English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ B ] / Bir yıl mı

Bir yıl mı Çeviri Fransızca

13,042 parallel translation
Ve giderlerimizi hatırı sayılır biçimde azaltmazsak veya kârımızı arttırmazsak, korumalık bir miras kalmayacak.
Et si nous ne réduisons par drastiquement nos frais ou augmentons nos bénéfices, il n'y aura plus d'héritage à protéger.
Bir yıl bulaşıkları yıkadıktan sonra yeterli geldi. Yani bundan sonra hazırlamışımdır her şeyi, bebek.
Après avoir fais la vaisselle un an, ils m'ont promu chef d'équipe, ce qui veut dire que j'élabore le planning, chérie.
Onca yıl bana bir köpek muamelesi yaptıktan sonra özür dileyebileceğini ve oraya gidip yalanlarını Noah Baker'a yedireceğimi mi sanıyorsun?
Tu penses que tu peux simplement t'excuser auprès de moi après m'avoir prise pour une idiote pendant des années et je vais juste aller là-bas et vendre ton mensonge à Noah Baker?
Aklınızda olsun senatör orada sizi rahatsız eden herhangi bir şey olursa her zaman "hatırlamıyorum" diyebilirsiniz.
Souvenez-vous, sénateur, Si il y a quelque chose là-dedans qui vous rend mal à l'aise, vous pouvez toujours dire, "Je ne m'en souviens pas".
Yirmi yıl önce atomik izafi mesafeyi değiştiren bir formül yarattım.
Il y a quarante ans, j'ai mis au point une formule permettant de modifier la distance atomique relative.
İkinci şikayet bir ay önce Fedm ile yapılmış, F-E-D-M anlamı...
La deuxième plainte date d'il y a un mois et est adressée à l'ARIF, A-R-I-F, ce qui veut dire... je regarde.
Ölümünden sonraki bir yıl boyunca kardeşimi aradım.
J'ai cherché ma sœur pendant un an après sa mort.
Şimdi, sosyal görevlin, Brandon Foster'a verilen yasaklama emrini ayrıntılı bir şekilde araştırdı ve senin evlat edinilmene engel olacak bir durum olmadığına inandığını belirtti.
Maintenant, votre assistante sociale a mené une enquête sur l'ordonnance restrictive contre Brandon Foster et m'a dit qu'il n'y a aucune raison de croire qu'il y ait quoi que ce soit qui empêcherait votre adoption.
Çünkü 12 yıl önce New Jersey yolunda yaptığımız alelade bir konuşmaydı.
Parce que c'était une conversation banale que nous avons eu sur le New Jersey Turnpike il y a 12 ans.
Kıyametin ne kadar pis ve yorucu olduğunu gösteren bir zombi filmi var mı?
Y a-t-il eu un film de zombies qui aurait retranscrit à quel point l'apocalypse est épuisante et sale?
Geçen sene şenlik ateşinde iyi olacağımızı, Hope'un gerçek bir ailede büyüyeceğini düşündüğüm zamanlar olmuştu.
Tu sais, il y a eu un moment lors du feu de joie l'année dernière où je pensais qu'on irait bien, que Hope pourrait être élevée par une famille normale.
Sana sormak için içim gidiyordu hep. Yıldırım çarpması nasıl bir şeydi?
Donc je voulais absolument te demander, qu'est-ce que ça fait d'être frappé par la foudre?
En son adını ağzına 1000 yıl önce aldın o zamanlar bana bir daha senin yanında onun adının anılmayacağını söylemiştin.
La dernière fois que tu as prononcé son nom c'était il y a 1 000 ans quand tu m'as dis de ne plus jamais le prononcer en ta présence.
İçimde beni Eva'nın karanlığına çeken bir şey vardı ve hep o yöne karşı tetikte olacağım.
Il y avait quelque chose en moi qui était attiré par l'obscurité d'Eva, et je serais toujours en garde face à cette partie de moi.
Şimdilik pek bir şey yok ama zamansal alanı hızlandırmayı bulduğumda evrilen her bilinçli yaşamla etkileşime gireceğim ve onlara, "Blooble Çekişi" adını verdiğim makaralı bir alet aracılığıyla, elektriğin mucizelerini tanıtacağım.
Il n'y a pas grand chose actuellement, mais une fois que j'aurais appris à accélérer le domaine temporel, Je serai en mesure d'interagir avec toute vie intelligente qui évoluera et de leur apporter les merveilles de l'électricité via un dispositif basé de poulies Je l'ai appelé blooble coup-sec.
Patlamasının umurumda olmadığını söylediğimde inansan iyi olur çünkü ben uzay boyunca uçan bir buz olacağım kuyruklu yıldız gibi.
Donc tu fais bien de croire que je me foute qu'elle explose. Parce-que je flotterais juste en glaçons à travers l'espace, comme une comète.
- Summer, garajda tezgahımın üstündeki rafta üstünde tuş takımı olan, kırmızı bir kutu var.
Summer, sur l'armoire, au dessus de mon établi sur le garage, il y a une boite rouge avec un pavé numérique dessus.
♪ Jazz rap tarzlı bir uzaylıyım ♪
♪ And l'm an alien with jazz rap style ♪
"Rick and Morty" Sezon 3'e, bir veya yarım... belki daha fazla... yıl sonra, bu karmaşayı nasıl çözdüğümüzü görmek için geri dönün
Revenez pour "Rick et Morty" saison 3, disons, dans un an et demi... Ou plus, pour voir comment on va se sortir de ce pétrin.
O kadar iyi bir takım arkadaşıyım ki diğer takım arkadaşlarımı rezil gibi gösteririm.
J'ai tellement l'esprit d'équipe que tous les autres sont ridiculisés.
Vasi olarak, Bayan Smulders'in değerli eşyalarının üzerindeki notların fotoğrafını çekeceğim, eğer bir anlaşmazlık olursa, nihai arabulucu olacağım.
En tant qu'exécuteur testamentaire, je photographierai l'emplacement des post-it de Mme Smulders sur ses objets de valeurs, Et s'il y a le moindre désaccord, je serai l'arbitre. Sommes-nous d'accord?
Dışarıdakilere göre sıradan bir adli tıpçıyım ama gizlice, S.T.A.R. Labs'teki arkadaşlarımın yardımıyla suçla savaşıyorum ve benim gibi olan diğer meta insanları buluyorum.
Pour le reste du monde, je suis un scientifique ordinaire, mais secrètement, avec l'aide de mes amis de S.T.A.R. Labs, je combats le crime et trouve d'autres méta-humains comme moi.
O geceye dönüp onu... annemi kurtaramadığımı gördüğümden beri bende oluşan bir boşluk var.
Depuis que je suis revenu à cette nuit et que je ne l'ai pas sauvée... Je n'ai pas sauvé ma mère, J'ai juste... il y a ce vide en moi.
Ve bizim için sevgili ailem ve dostlarım bu Bayram'ı Almanya'da kutluyor olmak bu topraklarda 70 yıl önce firavundan daha beter bir tiranın zulmüne katlandığımızı bize hatırlatması adına oldukça önemli.
Et pour nous, ma famille, mes amis, célébrer ce séder en Allemagne, c'est important pour se rappeler l'esclavage que nous avons enduré sous un tyran pire que le pharaon il y a seulement 70 ans, dans ce pays.
Nik ve ben düşünüyoruz ki bu aşağılık etki altına alma hareketin ortaya çıktığına göre, gerçekten de bin yıl önce bıraktığımız yerden tekrar başlamamıza engel olacak bir şey yok.
Nik et moi avons trouvé ça, maintenant que ton vil acte de contrainte a été révélé, il n'y a aucune raison pour ne pas reprendre là où on s'était arrêtés il y a 1000 ans.
Şiddetin her türlüsüne karşıyım ama bir kişi işgale karşı yapılan meşru isyan hareketi ile apaçık yapılan terörizm arasındaki farkı ayırt edebilmeli.
Je déplore toute forme de violence, mais il faut toujours distinguer la révolte légitime contre l'occupation du terrorisme pur et simple.
Çantasına bir mikrofon yerleştirmeli ya da telefonuna bir yazılım kurmalıyız.
Un micro dans son sac, un logiciel sur son portable.
Tek avantajımız karada bulunan askerlerimiz ve bir Amerikan saldırısının İslam Devleti'nden büyük taraftarı yok.
Notre seule force de persuasion est d'aller sur le terrain ; Il n'y a pas meilleur défenseur d'une invasion américaine que l'État Islamique lui-même.
Adamla bir öğleden sonra takıldım ve sanki etkinliklere onunla birlikte gitmeye ve bana sahte babalık yapsın diye onunla 8 yıllık sözleşme imzaladım.
Si tu passes une après-midi avec lui, tu t'engages pour huit ans à l'accompagner partout et faire semblant d'être son fils.
Selam Stewie. Sana önümüzdeki bir milyar yıl için yardım etmeye hazırım.
Je serai là pour t'aider un milliard d'années.
Beş yıl boyunca bana büyük bir aşağılama ile baktın.
Pendant des années, tu m'as regardé avec tant de mépris.
Bir saat önce kadar iki dakikalığına bayılmıştım, sayılır mı?
J'ai somnolé environ 2 minutes il y a 1 h, ça compte?
Noel, geçen yılımızın hoş bir yansımasını görebileceğimiz bir gün olabilir yurttaşlar.
Citoyens, les vacances peuvent être le moment des douces pensées sur l'année passée.
Onun yerine Mystic Falls'a dönmeyi isteyecekti o da acilen buna bir son verdi ama içimdeki canlıyı kurtarmak için elimden geleni yaptım.
Elle voudrait revenir à Mystic Falls à la place, donc il a fini promptement, mais je l'ai fait tout en mon pouvoir pour sauver la vie à l'intérieur de moi.
Nora ve Mary Lou'nun yıldönümü için bir şey almam lazım.
Je cherche quelque chose pour l'anniversaire de Nora et Mary Lou.
Ben de inanamadım ama sonra geceden sabah 3'e kadar 9 kremalı dondurma yedim hiçbir kıyafetim üzerime olmadı ve sonra bir de doktorla ve ultrasonla geçen kısım var...
Je n'y croyais pas non plus, mais après j'ai mangé neuf glaces de minuit à 3 h, plus aucune fringue ne me va, et après il y a eu tout ce truc avec le médecin et l'écho, donc...
100 yıl önce, buradaki bir Noel balosuna sızmıştım.
Freya : il ya 100 ans, je faufilé dans une boule de Noël ici.
Bu çok zahmetli ve ne yaptığımıza dair en ufak bir fikrimiz yok. - Quagmire haklı.
C'est du travail, et on y va à l'aveuglette.
Kusursuz bir kadın. Ona yıllardır âşığım.
Elle est parfaite, je l'aime depuis des années.
Şimdi, şans eseri Çin'in B.M. elçiliğinde personel olarak çalışan bir Dan Zheng var.
Comme de par hasard, il y a un Dan Zheng, membre du personnel de la mission chinoise de l'ONU.
Konuşabileceğimiz bir yer var mı?
Il y a un endroit où l'on pourrait parler?
- Tony, öyle ya da böyle bir şekilde bu insanlarla bağlantılıyım.
Tony, d'un façon ou d'une autre, je suis connecté à ces personnes.
Bir kaç yıl önce, Redondo'daki bir ikinci el halı işine onu da katmıştım.
Il y a quelques années je lui ai fait une queue de poisson sur une affaire de tapis usés à Redondo.
Girişte açık bir şekilde işaretlenmiş büyük bir yardım kutumuz var.
Et bien, il y a une grande boite pour ça juste à l'entrée, clairement identifiable.
Balıkçılık için öyle güzel bir kulübem var ki emekli olmaya dünden razıyım.
J'ai une superbe cabane de pêche dans laquelle je serai heureux d'y passer ma retraire.
Sence kör oğlumu tırmanmaya götürdüğüm için kötü bir baba mıyım?
Pensez-vous que je sois un père déplorable car j'ai emmené mon fils aveugle faire de l'escalade?
Beyninden çıkaramadığım kemer teknolojisi yüzünden temporal lobunda iltihaplı bir doku oluşmuş olabilir.
L'arktech que je ne pouvais pas retirer de son cerveau, il y a une chance que cela est enflammé le tissue son lobe temporal.
Sağlık raporlarına baktım ama kayıtlarda bir şey bulamadım.
Mais j'ai vérifié son assurance santé, et il n'y a aucune trace d'une visite à l'hôpital. Notre victime était une étudiante en médecine.
İHA'yı hacklemesinde ona yardım eden bir hava mühendisinin kızını kaçırdı.
Il a kidnappé la fille d'un spécialiste avionique qui l'a aidé à pirater un drône.
10 yıl polislik yaptım ve burası bir suç mahalli.
Moi. J'ai été flic 10 ans. C'est une scène de crime.
LAPD için düzgünce paketlenmiş bir hediye gibi, yanlış mıyım?
C'est un cadeau plutôt bien emballé pour la police de L.A.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]