Işte onlar Çeviri Fransızca
913 parallel translation
Evini yıkarlar, işte onlar budur.
Des briseurs de ménages!
Benim resmimi çizmiştin bir tanesine ve yanına yazdıkların, işte onlar beni yıkmıştı.
Sur l'un, il y avait mon profil et des mots qui ont tout brisé pour moi.
İşte geliyor, onları dolaştırmaya çıkarmış.
Elle va promener ses monstres!
Onların espri anlayışı işte.
Ils trouvent ça drôle.
Onları başımdan savmaya çalışıyordum ama yakalandım işte.
J'ai essayé de les semer, mais elles ont fini par me coincer.
İşte onlar!
Je vous en prie!
İşte bu, onların oğlu.
Non! Ben! Mon vieux, sont ses parents.
İşte onlar kılıçla alınamaz...
Les épées ne suffisent plus, maintenant!
Erkekler böyledir işte, onları değiştiremezsin.
Y a rien à faire, les hommes sont comme ça.
İşte böyle. Onları hemen incitmeyin.
Ne les maltraitez pas tout de suite.
- İşte onları çocuklara dağıtmıştık.
- On les a donné aux autres gars.
işte geldik, mon ami, kılıçların olduğu yer... Azizlerin onları koruması için ibadet ediyorlar.
C'est là que les toreros viennent prier... et demander protection aux saints.
Ne kadar istersen iste, yeter ki onları ver.
Il me les faut, à tout prix.
Onlar da "Biz de, yoğuz bu işte artık" dediler.
Et ils ont dit : "Nous aussi. Ne participons plus à ça."
" Uyanık tutar onları işte o dem...
Qui dorment toute la nuit l'œil ouvert,
- Ben ve onlar için şans doğuvermişti işte.
C'était une chance pour tous.
Onları yerlerine işte böyle oturttum ki doğru olsun.
Je les ai remis en place, comme ceci, elle devrait pouvoir marcher.
İşte, bunları al. - Hayır yüzbaşı, onlar sana lazım.
Vous aussi en avez besoin.
Onları senle konuşalım istedim. İşte, birlik için bir dram yayını var.
A propos de la Drama League et de l'article du Post.
İşte o zaman onları avucumuza alırız, Jeff. Onlardan istediğimiz her şeyi alabiliriz.
Avec, on pourra leur tirer tout ce qu'on veut!
İşte kadınlarla çalışmanın en kötü yanı, canlarım. Ama akıllılar, onlar olmadan da işimizi yapamayız.
Difficile à manier, les femmes, mais impossible de s'en passer.
Akbabalar biz onlarız işte evlat.
Des vautours, voilà ce qu'on est, mon fils.
Eh, şimdi onları aldın işte.
Eh bien, tu l'as maintenant.
İşte onlar... Acemi askerler, günde 5 = sente çalışan profesyoneller. Bir ulusun ileri karakollarını dolaşıyorlar.
Les voilà, les soldats... à un demi-dollar par jour chevauchant aux avant-postes d'une nation.
Onları öyle gördüm işte.
Et je les ai vus.
24 saat bile tutabilirse,... bütün o isyankarlara birer madalya takarım. İşte planımız. Onları harekete geçirecek bir şey yapmayalım.
Faisons comme si de rien n'était, ça évitera une attaque.
İşte onların yanında bir şeker tarlası.
Il y a des cannes à sucre à côté.
Bu bile onu memnun etmedi. Kadınlar işte! Onları kim anlayabilir ki?
Je ne comprends rien aux femmes.
Bizim görevimiz bu işte. Onları sarsmak, uyandırmak. Onları bilinçlendirmek.
C'est notre devoir de les éveiller, de les secouer pour qu'ils acquièrent une conscience.
Evet, arabayla aşmak istediğin tepeler onlar işte.
Voilà ce que vous vouliez traverser en chariot.
İşte onlar için dua edebilirim.
Ici, je peux prier pour eux.
Tabii ki üzülüyorum ama onlar kanunlara karşı geldiler işte bu yüzden cezalandırıyorlar.
Bien sûr que si. Mais nul ne doit aller contre les lois. C'est pourquoi on les punit...
İşte onların yeni sahibinin adı.
Et le nom de la nouvelle propriétaire.
- Böyle aylak aylak dolaşmayı kestiğinde yukarı çıkabilir ve onlar için yayları dizebilirsin. - İşte orada arkamızdalar. Kızılderililer.
Quand vous en aurez assez de jouer seuls, invitez les Indiens.
Onlar. Ya da kalleşlik eden her kimse işte.
Oh.
İşte, onları bankaya koy.
Mets-les à la banque.
Işte onlar var!
Les voilà.
- İşte onlar o kadar kolay olmuyor.
Surtout une femme mariée.
İşte, git kontrol et onları.
Tiens. Allez voir.
İşte bu yüzden onların arasında yaşıyorum.
C'est pourquoi je vis parmi eux.
İşte onlar!
Les voilà!
"Ya mendiller nerede" "İşte onlar"
"Et les mouchoirs, où sont-ils?" "Les voilà!"
İşte bu onların en iyisi.
C'est le meilleur.
- İşte yine onlar.
- Et ça continue.
İşte onlar yakaladılar.
Ils ont été abattus lŕ!
İşte onlar!
C'est eux!
Hepsi orada. Marylebone'den gidip onları almalarını iste. Ganimeti toplarlarken onları suçüstü yapın.
Il faut les prendre sur le fait, quand ils encaisseront.
Gleason ve Smith'in ölümü için beni suçladınız ama, işte bu, onların benim sabırsızlığımın değil, kasıtlı bir sabotajın kurbanları olduğunu kanıtlandı.
Vous me reprochiez la mort de gleason et de Smith. Voici Ia preuve qu'iIs n'ont pas été victimes de mon empressement, mais d'un sabotage.
.. dostlarının yanına, şehire geldiklerine inanırlar.. Trende giderken bir sürü maymunu görürsen bil ki onlar ormanlarına dönüyorlardır. Ah, işte geldik.
pour qu'ils retrouvent leurs habitudes, et on voit des trains pleins de petits singes qui remontent vers la jungle.
Ben de veresiye verebileceğimi düşündüm ama madem onların müteahhitlerisin o zaman işlerini başka şekilde yürütmelerini iste.
Je veux bien passer l'éponge, mais si vous êtes leur entrepreneur, dites-leur d'aller voir ailleurs. Moi, je ne fais pas crédit.
Ama hayır, onlar işte bu şekilde.
Mais non, ils sont comme ça, en fait.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17