English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ R ] / Rahat mı

Rahat mı Çeviri Fransızca

5,897 parallel translation
Rahat mısın?
Es-tu à l'aise?
Rahat mısın bari?
Êtes-vous à l'aise?
Rahat mısın, komutan?
Vous êtes à l'aise, Commandant?
İçin rahat mı bu konuda?
Tu trouves ça bien?
- Rahat mısın?
Vous êtes installée confortablement?
- Rahat mısın?
Bien installé?
Oh, çok rahatım.
Oh, je me sens tellement bien.
Bugün bayağı duygusal bir gün geçirdim. Anlayacağınız Eggsy'le olan derdiniz neyse, ki kesin haklı taraf sizsinizdir ben şu güzelim Guinness birasını bitirene kadar bizi rahat bıraksanız çok minnettar kalırım.
J'ai eu une journée difficile, donc peu importe le motif de la querelle, et je suis sûr qu'elle est bien fondée, j'apprécierais énormément que vous nous laissiez en paix le temps que je finisse cette délicieuse Guinness.
Yeterince sıcak ve rahat bi yer.
Ca m'air l'air confortable.
Demir Bankası konusunda rahatım.
Je ne m'inquiète pas de La Banque de Fer.
Daha rahat giyinme konusunda anlaşmamış mıydık?
On n'avait pas parlé d'un code vestimentaire plus relâché?
Hey, bak, ben bunları arkamda bıraktım, ama hala bu şehirde yaşamam gerekiyor, ve eğer düzgün yönetilirse kendimi daha rahat hissederim.
Hé, regarde, j'ai lavé mes mains de cela, mais je dois encore vivre dans cette ville,
Yardım et, çünkü seni burada, böyle bir tehlikede bırakıp gidersem vicdanım hiç rahat etmez.
Aidez-moi, car je ne pourrai pas partir d'ici l'âme tranquille si je vous sais en danger.
- Victor, umarım yolculuğun rahat geçmiştir?
Victor, j'espère que votre voyage était agréable? Terrible.
Şu an bir kılavuza değil, rahat bırakılmaya ihtiyacım var.
J'ai pas besoin de conseils en ce moment, mais d'espace.
- Anlıyorum. Sizi rahat ettirmek için yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
Puis-je faire quelque chose pour rendre votre soirée plus agréable?
Bana bırakma düşüncesi kendini rahat hissettirmedi sanırım.
Il ne me faisait pas assez confiance pour tout me léguer.
Can sıkıcı bir durum çünkü tanımadığım erkeklerle konuşurken gayet rahatımdır.
C'est la poisse parce que je suis plutôt bavard quand il s'agit d'un inconnu.
Beni rahat bırakın Michel.
- M'emmerdez pas, Michel.
Seni rahat bırakıyorlar mı?
ils te laissent tranquille?
Bu yüzden bu gece seninle burada oturup olan her şey hakkında dürüst davranalım dedik. Şikayetlerin içeriğini anladığından emin ol, en kötü senaryoda bile eldeki sermaye ile çok rahat ilerleriz.
C'est la raison de ce dîner avec vous, pour parler ouvertement des événements, vous expliquer ce qu'on nous reproche, et que, même dans la pire des hypothèses, on pourra investir.
Hatta bu yüzden rahatım da ama aptalca bir şey yapmadan önce bunu aklında tutsan iyi olur.
Putain, je pourrais même être conforté par ça, mais tu devrais bien garder ça en tête avant de faire quelque chose de stupide.
Çok rahatım.
Je suis si bien. D'accord, d'accord, d'accord.
Beni rahat bırak, tamam mı?
Laisse-moi seule, tu veux bien?
Onu rahat bırakır mısın?
Tu ne peux pas la laisser tranquille?
- Rahatım. Tamam, harika. Ne zaman hazır olursanız.
- OK, quand vous êtes prêts.
Pek endişelenmemeye çalışıyorum. Rahat olmaya çalışıyorum işte.
J'essaie de ne pas m'en faire et de me détendre.
- Sanırım sana, beni rahat bırak demeye çalışıyor.
Je crois qu'il est en train de vous dire de me laisser tranquille.
Protezle ayağımın bitiştiği yere ipek çorap koyunca azıcık daha rahat ettiğimi keşfettim.
En mettant un bas autour de ma prothèse, je gagne en confort, surtout si c'est de la soie.
- Rahatımız yerindeydi, evet.
Oui, nous vivions dans le confort.
Çünkü Levon ve pornografi konusunda biraz rahat davrandım.
parce que je suis très permissive en ce qui concerne Levon et la pornographie.
Tanrım, mutlu uyanmak, mutsuz kahvaltı yapmak işe yürürken sonsuzluğu düşünmek ve sonra saatlerce rahat bir uyuşukluk hissi.
Je veux dire, je me réveillerais heureuse, je mangerais mon petit-déjeuner déprimée, me questionnant sur l'éternité en allant au boulot, puis me sentant confortablement insensible pendant des heures.
Ben de dediğim gibi iyi bir para aldım. Olive'le epey rahat edeceğiz.
Comme je l'ai dit, on en a tiré un bon prix.
- Rahat bırak beni, tamam mı?
Ça suffit! Oui!
Eğer bataklığa götüreceğim dersen zindanda senin için rahat bir yer ayarlayacağım.
Si tu dis "au bayou", je t'enferme à double tour.
Oh, adamım, rahat ol. Kuru erik suyu, zeytin yağı, biraz sihir. Bebeğe zarar vermeyecek.
Du jus de pruneaux, de l'huile d'olive, un peu de magie, ça ne nuira pas au bébé.
- Geri dön ve ben seni rahat bırakayım.
- Revenez et je vous laisse tranquille.
- Geri dön ben de seni rahat bırakayım.
- Revenez et je vous ficherai la paix.
- Ben şimdi buradan gidiyorum ve size tavsiyem beni rahat bırakmanız.
Monte. Je vais m'en aller maintenant. Je vous suggère de me laisser.
- Sanırım artık seni rahat bırakmalıyım.
Je crois que je ferais mieux de te laisser.
Hey, Mike rahat bırak beni.
Mike m'a laissée entrer.
Kız arkadaşımı rahat bırak.
Et lâche ma meuf.
Bayanı rahat bırakmazsan... cidden polisi arayacağım.
Je vais appeler la police, sérieusement, - si vous ne laissez pas la demoiselle.
Yani, rahatım Karım beni terk etti ve bende birkaç arkadaşla kalıyorum ki şu an ihtiyacım olan şey de tam o.
Ma femme m'a quitté donc je reste chez quelques amis, c'est ce dont j'ai besoin en ce moment.
Nathan, bence Bay Humphreys önde daha rahat eder.
Je pense que M. Humphreys serait plus à l'aise devant.
Onları rahat bırakın Bay Creel.
Laissez-lez, M. Creel.
Sorgulamasan da rahat rahat mesajımı yazsam.
Tu peux me laisser textoter sans faire de l'inquisition.
Ama arkadaşlarımı rahat bırakacaksın.
Mais tu vas laisser mes amis tranquille
Resimlerle akiriliklerle çok daha rahatım. Güvenli alanımın dışına çıkma zamanımın geldiğini düşündüm.
Je suis plus à l'aise avec la peinture, l'acrylique, mais je me suis dit qu'il était temps que je sorte de ma zone de confort.
Ve ben de bizzat burada rahat etmeni sağlarım.
Et je veillerai personnellement à ce que vous soyez à votre aise ici.
Bak ne kadar rahatım.
Mets un terme à ça. Bien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]