English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Afrika mı

Afrika mı Çeviri Fransızca

815 parallel translation
Afrika mı?
En Afrique?
Afrika mı?
En... Afrique?
Müzik programımıza başlamadan önce, Kaptan Spaulding Afrika seyahatinden bölümler anlatacak.
Et maintenant, mes amis... avant d'entamer le programme musical... le capitaine Spaulding nous parlera de son voyage en Afrique.
Sevgili dostlarım, size esrarengiz ve şahane kıta Afrika'yı anlatacağım.
Mes amis, je vais vous parler... de ce continent mystérieux et merveilleux appelé l'Afrique.
- Öyle mi, Kaptan? Afrika'dan ayrılırken bana bir hediye verdiler. Ben de onu şimdi size vereceğim.
Ce que je voulais dire, c'est que quand j'ai quitté l'Afrique... les indigènes m'ont présenté un cadeau que je vais vous offrir...
Kara Bufalo bana bunu yaptığında Afrika'daydım.
En Afrique, un buffle du Cap m'a infligé ceci
Evim Afrika ormanlarında annemle, babamla ve kardeşlerimle yaşadığım yerde.
Je viens de la jungle d'Afrique, où j'ai vécu avec mon père, ma mère, mes frères et sœurs.
Haiti'de, yerlilerin Afrika'dan getirdiği pek çok batıl inanç vardır.
et j'ai vu des choses de mes propres yeux qui m'incitaient à croire que je devenais fou.
Afrika'ya yaptığım bir ziyaretten beri. Saldırıya geçmiş bir gergedanın gösterişli bir filmine sahip oldum ama kameramanın korkudan ödü patlamıştı.
Oui, depuis qu'un cameraman a raté un rhino qui chargeait.
Fildişi için mi, kadın için mi beni Afrika'ya sürükledin?
Tu m'as traîné en Afrique pour de l'ivoire ou pour une femme?
Afrika'da bir kuş izine bile rastlamadığım tek yer burası.
C'est la première fois que je ne vois pas d'oiseaux en Afrique.
Kuzey Afrika'ya neden gönderildiğimi anlatacağım.
Je dirai pourquoi j'ai été envoyé en Afrique du Nord.
Bay Sousè, görev icabı çeçe sineği ülkesi Afrika'ya gider ve uyku hastalığına karşı göğsümü gererim eğer incelenecek defterler varsa.
M. Sousé, si le devoir m'appelait... j'irais en Afrique affronter les mouches tsé-tsé et la maladie du sommeil... pour contrôler des livres.
- 25 sene Afrika'da görev yaptım.
J'ai tiré 25 ans de brousse.
Afrika kıyılarında annemle yaptığımız gezinin notları.
Mon dernier voyage, avec ma mère. Sur les côtes de l'Afrique.
Birkaç hafta önce pire yenikleriyle dolu vodvil tiyatrolarında oynuyorum. Sonra Afrika'dayım, Rommel'i def eden askerleri eğlendiriyorum.
Il y a quelques semaines, je travaillais le soir dans de petits théâtres miteux, et me voilà en Afrique pour divertir les soldats qui ont chassé Rommel.
Beyler, anladığım kadarıyla İngiliz Parlamentosu'nda Afrika'daki müttefik kuvvetlerine başkomutanlık için kime görev verilmesi gerektiği sorusu sorulunca bazı üyeler benim adımı önermişler.
Il n'y a pas si longtemps, la question a été soulevée, au parlement britannique, du commandement suprême des forces Alliées en Afrique, et mon nom a été cité.
Beyler, önümde Kuzey Afrika, Trablus'tan Kahire'ye kadar olan kısım...
Voici l'Afrique du Nord, de Tripoli au Caire.
Seni tanımıyorum. Belki gelecekte çıkacağım Afrika safarisinde tanışacağız.
Il est encore trop tôt pour vous avoir rencontré... mais ça me reviendra.
Şimdi Afrika'da safariye çıkacağım!
Maintenant, je pourrai chasser en Afrique!
Bu Bay Witherspoon, Afrika'da size rehberlik edecek.
C'est M. Witherspoon, votre guide en Afrique.
Eğer Afrika açıklarında olsaydık onların disiplin taburlarımızdan kaçtığına dair bire on bahse girebilirdim.
Vu notre position, je vous parie que ce sont des déserteurs d'un bataillon disciplinaire.
Afrika açıklarında olmadığımıza göre zekâdan yoksun bir akıl yürütüyorsun.
L'Afrique est loin. Ça ne tient pas debout.
Bunu da başka bir gün anlatırım. Seninle Afrika'ya gidebilmek isterdim.
J'aimerais partir en Afrique avec toi.
Afrika'daki gibi meşru müdafaa mıydı?
C'était de la légitime défense comme en Afrique?
Çocuk size niye "Afrika'daki gibi nefsi müdafaa mıydı?" diye sordu?
Pourquoi le garçon vous a-t-il demandé si c'était de la légitime défense comme en Afrique?
bu durumda ne yapalım sizce? Almanların yaptıkları, Bay Waggett, kendi vicdanlarını ilgilendirir ama Todday Kuzey Afrika değil. Dolayısıyla kâfirleri buraya getirmeye gerek yok.
Cela regarde leur conscience et Todday n'est pas en Afrique.
Buradan ayrılan herhangi biri on saat içinde ülkede herhangi bir şehirde olabilir. Buradan bugün ayrılsam, yarın Afrika'ya varırım.
On peut traverser le pays en dix heures.
Ama hayatım, Orta Afrika'da bitki ekmenin bir önemi yok.
Mais, en Afrique Centrale, on peut semer toute l'année.
Babam beni çocukken demircinin yanına çırak verseydi, herhalde Afrika'ya hiç gelmezdim. Ama o zaman... seninle karşılaşamazdım değil mi Rosie?
Si mon père, m'avait appris ce métier, quand j'était enfant, je ne serais sans doute, jamais venu en Afrique,... probablement pas, je n'aurais pas eu la joie, de te connaître, Rosie chérie.
Sonra 2 tüpü Afrika Kraliçesi'nin önüne yerleştirdim, su mayını gibi oldular. Size çarptığımızda...
J'ai placé les bouteilles à L'avant de L'African Queen, près de la ligne de flottaison, et, en vous abordant... ploof!
Bir Kasım gecesi saat 11 : 00'de... Kuzey Afrika Libya'daki Alman hatları gerisinde... bir İngiliz denizaltısı... Akdeniz'de yüzeye çıktı.
À 23 h 00, par un soir de novembre, un sous-marin britannique fit surface au large de la Libye, en Afrique du Nord, derrière les lignes allemandes.
Düşünüyorumda, eğer öğrenirse beni senden uzaklaştırmak için Güney Afrika'ya bir bilet alır ve gönderir.
S'il savait, il trouverait un contrat en Afrique du Sud pour m'éloigner de toi.
Güney Afrika'da beni unutur musun?
Tu m'oublierais en Afrique du Sud?
Bana Güney Afrika'yı anlatıyordu. Çok tehlikeli bir yer. Piton denen yılanlarla dolu.
Piggie m'expliquait combien c'est dangereux, en Afrique... avec des serpents appelés pythons.
- Hayır, teşekkürler. Dikkat etmelisin hayatım. Afrika'daki en küçük yaratık bile çok tehlikelidir.
En Afrique, même les plus petites bêtes sont voraces.
Rütben benden yüksek ama ben rütbemi kazandım. Galya'da, İberya ve Afrika'da Roma'nın düşmanlarıyla çarpışarak kazandım.
Tu m'es supérieur en rang, mais j'ai gravi les échelons, un à un, dans la Gaulle, en Ibérie et en Afrique, contre les ennemis de Rome.
Anlıyorsun ya, ona yardım etsen Afrika'da ikimizin birlikte olması çok daha kolay olurdu.
Vous voyez... Si vous l'aidiez, ce serait plus facile pour nous de nous voir en dehors de l'Afrique.
Eşinizin durumundaki bir adamın yalnızca kahve çiftliği için Afrika'ya gittiğine inanmakta güçlük çekiyorum.
Il m'est difficile de croire qu'un homme dans la position de votre mari aille en Afrique juste pour planter du café.
Bu gidişle ya Afrika'ya varamadan senin işin bitmiş olacak ya da yaşayacak ve Peterson'u yetkililere ihbar edeceksin ki bu da tüm planlarımı ve umutlarımı suya düşürecek.
Si ça continue, ils vous feront disparaître avant d'arriver en Afrique ou vous vivrez et dénoncerez Peterson aux autorités et ce sera la ruine de tous mes projets et de mes espoirs.
Afrika'ya vardığımızda hiç risk olmayacak.
Plus aucun risque quand nous arriverons en Afrique!
Bay Vanmeer Afrika konularında uzmandı.
M. Vanmeer était expert des questions africaines.
Ben evlenseydim, Afrika'ya, Hemingway gibi bir yolculuğa çıkardım.
Si je devais me marier un jour, je ferais un voyage en Afrique.
" Spor meraklısı ve deneyimli avcı Bay Miller Afrika'da safari için..
" Grand amateur de chasse et fine gâchette, M. Miller effectue une fois par an un safari en Afrique.
Askerler kasabadayken neler yaptın bakalım? Kocan Afrika'da savaşırken kalbini ona mı devrettin?
Essayez-vous de me faire croire... que vous soupirez après un mari depuis des mois en Afrique du Nord?
Oh, Afrika ve Endonezya'yla ilgili yazdıklarımın aynısını. Savaşın soğuk gerçeklerini insanların korktuğunu, acı çektiğini, anlayamadığı olaylara sürüklendiklerini anlatan diğer şeyler.
Les mêmes choses que lorsque j'étais en Afrique, en Indonésie... la froide réalité de la guerre, des histoires sur la peur, la souffrance, sur des gens qui n'y comprennent rien.
Kuzey Afrika'da bir sahra hastanesinde görev yaptığını biliyor. Tatlım, sadece tesadüfi bir muhabbetti, hepsi bu.
Chérie, nous n'avons échangé que des banalités.
- Hiç İran'ı duydun mu? - Afrika'da mı?
- Tu as entendu parler de l'Iran?
Bu motorsikletin üzerinde olacağıma keşke onun yanında olsaydım. Çünkü ben... Afrika'dan bıktım.
Parce que j'en ai assez de l'Afrique, assez de la grande armée allemande,
Paris'e, Fransa'ya, Afrika'ya gideceğiz. Umurumda değil.
On ira à Paris en France ou en Afrique, je m'en fous.
Afrika'da kaptığı bir hastalıktan yüzünün her yeri çopur olmuştu. Astım, romatizma, pis bir kalp, bağırsak iltihabı, şeker hastalığı. Herifin bir ayağı çukurdaydı!
Il avait eu une fièvre en Afrique qui lui avait brûlé la figure, de l'asthme, des rhumatismes, une colite, le Coeur malade, du diabète, il puait du bec...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]