Olamaz mı Çeviri Fransızca
4,461 parallel translation
Benim de arkam sağlam olamaz mı?
Tu crois qu'on ne s'occupe pas de moi?
Bebeğim olabilir mi olamaz mı?
Je peux avoir un bébé ou non?
"Tanrım daha fazla sinir bozucu olamaz mısın?"
"Mon Dieu, pourrais-tu être encore plus ennuyeux?"
Çocukların oynaması için özel bir yer olamaz mı?
Ne pouvons nous pas avoir un endroit spécial pour que les enfants jouent?
Bekle, bunun yarına ertelenmesi söz konusu olamaz mı?
Attent, est-ce que c'est possible que cette affaire attende jusqu'à demain?
Belki o da bu treni yavaşlatmak istiyordur, olamaz mı?
Peut-être que lui aussi, il veut ralentir le train.
Belki de eşin bir şekilde öğrenmiş olamaz mı?
Votre femme l'a peut-être découvert autrement.
Amacım Honolulu Polisinin iyi insanlarını karalamak değil elbet ama atladıklarını bir şey olamaz mı?
Je n'ai pas l'intention de salir ces braves gens de la police départementale d'Honolulu, mais il est possible qu'ils aient oublié quelque chose.
Olamaz mı Kier?
Ça se pourrait, Kier?
Olamaz mı?
Ça se pourrait?
Olamaz mı?
Qu'est-ce que tu en dis?
Bea yanılıyor olamaz mı?
Que se passe-t-il si Béa a tort?
Benim adıma sadece mutlu olamaz mısın?
Ne pourrais tu pas simplement être heureus ( e ) pour moi?
Vitamin ya da aspirin olamaz mı?
Des vitamines ou de l'aspirine?
Jack'ten şüphelendiğiniz, uh... Başka biriyle olmuş olamaz mı?
N'avez-vous jamais pensé que Jack... euh... puisse voir quelqu'un d'autre?
Doakes onun peşinde olamaz mı?
Et si Doakes le suspectait?
Aldırmış olamaz mı?
Aurait-elle pu avorter?
Sheila, lütfen. Bu yaklaşık bir saat ya da 45 dakika öncesi gibi gülüp geçtiğimiz bir sorun olamaz mı?
Je veux dire, ne pourrait-on pas rire de cette pagaille dans 1h30, 1H45?
Hem rahat hem de seksi olamaz mısın?
Ne peux tu pas être confortable et sexy?
- Hala bir parçanın Christina'yı geri istiyor olması mümkün olamaz mı?
- Est-ce qu'il ne serait pas possible qu'une partie de toi ait envie de retrouver Christina?
Olamaz, şaka mı bu?
Je rêve.
Bu işte benim dengim olamaz.
Il ne m'arrive pas à la cheville.
Eğer birlikte saygımızı sunarsak evlenip mutlu olmamıza hiç kimse engel olamaz.
Si un couple complète la cérémonie ils vivront un mariage heureux, quoi qu'il arrive.
- İki dakikanız var. Reddetmek kabul etmenin ilk adımıdır. - Bu doğru olamaz.
J'ai mis 5mg de quelque chose dans vos cafés et tout le monde a eu "A".
Ben sizi çağırdım. Başka şekilde olamaz.
C'est moi qui vous capture instamment, pas l'inverse.
Olamaz, geldi bile. Ben bakarım!
( La porte sonne ) Oh non, il est là.
Olamaz. Beni bu yüzden buraya sürüklediğine inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que tu m'aies trainée ici pour ça.
Onun polis olmadığını biliyorum / i Ama banka hesaplarımı kapatmayı Kendi başına halletmiş olamaz.
Elle n'a pas voulu avouer qui lui a fait fermer mon compte, mais je savais qu'elle n'avait pas fait ça toute seule.
Bu benim planım olamaz.
Ce n'était pas mon plan.
Parkta tanıştığım o tatlı, küçük çocuk onun gibi biri olamaz.
Pas ce... gentil petit garçon... que j'ai vu dans le square.
Adamımız aynı anda iki yerde birden olamıyorsa, Shawn'ı öldürmüş olamaz.
Sauf si notre type a un don d'ubiquité, impossible d'avoir tué Shawn.
Silver'ın artık bebekleri olamaz, tamam mı?
Silver ne peut plus avoir d'enfant, okay?
Eskiden hayatta senin çözemeyeceğin bir dert olamaz sanırdım.
Je pensais qu'il n'y avait aucun problème au monde que tu ne pouvais résoudre.
İnternette ondan daha garip biri....... olamaz.
Je m'en fiche s'il est le tuteur en maths de Ryan, il n'y a pas de prétendant plus étrange que lui à part A.J.
Olamaz, Bayan Scott-Carr, randevunuz var mıydı?
Mme Scott-Carr, vous avez rendez-vous?
Ama Usta'nın üç "öğretilemez"'i vardır. Yarım akıllılar, ukala insanlar, ve bununla geçimini kazanmak isteyenler kung-fu öğrenmeye hakkı olamaz.
le Maître a trois " tabous et ceux qui ne peuvent pas joindre les deux bouts et qui n'ont rien à apprendre du Kung-fu.
Eh, ben değerlendirmek olamaz buradanyara, tamam mı?
Et bien, je ne peux pas évaluer la blessure d'ici, Ok?
Olamaz.
Quand ils l'ont inhumée, il m'ont donné son alliance mais pas son bracelet.
Uyandım ve fark ettim ki gerçek kabus böyle bile olamaz.
J'ai compris à mon réveil que ce n'était pas le vrai cauchemar.
Üzgünüm, ama beyzbol oynamayı bilmeyen bir beyzbol takımın olamaz.
Tu ne peux pas avoir une équipe de baseball qui ne sait pas comment jouer.
Yok canım, Norman o kadarda mal olamaz herhâlde.
Impossible. Il peut pas être aussi stupide.
Bakın, inanılmaz acılar da çeksem ağrı kesicilerden uçmuş da olsam sizin için bu reklamı bitirmeme hiçbir şey engel olamaz, çocuklar. Ekibim.
Bien que je sois dans la douleur incroyable et sous beaucoup des médicaments prescrits, rien ne m'empêchera de terminer cette publicité pour vous les gars... mon équipe.
Tanrım, iki gözlük bile olamaz.
Mon dieu, même pas deux verres.
Olamaz, viziteye geç kaldım.
Oh, merde, je suis à la bourre pour la tournée.
Onunla henüz ne tanıştım ne de onayladım ciddi bir şey olamaz.
Je ne l'ai pas rencontré, donc ça n'est pas sérieux.
Oradaki "Olamaz" Bay Bill ile ne yapacağımızı mı soruyorsun?
Tu demandes comment tuer Pinocchio?
Tanrım. Olamaz. İyi misin?
Bon sang.
Tanrım. Tanrım, olamaz.
Bon sang, non!
Hiçbir zaman iyi bir fiyat vermezlerdi, adamım. Ama şu var ki dünyadaki hiçbir şey ; o ateşin hissettirdikleri, taze bir kurabiye ve ciğerlerindeki kokainin güzelim tadı kadar iyi olamaz.
Ils ne m'auraient jamais donner un bon prix, mais, euh, je vais te dire, il n'y a rien de tel...
Zeta ışın teknolojime yirmi yılımı harcadım ve şimdi oğlumun ışınlanma gücü var. Bu tesadüf olamaz.
Ça ne peut être une coïncidence!
O Emily olamaz, haklıyım değil mi?
Elle ne peut pas être les pensées d'Emily, n'est-ce pas?