English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ A ] / Asagı

Asagı Çeviri Fransızca

52,513 parallel translation
Gördüğün gibi haklarının iadesiyle birlikte, aşağıdaki şartlar da geliyor.
Comme vous pouvez le voir, votre réintégration vient avec les conditions suivantes.
Baştan aşağıya farklı bir nanit tasarımından bahsediyoruz.
On parle de nanites d'un concept totalement différent.
Onu aşağıda gördüm.
Je l'ai croisé en bas.
Bil bakalım bacadan aşağıya kim geldi?
Devinez qui vient de descendre la cheminée?
Ama kendisi aşağıda.
Elle est en bas.
Beni de aşağılamak istiyorsunuz.
Vous voulez m'humilier comme Minal!
Altı aylık ömrü var aşağı yukarı ve bunu onun için yapmam gerek.
Il lui reste six mois à vivre, à prendre ou à laisser, et je dois le faire pour elle.
Yani bir şekilde hortumu besleyen havayı soğutursak özellikle arka kanat aşağı çekişi 15 derece soğutursak kasırgayı şiddetli fırtınaya çevirebiliriz.
Donc, si nous pouvons en quelque sorte refroidir le l'air qui alimente l'entonnoir, spécifiquement l'arrière, de 10 degrés, alors on peut changer cette tornade en une tempête de vent très sévère.
Diğerleri de aşağıya iniyorlar.
Les autres vont en bas.
- Bizi aşağıya indiriyorum.
- Je nous conduis en bas.
Beş, aşağıda durumlar nasıl?
Cinq, ça ressemble à quoi en bas?
Çavuş, Sıçrama sürücüsünü aldığımı onayladığım anda, mahkumları aşağıdaki hava kilidine götür.
Sergent, dès confirmation qu'on a le blink drive, vous pouvez conduire les prisonniers au sas.
Şu yolun aşağısındaki evde uyudum.
J'ai essayé cette nouvelle, maison en bas de la rue.
Teğmen bize sahilde bir aşağı bir yukarı dolaştırıp keşleri toplatıyor.
On doit coincer les camés sur la côte.
Aşağıda görüşürüz.
On se voit en bas.
Sokağın aşağısında oyun oynuyor.
Elle joue au ballon dans la rue.
Napıyoruz aşağıda?
Comment ça va en bas?
- "Hayır" içinse yukarı aşağı sallarlar.
Pour "non", ils la tournent à la verticale.
Evet, yani tepeden aşağı bir yaklaşıma ihtiyacımız olacak.
Oui, donc on va avoir besoin d'une approche descendante.
Tepeden aşağıya?
Descendante?
Tepeden aşağı işte...
C'est descendant...
Tepeden aşağı mı?
Descendant?
Aşağı yukarı.
En gros oui.
Jefferson'la gemiyi baştan aşağı elden geçirdik.
Jefferson et moi avons tout réparé du sol au plafond.
Kendimi hiç aşağılanmış hissetmiyorum.
Je ne suis pas du tout offensé. Désolée.
Yani sence aşağıdaki kızın, Frankie'nin, DNA'sında da aynı madde mi var?
Donc tu penses que Frankie, la fille en bas, a le même élément dans son ADN?
İkinci kattan aşağı düştüm.
Et je suis tombé du second étage.
Aşağı katta dönüştürebileceğim bir depo var bu davada seni izlememe izin verirsen laboratuvar senindir.
Il y a une réserve en bas que je pourrais aménager, donc si tu me laisses te suivre sur cette affaire, le labo est à toi.
- Jeo demişken az önce onu aşağıda başsavcıyla konuşurken gördüm.
En parlant de ça, je l'ai croisé, il parlait à la procureure.
Doğru ya da yanlış, aşağı ya da yukarı bana ne yapmam gerektiğini söylüyorlar.
Vrai ou faux, en haut ou en bas, ils me disent quoi faire...
Sen, Speedy ve Spartan'ın nasıl bir aile gibi olduğunuzu anlattım. Ne kadar sert, korkutucu hatta aşağılayıcı bile olmana rağmen sana güvendiklerini yanında olduklarını anlattım.
Je leur ai raconté comment toi, Speedy et Spartan étiez une famille, et que même si tu étais dur et effrayant et même un peu violent, ils te faisaient clairement confiance parce qu'ils restaient à tes côtés.
Hiç de aşağılayıcı değil. Evelyn, hisler veya egoyla ilgili değil bu.
Evelyn, ça n'a rien avoir avec les sentiments ou l'ego.
Dunn aşağıda ihtiyadi gözaltında.
Et bien, on a Dunn en garde préventive en bas.
Biri bana yıldız atmış, merdivenlerden aşağı beni tekmelemiş ve bayıltmış gibi.
Comme si quelqu'un m'avait lancé un shuriken, m'avait fait dégringoler des marches d'un coup de pied, et m'avait mis KO.
Yeni Porsche 911'i kapının önünde duruyor Belli ki nakit olarak satın almış, Ve yolun aşağısındaki bankada
Il a une Porsche 911 toute neuve pour laquelle il a apparemment payé en liquide, et il vient de louer un coffre-fort à la banque en bas de la rue.
Kadroya onun yerine alındığım aşağılık.
L'imbécile que j'ai battu pour la titularisation.
Amy aşağıda. - Bekle az.
OK, une seconde.
Bebek gibi merdivenlerden aşağı taşınınca utandım biraz.
Je suis juste embarrassé qu'on ait dû me porter dans les escaliers comme un bébé.
Aşağılık herif kokainimi çaldı!
Ce connard a volé ma cocaïne!
O herifi son gördüğümüzde camdan aşağı saltolu dalış yaptı.
La dernière fois qu'on l'a vu, il traversait une fenêtre.
Bu şekilde, ateş aşağı doğru yanacak.
Comme ça, le feu brûle vers le bas, pas vers le haut.
- Aşağı yukarı 17 saniye.
17 secondes, à prendre ou à laisser.
Aşağı yukarı yüzü böyle.
Plus ou moins comme ça.
Aşağılık bir yaratık, ve tüm özgür insanların düşmanı.
Un être vil, ennemi de tous les peuples libres.
Riley, ne kadar manipüle etmeye çalışsan da bu asansör aşağı inecek.
Hey Riley, je voulais te dire que cette ascenseur descend. Peut importe comment tu essaies de le manipuler.
Umarım hemen affedersin çünkü aşağıda Uber aracı bekliyor ve bu özür dileme saçmalığını sürücüm Ganesh'le yinelemek istemiyorum.
J'espère que tu le fais maintenant, un Uber m'attend. Je ne veux pas répéter ces bêtises au conducteur.
Ben arkadaşlık kurmak istiyordum ama bu durumda yüzüme karşı beni aşağılamamanla da yetinirim.
Je voulais une sorte d'amitié, mais là, j'espère seulement ne pas me faire insulter.
Niyetim seni aşağılamak değildi.
Je n'ai jamais voulu vous insulter.
Bütün gündür aşağılıyorsun!
Vous arrêtez pas de le faire.
Aşağılamak nedir biliyor musun ki?
Vous savez ce que c'est, une insulte?
Aşağı in.
- Tu descends?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]