English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ O ] / Oğlan mı

Oğlan mı Çeviri Fransızca

1,006 parallel translation
- Oğlan mıydı?
- C'était un garçon?
- Oğlan mı?
- Un garçon?
Oğlan mı?
Le petit?
Inger'in söz verdiği gibi bir oğlan mı? Evet.
Un garçon, comme Inger me l'a promis?
Kız mı olsun istersin oğlan mı?
T'aimerais mieux un garçon ou une fille!
Bu sünepe oğlan mı?
Vous plaisantez? Ce blanc-bec?
Oğlan mı, kız mı olduğuna karar veremeyen adilerden misin?
Vous avez des doutes sur votre masculinité?
Oğlan mı?
Un garçon?
O masanın etrafında oturacaklar ve..... sizin oğlan haklı mı değil mi söyleyecekler.
Ils se consulteront et diront si j'ai raison ou non.
Sanırım bilmiyorsun, ama artık bir bebeğimiz var. Bir oğlan. 4 yaşında.
Nous avons un petit garçon de quatre ans.
Oğlan, seni ısırdı mı?
Elles t'ont mordu?
Oğlan, hayatım, yaralandın mı?
Boy, mon chéri, tu es blessé?
- Hazır mısın Oğlan?
Prêt?
Canım tavşan yap büyünü Kara çıkarma bu koca oğlanın yüzünü
Jeannot Lapin, à toi de jouer.
Helen, Amthor'la bana ve iki şamar oğlanına bir tanışma randevusu ayarlamış.
Helen m'a donné rendez-vous avec Amthor et ses tueurs.
Gel de senden bir ısırık alayım sert oğlan.
Approche, que je te dévore!
Senin oğlanı alayım mı?
J'emmène le petit?
- Yeni oğlanın neler yapabileceğine bi'bakalım.
- On verra bien ce qu'ils trouvent.
Şahımı feda etmeye hazırım ki bu oğlan seni hayal kırıklığına uğratacak.
Il vous jouera des tours. J'en mets ma tête à couper...
Oğlanın üstünde yeni bir takım elbise, kolunun altında da bir yığın değerli kitap var. Cebinde de 5 paund.
Il a un costume neuf, des livres à revendre et de l'argent.
Bu oğlan ve bu kız yaşadığımız dünyaya uygun bir şekilde takdim edilmemişlerdi...
Ce garçon... et cette fille... n'ont pas démarré comme il faut dans ce monde où nous vivons...
Oğlanın avukatlarını ben ayarlarım.
J'engagerai moi-même ses avocats.
İyi geceler, koca oğlanım benim.
- Bonne nuit, mon grand garçon.
Keşke küçük kız kardeş olsaydı ama, annem sana küçük oğlan için söz vermiş.
J'aurais préféré une petite sœur. Mais maman m'a dit qu'elle t'avait promis un petit frère.
İki oğlan, bir kız ve iki takım ikizlere mal oldu değil mi?
Une série d'accouchements...
Nil Tanrısından bana bu güzel oğlan çocuğu getirmesini istedi.
Il a demandé au dieu du Nil de m'apporter ce magnifique garçon.
Ama şimdi onu unutabiliriz, diğer şeyleri de öldürdüğün şu oğlanı, kaybettiğim hayatımı, her şeyi.
Nous ne pouvons pas l'oublier lui et le reste. Le garçon que vous avez tué, la vie que j'ai menée, tout cela.
Tanıdığımız küçük bir oğlan için.
Merci beaucoup, Anna Mikhaïlovna. Un cadeau pour un gamin.
Oğlan çocukları için okul. Kız çocukları için bir diğeri. Sonunda işçiler için bir yardım fonu kurdunuz.
Et lui, habita modestement de l'autre côté de la place.
Dolabı açıp oğlanın giysilerine baktım.
J'ai dû ouvrir le placard et regardez les vêtements d'enfants.
Uslu birer oğlan ve kız olmalarını mı söylesin? Hayır, Gantry.
Leur demander de se conduire comme de gentils petits garçons?
Bu sahnede, ben kız olacağım, siz de oğlan.
Je prendrai le rôle de la fille et vous, celui du garcon.
Gel bakalım, koca oğlan.
Viens. mon grand.
Deli oğlan.
Tu veux me faire croire que ton voeu m'a fait gagner?
Bay Talbot'un dediği gibi bir kız, oğlanın kendine sayılı olmasını sağlamalıdır.
Comme l'a dit M. Talbot, une fille doit se faire respecter.
Efendi Miles iyi bir oğlan hanımım.
C'est un brave garçon.
- Bay Kawai tanıştırmış, baban da oğlanı beğenmiş.
Un garçon présenté par M. Kawai. Il paraît qu'il n'est pas mal.
Bak kızım, diğer oğlan konusunda ısrarcı falan değilim, bilesin.
Je ne t'oblige pas à épouser l'autre jeune homme.
Onu getiriyorlar, arkadaşım, senin oğlanı getiriyorlar.
Il faut l'espérer. Ils amènent votre fils.
Önce iki oğlan, sonrası, bana ne! - Siparişle gelmiyorlar.
Après, ça m'est égal.
Her yıl bunu yaparım, bir kamarada sekiz oğlan her zaman izin verirdiniz.
Tous les ans... Vous l'autorisiez.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama yeğenimdi, bu sümüklü oğlan.
Ça m'ennuie de cafarder mon neveu. Mais c'est ce petit morveux!
- Bir oğlan daha mı?
- Encore un gosse!
Kız hakkında mı, oğlan hakkında mı?
- The girl or of him?
Bana tanıdığım bir oğlanı hatırlatıyorsun.
Tu ressembles à quelqu'un.
Bay Benson, oğlanı öldürmüş!
M. Benson, M. Benson, elle l'a tué!
Aynen öyle. Anne, babası diyor ki : oğlan karasevdaya kapılmış!
Les parents m'ont dit qu'il est entiché.
Oğlan "Baba" deyince içeri almak zorunda kaldı.
Mais Malcolm m'a entendu, y criait "papa", et elle m'a fait entrer.
- Küçük bir oğlan ve kız mı? - Evet.
- Un petit garçon et une fille?
Artık Fransız oğlan büyüdü ve ben de savaştan bıktım.
Le Français est maintenant adulte et je suis fatigué de la guerre.
2 yıl önce beraber avlandığın oğlan değilim artık. Hatırında mı?
Je ne suis plus le gamin à qui tu montrais à chasser il y a deux ans.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]