Okumak mı Çeviri Fransızca
621 parallel translation
Neden Parry, bir gün hukuk okumak mı var aklında?
Parry, vous souhaitez étudier le droit un jour?
Nehri okumak mı?
Savoir lire la rivière?
Okumak mı?
Vraiment?
Kitap okumak mı?
Lire un livre?
Okumak mı?
Mes lectures?
Okusana! Okumak mı?
Lisez!
Okumak mı?
Des livres?
Amerikalı olabilmek için onu okumak zorunda kaldım. Senin böyle bir mecburiyetin yoktu, çünkü burada doğdun.
J'ai dû la lire pour devenir américain, pas vous, vous êtes né ici.
Sanırım artık okumak zorundayım.
Il va falloir le lire.
- Rahat bir sandalyede oturup saatler boyunca bir şeyler okumak istedim.
M'asseoir dans un bon fauteuil et lire pendant des heures.
Aşağıya inip, radyoyu açtım. Viskimi doldurdum ve bir kitap aldım. Kitabı okumak için oturduğumda bu kız çıkageldi karşıma.
Je suis descendu, j'ai mis la radio, j'ai pris un whiskey... ouvert un livre, je m'apprêtais à le lire... quand la petite a surgi.
Tanrı yardımcım olsun, işimi devam ettirebilmek için bu zırvalıkları basmalıyım, ama onları okumak zorunda değilim.
Je dois publier leurs fadaises. Mais quant à les lire, ne comptez pas sur moi!
Sanırım hepsini okumak zorunda kalacağım. Sözüme güvenebilirsiniz.
Faut-il que je lise tout ça?
- Bunu okumak zorunda mısın?
- T'es obligé de lire ça? - Attends une minute.
İkince kez düşündüm de, sanırım mektupları okumak istiyorum.
Réflexion faite, j'aimerais lire vos lettres.
Tek istediğim ayağımı uzatıp gazetemi okumak.
Je veux simplement relaxer et lire le journal.
Sadece okumak için kullanıyorum.
Je m'en sers seulement pour lire.
Öncelikle, zat-ı şerifleri izin verirse.. Melankolik durumlarda okunmak üzere kaleme aldığım bir kaç dizeyi okumak isterim
Si Votre Grâce le permet, j'aimerais lui lire quelques vers que j'ai écrits pour la circonstance :
O berbat şiiri okumak için ısrar etmemiş olsaydı haber ulaşmadan önce ipin ucunda sallanmama neden olacaktı. - Huh.
S'il ne m'avait pas lu son abominable poème je serais pendu, à l'heure qu'il est!
- Bir kitabı okumak zorundayım.
- Non, j'ai un livre à lire.
Bu gece bu kitabı okumak zorundayım ama çok yorgunum.
Je suis las, je ne lirai pas.
Okumak ister misiniz?
Voudriez-vous la lire, M. David?
Eğer mahkeme izin verirse, duruşmayı konu eden gazete haberlerini... okumak istiyorum.
Maintenant, et si la Cour m'y autorise, je demande la permission de vous lire des articles concernant ce procès.
Karl Marx okumak için komünist olmak mı gerekiyor?
Faut-il être communiste pour lire Karl Marx?
Karalamalarımı okumak için evime zorla girilmesi aklıselimlik göstergesi midir?
Pénétrer chez moi la nuit pour lire quelques griffonnages!
Şiir okumak, bu gezide tanrı ve bilim tartışmayacağımıza dair anlaşmamıza uymuyor.
Ton lyrisme viole nos conventions de ne pas parler de Dieu.
Okumak ilgini çeker mi, Bay Bonney?
Lisez-vous, M. Bonney?
Üniversiteye gidip okumak istediğini söylemiştin, değil mi?
Tu m'as dit que tu voulais aller à l'université, non?
- Bana biraz okumak ister misin?
Tu veux m'en lire un extrait?
Cenaze marşımı okumak için can atıyordunuz.
Tu croyais me chanter la marche funèbre?
Bay Petersen hakkındaki yeterlilik raporunu okumak istiyorum.
J'aimerais faire référence au dossier scolaire de M. Petersen.
Okumak isterseniz, bayım, her şey burada.
Tout est là, si vous voulez le lire.
Sanırım Poverty Plak için seslendireceğim bir parçayı okumak istiyorum.
Je crois que je vais jouer... une chanson que je vais enregistrer pour Poverty Records.
iyi niyetli bir babanın ruhuyla eğitim almak istiyorum, genç bir baba gibi okumak istiyorum, dinsel bir baba gibi tanımak istiyorum.
Je veux m'instruire avec l'esprit d'un père de bonne volonté, lire comme un jeune père, connaître avec le coeur d'un père religieux.
Ben sadece onu küçük düşürmeye devam edeceğim, ve aslında ona meydan okumak için bahane bulmuş olacağım.
Je vais continuer de l'insulter, et je trouverai bien un prétexte pour le provoquer en duel.
Müziğimiz var, okumak için kitaplarımız var.
Ainsi que de la musique, des livres.
Sen aklımı okumak istemez miydin?
Mais n'aimeriez-vous pas lire dans mes pensées?
Başka okumak isteyen var mı?
Qui d'autre veut lire?
Neden Mr. Broyles bizim dua kitabını okumak zorunda olduğumuz... pazar günleri gelemiyor?
Pourquoi M. Broyles ne vient pas dimanche quand on lit le livre de prières?
Okumak da istemiyorum, Mr. Singer.
Je ne lirai pas, M. Singer.
Sana, yazdığım bir şeyi okumak istiyorum.
Je voudrais te lire quelque chose que j'ai écrit.
Bir gün benim için seçtiğiniz kitabı okumak istemedim diye bana kızdınız.
Un jour où vous vous êtes fâché contre moi... parce que je ne voulais pas lire un livre que vous m'aviez choisi.
Ben bir dua okumak istiyorum fakat gerçekten nasıl okuyacağımı bilemiyorum.
Je voudrais pouvoir dire une prière mais je ne sais pas trop ce que je devrais dire.
Meydan okumak isteyen var mı? Kazanırsanız, 20 dolar sizindir!
Celui qui le fera tomber touchera 20 dollars.
Tek görebileceğin pis hippiler, okumak istemeyen öğrenciler travestiler, uyuşturucu bağımlıları ve her türlü ayak takımı.
On ne voit que des hippies sales, des étudiants paresseux... des travestis, des drogués, de toutes les races.
Hikayeni okumak için zamanımın önemli bir bölümünü harcadım.
J'ai lu avec attention l'histoire dans ton journal.
Sonra iki yıl öğretim... Sonra uzmanlaşmaya karar verdim.. İtalyada burslu okumak için hak kazandım..
J'ai enseigné pendant deux ans, puis j'ai obtenu une bourse d'étude pour l'Italie.
Canımıza okumak için
Pour tous nous enfermer
Hayran mektuplarımı okumak ister misin?
Tu veux lire le courrier de mon fan club?
- Okumak için kitap alıyorum.
- Je m'achète des livres.
- Tanrılara meydan okumak tehlikelidir. El Uzza. Sağlığımızı korur,
Un homme qui ose braver la colére d'Al-Uzza, dieu de la santé, de Manat, dieu de la prospérité, d'Al-Lat, dieu des familles et des tribus, et d'Hubal, qui démarre nos caravanes et prédit notre destin...