Halime bak Çeviri Fransızca
420 parallel translation
Şimdi şu halime bak.
Regardez-moi.
Halime bak, korkunç!
Voici un triste spectacle.
Beni mahvettin. Halime bak.
Il m'a défigurée!
Şu halime bak. Bir şu halime bak. Ne kadar kötü.
Regardes quel horreur!
Gençken bayağı ilgi çekerdim, ama şimdi halime bak.
Oh, oui... mais regardez-moi à présent!
Halime bak!
Regardez-moi.
Şu halime bak.
Eh bien, regarde-moi.
Ama şimdi halime bak.
Regarde-moi, maintenant.
Ama şu halime bak. Florida'da bekliyorum.
Mais voilà, je suis en Floride.
Bir de şu halime bak.
Regarde-moi maintenant.
Ve şu halime bak. Birisi, lütfen şu halime bakar mı?
Je me suis mêlé de la vieille.
Halime bak, ya § ll bir tavugun civcivine davrandl § ; I gibi davranlyorum.
Voilà que je me comporte comme une mère poule envers son poussin.
Çok sıcak. Halime bak.
J'ai les joues en feu!
İş görüşmem var ve halime bak.
J'ai un entretien et voyez à quoi je ressemble!
Okulu onun yüzünden bıraktım, şimdi halime bak.
J'ai quitté l'école à cause de lui et regarde où il a finit.
Bir de benim halime bak.
"Regardez-moi!"
- Hayır. - Halime bakın, falcı bacılar gibiyim.
Merde, il devine bien.
Bir de şimdiki halime bak!
Regardez-moi maintenant!
Tanrı âşkına halime bak.
Qu'est-ce que je fous ici, bon sang?
Halime bak Vic.
Regarde ça :
Cinayeti bana yüklemek istiyorlar. Şimdi de beni öldürmek istiyorlar. Halime bakın!
Ils m'accusent du meurtre Deacon... et ils essayent de me tuer.
Şu halime bak, aşağılık herif.
Regarde ça, espèce de salaud.
Halime bak, kağıt mendil ver.
Oh, zut! Passe-moi de quoi m'essuyer.
Annem benimkilern hepsini kırptı. Şimdi halime bak.
Ma mère a voulu que je me les coupe, et regarde...
halime bak!
Regarde ce je suis devenu!
Şu halime bak. Piccadilly Circus'ta bir porno sinemasında bir cesetle konuşuyorum.
Je suis dans un cinéma porno à Piccadilly Circus et je parle à un cadavre.
Halime bak, yıllığı 25.000 dolardan bir dergiyle sözleşme yapmışım. Dayalı döşeli bedavadan bir ev sahibi olmuşum. Bir Corvette'im var.
Je suis là, avec un contrat de $ 25.000 par an pour un magazine... j'ai une maison gratis toute meublée, j'ai une Corvette... je déjeune à l'oeil aux quatre coins de l'Amérique... et je n'y suis même pas encore monté!
Şu halime bak, muhtemelen ben çocuklardan daha gerginim.
Regarde-moi. Je suis encore plus angoissé que les jeunes.
Halime bak. Ağlamaktan ne hale geldim.
Je suis dans tous mes états.
Halime bak Efendimiz.
Regarde-moi, Seigneur.
Pencereden bira dökmeyin yahu! Şu halime bakın!
Ne jetez pas la bière par la fenêtre!
Şu halime bak!
Pourquoi je fais ça?
Yani, şu halime bakın.
Regardez-moi.
Halime bak!
Regarde-toi!
Halime bak.
Regardez-moi ça!
Şu halime bak!
Danser?
Ama şimdi halime bak!
Mais regarde moi maintenant!
- Anladın mı? Şu halime bak.
Écoute-moi.
Şu halime bak.
De quoi j'ai l'air.
Bunu yapmayacağıma dair kendime söz vermiştim ama şu halime bak.
Je m'étais promis de ne pas me laisser aller.
Halime bak.
Moi, je suis jamais malade.
"Çocukken gazete satardım bir de şu halime bakın" tipinde biri.
- Correct? - Je paie.
Halime bir bak!
Tu as vu dans quel état je suis?
Halime bak!
Je suis affreuse.
- Şu halime bir bak, Adrienne.
On dirait un tableau flamand.
Halime bakın.
J'ai pleuré toutes les larmes de mon corps.
Şimdiyse şu halime bak.
Qu'est-ce qui s'est passe?
Ama şimdiki halime bak.
Mais regarde-moi maintenant.
Şu halime bakın ; heyecandan yemek bile yiyemiyorum.
Je ne peux pas manger.
Tamam, halime bak.
Eh ben?
Halime bir bak. Bu iş için ona söz verdim.
- Je lui ai promis.
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakmadım 27