Nda mı Çeviri Fransızca
135,545 parallel translation
Yaşayıp yaşamamamız umurlarında mı?
Qu'ils se soucient si on vit ou si on meurt?
"Yaşayıp yaşamamamız umurlarında mı?"
- Non! - "Si on vit ou si on meurt?"
30 yaşında mısın?
Trente?
Farkında mısınız, bilmem ama tanıdığım herkese kazık atmamı istiyorsunuz.
Si j'ai bien compris, vous voulez que j'entube tous ceux que je connais.
Geceleri bile başlarında durmak zorunda mısınız?
Vous devez les surveiller même la nuit?
Mutlaka yataklarında mı olmalılar?
Je dois m'assurer que les détenus soient dans leurs lits?
Farkında mısın?
Tu le sais?
Bir dakika, yani ölen kötü adam da Poussey'in yanında mı?
Attendez, le type méchant qui est mort est là-haut avec elle?
Neler olduğunun farkında mısın?
Tu piges ce qui se passe là-dedans?
"Bu kişi suçlarının farkında mıydı?"
"Cette personne savait qu'elle commettait un crime?"
Çevremizdekiler ne yapılması gerektiğinin farkında mı?
Notre entourage réalise-t-il?
Vaiz senin yanında mı?
Le pasteur est avec toi?
Bunların ışığında ağırlıklı görüş Bay Russell'ın... davasının geçersizliği yönünde oldu ve bu sebeple suçlama geri çekildi.
Nous considérons que la condamnation de M. Russell est hasardeuse et nous ordonnons qu'elle soit cassée.
Ne taşıdığı hakkında bir fikrin var mı?
Une idée de ce qu'il portait?
Geçen ocak ayında gerdirdim. Colicchio, rulo pasta gibi halka halka olduğunu söyleyince.
J'en ai fait faire le contour en janvier après que Colicchio m'a dit qu'il était plus ridé qu'une vieille pomme.
Yuh be! Damarlarında meni var mı senin?
T'as du sperme dans les veines?
Dutchess İlçe Fuarı'nda bununla büyük ödül kazandım.
J'ai gagné le grand prix à la foire du comté de Dutchess avec ça.
Hepimiz zamanında silahımız varmış gibi yaptık.
On a toutes fait semblant d'avoir des flingues qu'on n'a pas.
- Ağzında metalik bir tat var mı?
- Un goût de métal en bouche?
Onun yanında hiç uyuyamadım.
Je n'ai jamais pu dormir à côté d'elle.
Ülke çapında bir dergiye çıktım ve popüler bir kahve meme'i oldum.
Je suis apparue dans un magazine national et je suis un mème sur le café.
Annenin yanında o sevimsiz kelimeyi kullanma sakın, anladın mı?
Ta mère ne doit pas t'entendre dire ça.
- "Lazanya fırında" mı?
- "Des lasagnes dans le tiroir"?
İçeri kasıla kasıla girse de herifin iki metre boyunda ve Devriye filminden fırlamış gibi olacağı için anında fark ederiz.
Même si ta copine barbue vient se pavaner ici, il fait plus de 2 m et est sapé comme dans La Chasse. Je le repérerai.
Sıçtığımın hayatında başarılar.
Je te souhaite une bonne vie.
Dayım, hakkında tutuklama emri varken eyalet sınırını geçmeye kalkışmasaydı sonsuza dek orada kalırdım.
J'aurais pu y rester s'il n'avait pas essayé de changer d'État malgré un mandat d'arrêt contre lui.
Umarım saldırıdan içeri atıldığında biri de sana bize davrandığın gibi davranır bok herif!
J'espère que quelqu'un te traitera comme tu nous traites, quand tu seras enfermé pour agression, espèce de salopard!
Küçük homolara yönelik İsa kampında öğrettikleri gibi.
C'est comme on m'a appris en colo catholique pour les petits homos.
Yakında seni çıkaracağım.
Je te sortirai bientôt de là.
Hayatımızın geri kalanında pislik muamelesi göreceğiz.
Le reste du temps, on nous traitera comme des merdes.
Doktorlar seninle ilgilenecekler ve yakında orada olacağım.
Les docteurs vont s'occuper de toi, et je serai là très bientôt.
Uyandığında orada olacağım.
Je serai là à ton réveil.
Bir planım var ve göz açıp kapayıncaya kadar yanı başında olacağım.
J'ai un plan et je serai à tes côtés avant que tu t'en rendes compte.
Bir yıl boyunca yanında olup nefes alıyor mu diye küçük göbeğini izleyemeyeceğim.
Pendant un an, je ne pourrai pas regarder son petit bidon, la nuit, pour m'assurer qu'il respire bien.
Kız arkadaşım bana güzelliği hatırlatsın diye bir balık yaptırmıştı. Ben de karşılığında bunu yaptırdım.
Ma petite amie s'est fait faire un poisson censé me rappeler la beauté des choses, et, en réponse, on m'a tatoué ça.
Hayır tatlım, kolay değil ama hayatında öyle biri olmasına sevindim.
Non, ma chérie, ce n'est pas facile. Mais je suis ravie que tu aies quelqu'un.
Üniversitenin ilk yılında oda arkadaşım aydınlanma için yapmıştı.
Mon coloc en première année de fac l'a fait pour l'éveil spirituel.
Sanırım isyan bitmek üzere ve yakında sana düzgün bir yardım çağıracağım ama önce bunu al.
Je crois que tout est fini et je vais bientôt pouvoir faire venir un vrai médecin, mais avant... je veux te donner ça.
Bir seksen boylarında...
Environ 1,80 m...
Beni aradığında bunu istiyor gibiydin. Ben de "Harika" diye düşündüm.
Quand tu m'as appelée, j'ai cru que c'était pour ça et ça m'allait.
Bir... Yardım etkinliğindeydim. Amagansett kumsalında çok güzel bir evdeydim ve bütün gece beni beğenmeyecek kadar muhteşem bir kızla dans ettim.
J'étais... à une collecte de fonds dans une sublime maison sur la plage à Amagansett, et j'ai dansé toute la nuit avec cette... jeune femme incroyable, trop bien pour moi.
Sabah sekiz buçuk civarında uğramaya ne dersiniz?
M. Neff, venez demain soir à 20h30.
Pensilvanya'da katılım oranı tahmininde % 30 oranında yanılmışlar.
Ils ont surestimé la participation de 30 % en Pennsylvanie.
Aslında sadece Cherokee İlçesi'ni merak ediyorum.
Je m'intéresse surtout au comté de Cherokee.
Farkında amına koyayım.
Elle sait, putain.
Sonra da Rachel'ın mutfağında neler var, bakacağım.
Et je vais voir ce qu'il y a dans la cuisine.
Bir kaza ihbarında bulunacaktım.
Je voudrais signaler un accident.
Yalvarırım Charlotte, hayatında bir defa da olsa Tanrı aşkına, ne diyorsam onu yap amına koyayım.
Charlotte, je t'en supplie, pour une fois, par pitié, fais ce que je te dis.
Sonrasında yaptırımı kabul edersin.
La deuxième, vous acceptez la punition.
Rivayete göre, bu gölün oluşumunda akrabalarımı su altında bıraktıklarında bir kilise de komple suya gömülmüş.
D'après la légende, quand ils ont viré ma famille pour pouvoir creuser le lac, l'église a été submergée.
Koca çenesini kapadığında Bruce'un yalan söylediğini anlamıştım.
J'ai su que Bruce mentait quand il a fermé sa grande gueule.