English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Babası mı

Babası mı Çeviri Fransızca

5,364 parallel translation
Çocuklarımın yeni babası mı?
Le nouveau père de mes enfants?
Siz Lucrezia Donati'nin babası mısınız?
Vous êtes le père de Lucrezia Donati?
Kate'in babası şirketinde iş teklif etti bana.
Le père de Kate m'a proposé un poste.
Bana sahip olduğun için şanslı bir babasın.
Vous êtes chanceux de m'avoir, beau-père.
O şerefsiz babasıyla ortak velayet hakkımız var artık.
Garde partagée avec son connard de père. Grâce à vous.
ı - - Ben Zoey'in babasıyım.
- Je suis le père de Zoey.
Zoey'in babasıyla konuşmak istiyorum.
J'aurais voulu m'entretenir avec le père de Zoey.
Ben babasıyım.
Je suis le père de Zoey.
Aslında, bir çok arkadaşımın babası ticaretle uğraşıyor Ethan,... ama hiç biri senin gibi giyinmiyor.
J'ai plein d'amis qui ont des pères qui travaillent dans la vente et j'en connais aucun - qui s'habille comme toi.
Donald'ın babasından bir mektup aldım.
Le père de Donald a écrit.
Çocuklarımın babasısın, ama seni geri alanlar onlar.
Le père de mes enfants. Mais tu retournes à eux.
Babası biraz yardım etti.
Son père m'a aidé.
- Sadece ölen babasının geride bıraktığı kavruk bir mutfak hizmetçisi var ancak kendini gösteremez çünkü çok pis.
Une souillon chétive que feu son père m'a laissée, mais elle n'est pas présentable, elle est trop sale.
Annesiyle, babasıyla, arkadaşlarıyla ve tüm ailesiyle tanıştım.
J'ai rencontré ses parents, ses amis, sa famille.
Sadece bir çocuk. Annesi ev hanımı, babası ise yanlış tedavi avukatı.
Il est fils unique, sa mère est femme au foyer, son père est avocat spécialisé dans le médical.
Bay Gregor, David'in babasının gece çocuğuna anlattığı hikâyelerdeki bir karakterdi.
M. Gregor était le personnage d'une histoire que le père de David lui racontait le soir, au coucher.
Bana gönül koyuyor, çünkü babasını havuz çalışanı Azucar de la Punto için terk ettim.
Il m'en veut parce que j'ai quitté son père pour le mec de la piscine Azucar de la Punto.
Mitch, ciddiyim. Artık babasın, tamam mı?
- Mitch, à présent, tu es père de famille.
Babasına mı vurdun?
Bon sang, tu as frappé son père?
Ben onun babasıyım!
Je suis son père.
Babası daha gömülmemişken siz bana şantaj mı yapıyorsunuz?
Son père n'est pas encore enterré et vous me faites chanter?
Hastaneye gideceğiz, tamam mı? Babasına her şeyi anlatacağım.
On va à l'hôpital.
Jose'nin babası bana yardım etti
Le père de Jose m'a aidé.
Babasının ölümü onu tetiklemiş ve buraya babasının işini bitirmek için geri gelmiş olamaz mı?
Son père lui a passé le flambeau et il est revenu ici pour finir son travail?
- Les... - İlaçlar mı beynini yakmış, bilmem ama babasına koşup, ona malafatını gösterdiğini söylemesini istemiyorum.
Je sais pas si la drogue lui a cramé le cerveau, mais je veux pas qu'elle aille cafter que tu lui as montré popaul.
- Babası için çalışırdım.
J'ai travaillé pour son père.
- Bir zamanlar babası için çalışmıştım.
Je travaillais pour son père, Bullit.
Ama çocuğun babası beni öldürmeden durmayacak.
Mais le père du mec ne va pas s'arrêter jusqu'à ce qu'il m'ait tué.
Gidip babasıyla konuşmalıyım.
Faut que je lui parle.
Mısır Eserleri bölümüne gidip Ahk'ın babasını bulacağız ve umuyorum ki tableti düzelttireceğiz.
On va dans l'aile égyptienne retrouver le père d'Ahk et réparer la tablette.
Babası ile görüşüyorlar mıydı?
Et son père? Avaient-ils des relations?
Küçük kız öz babasıyla yaşamaya gitti. Sanırım.
La gamine est partie vivre avec son père biologique, je crois.
Hatırladın mı? Babasıyla kaçmıştı hani.
Tu te souviens la voir partir avec son père?
Babasının bir gangster olduğunu beş yıldır babasından saklandığını...
Elle m'a dit que son père était un gangster. Elle le fuyait depuis des années, mais il l'avait retrouvée.
O kız, babasının ölümünden sonra işleri yeniden düzene koymak için çok uğraşmış.
Aya..., enfin, la fille de M. Nakata, se donne à fond pour faire revivre ce garage.
Kasıla kasıla dolaşıp, iş adamı kafasıyla "ben bir dâhinin babasıyım" diye düşündüğümü hatırlıyorum.
Je me souviens que je me répétais sans cesse : "Je suis le père d'un génie."
Mathias'ın babası benim babam mı?
Est-ce que le père de Mathias est aussi mon père?
Hayır, ben onu babasıyla birlikte bıraktım.
Non, je l'ai confiée... à son père.
En azından babasının nasıl olduğunu söyleyin olmaz mı?
Pourquoi ferait-on ça? Dites-lui comment va son père.
Buraya gelip bay Gibson'ın kızına babasının iyi olup olmayacağını söyleyin.
Vous pouvez au moins faire ça? Venez dire à la fille de M. Gibson que son père va bien.
Beth Ann'in vaftiz babasıyım.
Je suis le parrain de Beth Ann.
Yılın babası balosu için çalışacağım.
Je vais juste à l'élection du meilleur père de l'année.
- Babasını mı özlemiş benim kızım?
Son papa lui manque?
Lisa'nın size sahte m ini kasabayı şişko babasıyla inşa ettiğini söylediğini varsayıyorum.
Je suppose que Lisa vous a parlé de la fausse petite ville qu'elle construit avec son père en surpoids.
- Doğru, resmen babasıyım.
- C'est vrai? - Je suis officiellement son père.
Tobbeas ile Matilda'nın babasıyım.
Le père de Tobias et Matilda.
Vera, eşimin babası için aldığımız bir yaşlı bakıcısı.
Vera - une hubot gériatrique achetée pour le père de ma femme.
Bir çocuğun, babasının günahları için sorumlu olmadığına inanırım.
Je ne crois pas qu'un enfant soit responsable des crimes de son père.
Kayıp kız Frida'nın babası.
- J'ai parlé à M. Yelland.
24 yaşımdaydım. Ve oğlum senin dedenin babası iki yaşındaydı. Onunla hiç tanışmadım.
J'avais 24 ans, et mon fils, votre arrière-arrière grand-père avait deux ans.
Orhan babasını bulmamı istedi.
Orhan m'avait demandé de retrouver votre mari.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]