Kırmızı mı Çeviri Fransızca
2,666 parallel translation
- Kırmızı mı yeşil mi?
Rouge ou vert?
Kanın rengi kırmızı mı daha mı koyu?
Le sang est rouge vif ou foncé?
Kırmızı takım mı kazandı?
Les rouges ont gagné?
İlk önce yeşil renkti, sonra kırmızıya döndü,... ve ardından bir baktım, mavi renkle duş alıyorum.
D'abord verte, ensuite rouge, pour finalement me doucher en bleu.
Kırmızı pelerinli, kuyruklu ve sivri kulaklı biri için tetikte olalım.
Cherche un homme avec une cape rouge, une queue et des oreilles pointues.
Smithson takımından Henry Griffin'se kırmızı kurdeleyle.
Henry Griffin pour Smithson porte le ruban rouge.
Diğer kırmızı telefon tam karşımızda.
Le prochain téléphone est juste là.
İlk olarak taze mısır gevreği yanında kırmızı biber soslu egzotik kahvaltılıklar hazırladım.
L'entrée... Flocons de jeunes épis de maïs, pour accompagner un assortiment de viandes exotiques en réduction de sauce chili.
Ozamana kadar kırmızı mürekkep denizinde insanların rüyalarına dalacağım.
En attendant, je vais noyer des rêves dans de l'encre rouge.
Ha, şaka yaptım kırmızı olan.
C'est le rouge. Je peux pas lui dire...
bir dahaki taşıyıcı annemizin yakınına gidersen seni 70'lilerin kötü saçı kırmızı bir gölet olana kadar yumruklarım.
Si tu t'approches de notre mère porteuse, je te réduirais à une flaque de sang et de cheveux de gonzesse des années 70.
Adamlarım eserleri tarayacak ve sahibine verilecekleri yeşil ile, alınana dek kasada saklanacak olanları da kırmızı ile etiketleyecekler.
Ils vont scanner et étiqueter les pièces. Les verts retournent à leurs proprios, et les rouges restent dans le coffre.
Kırmızı bir acı ağında hapsolup kaldığını düşün. - Bu biraz aşırıya kaçmamış mı?
Imaginez-vous piégés dans un faisceau incandescent.
Şimdi, dişçinin bekleme odasından kaldırmıştım kızı.
Je l'ai rencontré dans la salle d'attente du dentiste.
neydi Joe, sekiz yaşında mıydı korkudan aklımızı kaçırmıştık.
Joe avait huit ans? - Oui. - On était morts de peur.
Şu kırmızı takımın oyun kurucusuydum.
- Je jouais, oui. Je jouais quarterback pour l'équipe rouge.
Kırmızı takım, başla.
Équipe rouge, allez-y.
Pekâlâ, kırmızı takımın da tüm hastaları öldü.
Les patients de l'équipe rouge sont tous morts!
Her neyse sana bir tane aldım. Artık kıçındaki o büyük kırmızı halkalar konusunda endişelenmene gerek kalmadı.
Je t'en ai pris un pour que tu n'aies plus à t'inquiéter des grandes traces rouges autour de tes fesses.
Biraz kırmızı şarap alırdım. Çeyrek bardak kadar. Bir de tahta kaşık.
Je prendrais du vin rouge, quatre cuillères à soupe, puis une cuillère en bois... je déglacerais cette salope.
Kırmızı mı, siyah mı?
Rouge ou noire?
Her şey, Mısır'da, Giza'nın yakınlarında Keops'un babası Snefru'nun Kırmızı Piramidinin dibinde başlıyor.
non loin de Gizeh JUIN 2005 le père de Khéops.
Kırmızıyı maviye mi yoksa maviyi kırmızıya mı bağlayacağım?
Est-ce que je connecte le fil rouge au fil bleu ou le fil bleu au fil rouge?
Bay Pham, Sevgililer Günü'nde kaç tane kırmızı gül satıyorsunuz?
M. Pham, combien de roses rouges vendez-vous à la Saint-Valentin?
Sadece yapmamız gerekeni yapmadığımız için 30 dakika sonra kırmızı ışığın yanmasını istemiyorum.
Je veux pas que cette lumière s'allume parce qu'on n'a rien fait.
Yarım saat çoktan geçti ve kırmızı ışık hala yanmadı.
Ça fait plus de 30 min et la lumière ne s'est pas allumée.
Her defa kırmızı çizgilerimi çekiyorum ama sonra taviz veriyorum.
Il m'arrive parfois de tracer la limite et de... la dépasser ensuite.
Bu ayakların yanında tek lazım olan kırmızı bir burun.
Avec des pieds comme ça, il te manque plus qu'un nez rouge.
Bilirsiniz, spagetti bolonez, yanında kırmızı şarap... iyi olmaz mı?
Vous savez, spaghetti bolognaise, un bon verre de vin rouge... Non? Quoi?
Kurtulmak için göğüs uçlarıma kırmızı biber sürmek zorunda kaldım.
J'ai dû enduire mes tétons de tabasco.
"Kırmızı ve Siyah", siyasi bir kitap mı?
- "Le Rouge et le Noir" c'est politique.
Birer tırmık haline gelen sopalarımızı kapıp, intikamımızı alalım.
Vengeons-nous avec nos bâtons avant d'être trop affaiblis.
Hatta, verilerimiz gösteriyor ki kravatım ya kırmızı ya da mavi olmalıymış.
D'ailleurs, d'après les données, je devrais toujours porter une cravate rouge ou bleue.
Kırmızı olanlardan var mı?
Il y a un "velours rouge"?
Evet, Kırmızı Lider! Domuzcuk Lider konuşuyor, anlaşıldı mı?
Oui, Red Leader, ici Poulet Leader, vous me recevez?
Kırmızı topu bulman lazım.
Tu dois trouver une balle rouge.
Beni iten elebaşlarıysa kırmızı kenarı olan siyah bir beysbol şapkası takıyordu.
Celui qui m'a poussé à, le principal, avait une casquette de baseball noire avec un bord rouge.
Üstüne çıkıp ineceğim... Kendi popumu alıp seninkiyle ovacağım ta ki kıpkırmızı olana dek.
Je vous brouterai partout, je frotterai mes fesses nues contre les vôtres au point de les irriter.
Böyle güzel bir kızı kaçırmış olsaydım nereden başka bir tane bulabilirdim ki?
Je ne tiens pas à laisser filer la belle-fille parfaite.
Doğum günü partime davetsiz geldin, bana Julie dedin ve bluzuma kırmızı şarap döktün.
Tu t'es présenté à ma fête d'anniversaire, tu m'as appelée Julie et tu as renversé du vin rouge sur mes vêtements.
Wennerstrom beyaz bayrak salladığımı görmek istiyor, kırmızı değil.
Wennerström veut que je capitule, pas que j'attaque.
Nick, Kırmızı bölge'de bile olmadığımızı mı ima ediyorsun?
Nick, tu dis qu'on n'est pas dans la zone rouge?
Kırmızı bölge'ye ulaştığımızda, iş yazı turaya dönecek o halde.
Une fois dans la zone rouge, c'est gagné.
Hala kırmızı şarap mı içiyorsun?
Tu bois toujours du vin rouge?
Kırmızı şarap mı, be- - Ne?
Une bouteille de rouge, une bouteille de...
Gördünüz mü, top kaybettiler ve geçmişte bu takım kırmızı alan defansı ile oynuyorlardı.
Maintenant que la balle est à l'adversaire, et historiquement, l'équipe sous pression va jouer la défense d'urgence.
Sanırım Brick gönlünü kızınıza kaptırmış.
C'est trop mignon.
Haber ekibinde bir kız var. Çok kibar, ben de havalı çocukların oturduğu B masasını denemeliyim dedim. Ama elime yüzüme bulaştırmış olabilirim o yüzden ne yapmalıyım?
Il y a cette fille dans l'équipe qui est sympa, alors j'ai tenté ma chance à la table B, où sont assis les cools.
Önüne kırmızı halı da sermişlerdir o zaman. Orada serilecek bir kırmızı halı var mıydı bilmem.
Je ne sais pas s'ils en ont un, mais c'était bien.
Lütfen, geldiğim seferlerin yarısında sırf kravat seçmene yardım ediyorum ve hepsi de ya kırmızı ya da mavi.
La moitié du temps, je choisis votre cravate toujours rouge ou bleue.
Çünkü telefonumdan uçuş çizelgesini baktım ve bizim statümüzde kızgın, kırmızı bir asık yüz vardı.
J'ai consulté Flight Tracker, et notre statut est un smiley en colère.