English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ H ] / Hiçbir şeyin

Hiçbir şeyin Çeviri Fransızca

2,789 parallel translation
Sana bir şey diyeyim, şu an elinde hiçbir şeyin kalmadı.
Eh bien là, vous n'avez rien du tout.
O hâlde üzülecek hiçbir şeyin yok.
Vous n'avez pas à regretter.
Bu görüntüleri arşive kaldırıp 5 yıl sonra izlemeye kalksak değişen hiçbir şeyin olmadığını görmeleri bu ülkeye büyük şok yaşatırdı.
'Si on rangeait les bandes de ce show pour les regarder dans 5 ans'... 'Le pays serait choqué de la façon dont tout se répète.'
Tüm ilişkilerde olduğu gibi inişler ve çıkışların olduğu ama işlerin genelde iyi gittiği ta ki bir gün aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anladığın bir durumun içindeysen ne yaparsın?
Qu'est ce que tu fais quant tu es dans une relation avec quelqu'un et, tu sais, comme toutes les relations, y a... y a des hauts des bas, mais... ça se passe plutôt bien jusqu'au jour où tu découvres que tout n'est pas commme tu le pensais?
Hiçbir şeyin dinlenme, sükûnet ve yerleşme haftamı bozmasına izin vermeyeceğim.
Rien ne doit venir perturber ma semaine de détente et de tranquillité.
Gösterecek hiçbir şeyin yok, değil mi?
Rin Okumura?
Gittiğinden beri hiçbir şeyin yerini değiştirmedim.
J'ai tout gardé dans le même état durant son absence.
İşleri hep yoluna koyar. Ve hiçbir şeyin yoluna çıkmasına izin vermez.
Il mène à bien la mission et ne laisse rien interférer :
Karanlığı hiçbir şeyin durduramayacağını.
Que rien ne peut arrêter la nuit.
Önümde hiçbir şeyin durmasına izin vermiyorum.
Je ne laisse rien me barrer la route.
Peki, bu... Cash yaptığı hiçbir şeyin sorumluluğunu almaz.
Ça n'était pas... comme si Dieu interdisait à Cash d'assumer ses responsabilités pour ce qu'il fait.
Hiçbir şeyin yok.
Tu es en sécurité.
O kadar mutluydu ki, ona hiçbir şeyin zarar veremeyeceğini söylerdi.
Il était tellement heureux. Il disait qu'il ne pouvait rien lui arriver.
Sırf Bilgisayar oldun diye öğrenecek hiçbir şeyin kalmadı sanma!
Ce n'est pas parce que tu as l'intersect que tu n'as plus rien à apprendre!
Pekâlâ, aynaları kontrol et ve dikkatini hiçbir şeyin dağıtmasına izin verme. Özellikle de bisikletçilerin.
{ \ pos ( 192,220 ) } Vérifie tes rétroviseurs et ne laisse rien te distraire.
O kadın kimsenin, hiçbir şeyin kıymetini bilmedi.
Elle n'appréciait ni rien, ni personne.
Tek sorun, hiçbir şeyin işe yaramamasıydı.
Malheureusement, rien n'a marché.
Yine de, hiçbir şeyin gerçek olmadığının farkındaydınız, bütün Adalet Birliği'nin ölümü de dahil.
Pourtant vous saviez que rien de cela n'était réel. Même la mort de toute la Ligue des Justiciers.
- Çünkü kendimi hiçbir şeyin ortasına atmak istemiyorum.
Parce que je ne veux vraiment pas me retrouver - au milieu de quoi que soit.
Öf be Marty. Thad olmadan savunmada hiçbir şeyin olmaz.
Sans Thad, t'as pas de défense.
Bizi ona bağlayan hiçbir şeyin olmaması gerek.
Rien ne doit nous relier à cette affaire.
O hiçbir şeyin Algonquincesi değil. - Noah!
- Ce n'est pas de l'algonquin.
Hayır, asıl şimdi hiçbir şeyin yok!
Non, maintenant vous n'aurez plus rien!
Evet, ve ben de hiçbir şeyin yapılmışına sahip olmadım,... bu yüzden kendim yaptım.
Ouais, et on a jamais fait de choses pour moi, alors je les fais.
Hayatta da hiçbir şeyin garantisi yok.
- Comme dans la vie.
Hiçbir şeyin anlamı yok.
Plus rien n'a de sens.
Hiçbir şeyin gizemi kalmamıştı artık.
Plus rien n'était un mystère désormais.
Hiçbir şeyin bizi üzmesine izin vermemeliyiz.
On ne va pas se laisser faire.
Evet, hiçbir şeyin yararı olmuyor.
Oui. Rien ne m'apaise.
Kimsenin ya da hiçbir şeyin sana zarar vermesine izin vermem.
Je ne laisserais jamais rien ni personne te faire du mal.
Ancak biz Meksikalılar, hiçbir şeyin aile ve arkadaşlardan daha önemli olmadığını çok iyi biliriz.
195 ) } Mais les Mexicains savent que rien n'est plus important 210 ) } que la famille et les amis.
Ben kendimi Dünya'yı yeniden kurmasına hiçbir şeyin engel olamayacağı dahi bilimadamı olarak düşünürüm.
Que rien n'empêchera de refaire le monde. Comme...
- Hiçbir şeyin yok resmen.
T'as presque rien.
Hiçbir şeyin yok.
Je me fiche de tout.
Benim için hayatta hiçbir şeyin önemi yoktu.
Rien au monde ne signifiait quelque chose pour moi.
Ama senin hiçbir şeyin yok!
Mais tu as rien!
Fiziksel veya başka bir şekilde hiçbir şeyin değişmeyeceğini göz önünde bulundurarak biz kavramına karşı gelmeyecek ve seni "sevgilim değil" olarak tanımlamayacağım.
Physiquement ou autrement, Je ne verrai aucune objection à ce que tu ne sois plus définie comme "pas ma copine".
Hiçbir şeyin kalmadığı ve kapı dışarı edildiğin vakit aklın başına gelecek mi?
Dois-je tout vous reprendre et vous ruiner pour que vous repreniez vos esprits? !
Karnım ağrısa da, gözlerim dolsa da hiçbir şeyin beni durduramayacağına karar verdim.
J'avais mal au ventre et les yeux mouillés, mais j'ai décidé que rien, rien ne m'arrêterait.
Evet, Amerika'nın takımına güveniyorum ama bahsi kazanırsam her şeyini alırım, bahis işi, restoran, hiçbir şeyin kalmaz.
Mais si je gagne ce pari, je gagne ton livre de paris. Tu ne travailles plus. Tu n'auras plus de restaurant, tu n'auras rien.
Emniyet güçlerinin yokluğuyla insanların kaybedecekleri hiçbir şeyin kalmadığını görüyoruz.
Sans présence policière, les gens n'ont plus rien à perdre.
Eğlenmekten başka hiçbir şeyin peşinde değilim
Je veux qu'une chose, faire la fiesta
Hiçbir şeyin yoluna gireceği yok.
Rien se passe bien.
En zoru da bu ya. Başka hiçbir şeyin önemi yok.
C'est le plus important.
Senin her şeyin var, benim hiçbir şeyim yok!
Tu as tout et je n'ai rien.
Hiçbir şeyin yardımı olmaz.
Le reste non plus.
Haven'da polis hiçbir seyin çaresi degildir.
À Haven, la police n'est pas la solution. Jamais.
Sizin bir şeyden... Hiçbir şeyin ahlak pusulası falan değilim ben.
Tu ne...
Onlara, motor yağını hiçbir şeyin çıkaramayacağını söyleyebilirdim.
Et bien, j'aurai pu leur dire ça.
Yaptığınız şeyin hiçbir akıllı tarafı yok.
Ce n'est pas intelligent ce que vous faites les gars.
Orada sana hiçbir şeyin yardımı dokunmaz.
Ça va pas t'aider!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]