanıma dışarı çıkar mısınız, ben de sizi neden durdurduğumu söyleyeyim.
¿ Podrías venir conmigo? Te diré por qué te detuve. Claro.
- Dışarı çıkarım. Dışarı çıkalım. - Ne oluyor?
¿ Qué sucede?
Dışarı çıkar, Jason büyük buluşma için çiçek almış.
Resulta que Jason compró flores para su gran cita.
Dışarı çıkar mısın,... lütfen, beni döndürünceye kadar?
¿ Puedes, al menos, salir fuera, hasta que me dé la vuelta, por favor?
Adam her gece tek başına dışarı çıkar. Gece 2'de gelir.
Él se va todas las noches, solo.
Herkesi dışarı çıkarın.
Todos salgan de aquí.
Eski zamanlarda Mısırlıların mumyaladıkları zamanlarda cesedin burnuna bir mumyalama kancası sokup burun boşluğundan kafatasına sokarlarmış beyni karıştırarak bir çorba haline getirip burun deliklerinden dışarı çıkartırlarmış.
En los buenos tiempos, durante la momificación, los egipcios, introducían un gancho para embalsamar por la nariz de un cadáver, entonces lo empujaban a través de la cavidad nasal, y lo agitaban convirtiendo el cerebro en una sopa y lo sacaban por las fosas nasales.
Sana bir daha uğradığında, göğsünün tekini bluzundan dışarı çıkar ya da şu dar taytlardan giyip eğil.
La próxima vez que vuelva, deja que un seno se salga de tu blusa o puedes agacharte con estos vaqueros ajustados.
Onu dışarı çıkarıp unutmadın değil mi?
¿ No lo sacaste y luego olvidaste meterlo?
Çay poşetini sıvımıza yerleştirdiğimiz zaman, bitkinin içerdiklerini dışarı çıkarttığınızı görebilirsiniz. tüm çeşniler çözeltinize karışır, ve bu göktaşına yaptığımız şeyin aynısı.
Cuando colocamos la bolsa de té en nuestro líquido, se puede ver que está extrayendo todas las hierbas y todos los sabores en la solución, y eso es lo que estamos haciendo con nuestro meteorito.
İçeri girip Byth Rok'u dışarı çıkarıp, bazı cevaplar al.
Entramos, sacamos a este Byth Rok, y obtengamos algunas respuestas.
Hector, karımı, yıldönümümüz için dışarı çıkardığında kirli bezleri değiştirmekle meşguldüm.
Estuve atrapado cambiando pañales sucios mientras Héctor salía con mi mujer en nuestro aniversario.
Demek istediğim, bir kalçasını dışarı çıkarıp başını eğmesi.
Quiero decir, una cadera fuera, la cabeza inclinada.
14 Şubat zamanı biriyle çıkıyorsan 14 Şubat'ta onu dışarı çıkarırsın.
Si sales con alguien el 14 de febrero la llevas a cenar el 14 de febrero.
Kim sizi bu akşam dışarı çıkarıp bir çanta dolusu leziz tavuk hazırladı ve en iyi havai fişekleri, en iyi parkın en iyi manzarasını seçmek için gazeteleri araştırdı böylece "şöyle" bir kokuşmuş anı yarattı?
¿ Quién ha sido la que nos ha sacado de casa, que ha llenado la bolsa azul de sabroso pollo, y ha buscado en los periódicos el mejor parque con la mejor vista de los mejores fuegos artificiales, para que pudiéramos crear un horrible recuerdo de "esto"?
- Onu dışarı çıkarın.
Sáquenla a rastras.
Frank, onları dışarı çıkar.
¡ Frank, sácalos de aquí!
Herkesi dışarı çıkarın!
¡ Saquen a todos de aquí!
Gidin! Onları dışarı çıkar...
Go!
Öyle denemez. Dışarı çıkar çıkmaz seni öldürmeye hazırlanan uzun bir adam listesi var. Niye sadece ben?
No exactamente, pero hay una larga lista de compañeras arreglando para matarte a medida que van saliendo.
- Sorgulamak için onu dışarı çıkarıyorlar ama aleyhine kullanabilecekleri hiçbir şey yok.
- La están llevando fuera para interrogarla, pero no hay nada por lo que puedan detenerla.
Kapıdan dışarı çıkar çıkmaz beni tutuklamayacağını nereden bileyim?
¿ Cómo se que no vas a arrestarme tan pronto crucemos la puerta?
Dışarı çıkar.
Sácalo fuera.
Onu dışarı çıkar!
¡ Sácalo fuera, fuera!
Bir kez salla. Böyle basarak biraz dışarı çıkar.Bak.
Primero lo agitas y luego coges un poco.
Dru onu dışarı çıkarır.
Dru la ha dejado sin sentido.
Dışarı çıkarın onu!
¡ Sacadle fuera!
Masa ile birlikte seni dışarıya çıkarırım.
Te liquido aquí mismo, en la mesa.
Biz de ilaçlayıp dışarı çıkarırız.
Pues arrastramos su culo afuera.
- Buradan karışık sinyaller alıyorum. - Çık dışarı!
- tengo un montón de señales confusas, chicos. - ¡ Fuera!
Sonra harika bir balo gecesi hazırlamak için dışarı çıktım. En azından bir kişi keyfini çıkarıyor.
Y luego me fui... planeando la perfecta noche de graduación... por lo menos alguien la está disfrutando.
Onu dışarıya çıkarıp vurmadığım için beni bağışlayın.
Perdóneme si no lo llevé atrás y le disparé.
Çıkarın şu eşeği dışarı!
Sáquenlo afuera...
Çıkarın beni dışarı.
Tráeme a la mierda.
Karın erimesini beklersem, asla hastaneden dışarı çıkamam.
Si espero que la nieve se derrita nunca pondré pie fuera del hospital, ¿ verdad?
Eğer dışarıda vahşi bir Kurtkan varsa, biz onu ortaya çıkarırız.
Si hay un wolfblood salvaje, lo oleremos.
Hey, ilk kar yağmaya başladığında dışarı çıkmayı teklif et ona.
Cuando empiece a nevar, pídele salir.
dışarı çıkarın 30
çıkar 159
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar 159
çıkarın 68
çıkart 35
çıkardım 26
çıkartın 17
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkar onları 25
çıkar şunu 136
çıkarın onu buradan 84
çıkar baklayı 18
çıkarın beni buradan 119
çıkarın onları 26
çıkar onu 100
çıkar beni buradan 115
çıkar bizi buradan 32
çıkart onu 22
çıkar şunu 136
çıkarın onu buradan 84
çıkar baklayı 18
çıkarın beni buradan 119
çıkarın onları 26
çıkar onu 100
çıkar beni buradan 115
çıkar bizi buradan 32
çıkart onu 22
çıkar şunları 23
çıkarın onu 68
çıkar onu buradan 56
çıkarın şunu 19
çıkart şunu 18
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
çıkarın onu 68
çıkar onu buradan 56
çıkarın şunu 19
çıkart şunu 18
dışarı 1436
dışarıda 424
dışarda 41
dışarıya 59
dışarıdayım 29
dışarı çık 478
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıkma 37
dışarı çıktı 86
dışarı mı 28
dışarısı çok soğuk 29
dışarı çıkıyorum 69
dışarı çıkacağım 19
dışarı çıkalım 87
dışarı gel 90
dışarıdaydım 29
dışarı çıkma 37
dışarı çıktı 86
dışarı mı 28
dışarısı çok soğuk 29