English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Hiçbir şey bilmiyor

Hiçbir şey bilmiyor Çeviri Fransızca

641 parallel translation
- Dubois hiçbir şey bilmiyor - Hiçbir şey bilmiyormuş.
Dubois ne sait rien.
Majesteleri bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyor ve bunu onu anlatmanızı da tavsiye etmem.
Elle n'en saura rien. Et je vous conseille de ne pas l'en avertir.
Bu konuda hiçbir şey bilmiyor o.
Elle ignore tout du meurtre.
O hiçbir şey bilmiyor.
Elle ne sait rien.
- Kendisi hiçbir şey bilmiyor efendim.
- Elle ne sait rien.
Etmiyor ve de hiçbir şey bilmiyor.
Il n'a jamais voyagé. Il ne connaît rien du tout.
Mücevherler hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Il ne sait rien sur les bijoux.
Bay Matuschek bu konu hakkında hiçbir şey bilmiyor. Buranın müdürü benim ve sen artık burada çalışmıyorsun!
Je suis le gerant et vous ne travaillez plus ici.
O bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
Elle n'est au courant de rien.
- Siz hiçbir şey bilmiyor musunuz? - Hayır.
- Moins bien que vous.
Bu konular hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Il ne saura rien. Il est généraliste.
- Öyle dersin tabii. - Hiçbir şey bilmiyor.
- Elle sait pas elle dit "bien sûr".
Hiçbir şey bilmiyor.
II ne sait rien.
Hayır, Bayan Wynand bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
Non, elle n'est même pas au courant.
- Hiçbir şey bilmiyor.
- Il ne sait rien.
Bu konuda hiçbir şey bilmiyor olabiliriz ama üstümden talimat alıncaya kadar şimdilik bu kadar.
On ne sait rien sur ça... mais tant que je n'ai pas eu l'aval, on devra attendre.
Hiçbir şey bilmiyor. Sadece korktu.
Il ne sait rien, il a peur.
Uyku hapları ile kendimi zehirlemeye çalıştım. Annem size başka ne anlattı bilmiyorum. Annemi dinlemeyin, hiçbir şey bilmiyor.
J'ignore ce qu'elle a raconté, mais elle ne sait rien.
O, hiçbir şey bilmiyor.
Elle ne sait rien.
- O temiz. Hiçbir şey bilmiyor.
- Elle ne sait rien.
Dul sizinle ilgili hiçbir şey bilmiyor.
La veuve ne sait rien de vous.
- Hiçbir şey bilmiyor.
- Elle ne sait rien.
Henüz hiçbir şey bilmiyor.
Qu'il ne sait encore rien.
Karpatya hakkında hiçbir şey bilmiyor musun yani?
Vous ignorez tout de la Carpathie?
Yani hiçbir şey bilmiyor musun?
Donc tu ne sais rien?
O benim hakkımda hiçbir şey bilmiyor, ama ben onun hakkında her şeyi biliyorum.
Elle ne sait rien sur moi, mais je sais tout sur elle.
Zavallı kocam, hiçbir şey bilmiyor.
Mon pauvre mari ne sait rien.
Savaş patladığından bu yana karşımızda en büyük düşman hareketliliği var! Ama kimse bir şey söylemiyor, bir şey yapmıyor, hiçbir şey bilmiyor!
Les plus gros mouvements de troupes de la guerre, et personne n'en parle, ne tente ou ne sait quoi que ce soit.
Denizaltılar hakkında hiçbir şey bilmiyor musun?
Tu t'y connais en sous-marins?
Bilmiyor. Hiçbir şey bilmiyor! Bu sabahkilere bir göz atma zahmetinde bulunsaydın... haberi ilk sayfaya taşıdıklarını görmüş olurdun!
Donne-toi la peine de regarder ceux de ce matin, tu verras, ça fait la une partout!
Hiçbir şey bilmiyor musun sen?
Tu ne sais pas?
O hiçbir şey bilmiyor.
Elle!
Durun, Ine hiçbir şey bilmiyor.
Ine ne sait rien.
Mürebbiyelik konusunda hiçbir şey bilmiyor musun?
Vous ne connaissez rien à ce métier?
Sence ben hiçbir şey bilmiyor muyum?
Tu crois que je ne suis pas au courant?
Hiçbir şey bilmiyor, gücümüzü ve toplumumuzu yok etmek dışında.
Il ne sait rien du tout et n'a qu'une envie, détruire notre société.
Hiçbir şey bilmiyor olsaydım, orada kayıtlı olan şeyleri inceleyerek gemiyi yönlendirebilirdim.
Même si... je ne connaissais rien, je pourrais naviguer rien qu'en étudiant ce qui est sauvegardé là-dedans.
Komutan olmak hakkında hiçbir şey bilmiyor.
J'ignore tout du commandement d'un groupe.
505 La Guardia'daki Judy Bishop. Öyle görünüyor ki, burada bir hata var, çünkü ben buraya randevumuz olduğunu düşündüğüm için geldim ama görünüyor ki Bayan Bishop bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum.
Judy Bishop, au 505 LaGuardia Place, et il semble qu'il y ait erreur, car je suis venu ici en pensant que nous avions rendez-vous ce soir, et il semble que Mlle Bishop ne soit au courant de rien... et j'aimerais savoir ce qui a bien pu se passer.
Hayır, hiçbir şey bilmiyor.
- Non, elle sait rien.
Hiçbir şey bilmiyor, görüyorsunuz ya.
Il ne sait rien du tout.
Dağdaki Şerifi aradım ama onlar da nerede olduğuna dair hiçbir şey bilmiyor. Belki acıkmışlardır.
Le gardien ne les a pas encore vus et le bureau du shérif ne le trouve pas.
Ve gramofon hakkında hiçbir şey bilmiyor musun?
Tu ne sais rien du gramophone non plus?
O bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
Il ne sait rien.
Hiçbir şey sana olan hislerimi değiştirmez, bilmiyor musun?
Rien en toi ne peut les changer.
O bir şey bilmiyor. Hiçbir şey. Eve götürün onu.
Elle ne sait rien, rien du tout.
- Size hiçbir şey bilmiyor diyorum.
- Elle ne sait rien!
- Oh, hiçbir şey. - Babam bu konuyu bilmiyor.
Non, Père n'est pas au courant.
Gaetano'ya ne olduğunu kimse bilmiyor ve sen ise hiçbir şey olmamış gibi onun fazerini teslim ediyorsun.
Personne ne sait ce qui est arrivé à Gaetano et vous me passez son phaseur comme si de rien n'était.
Bu gemi hakkında hiçbir şey bilmiyor.
Il ne connaît rien à ce navire!
Ama valiz hakkında hiçbir şey bilmiyor musunuz?
- On a tout rendu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]