English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Silahlar

Silahlar Çeviri Fransızca

14,939 parallel translation
Silahlar aşağı katta.
Les armes sont en bas.
İçimden bir ses içinde çalınan Hammer silahlarının olduğunu söylüyor.
Je parie qu'à l'intérieur, il y a tous les Justin Hammer du braquage.
Yeni tehditlerle başa çıkabilen silahlar.
Des armes capables d'affronter ce nouveau type de menace.
Buradan emniyet teşkilatına gerekli silahları alarak halkı korumaları için çağrıda bulunuyorum. Lütfen bu cemaatin geleceği olan zenci ve Latin kökenli yavrularımızı taciz etmeyin.
J'encourage la police à s'armer efficacement pour protéger le public et non à harceler les jeunes hommes et femmes, hermanos et hermanas, qui sont la sève et l'avenir de notre communauté.
Dışarıdakiler şöyle biliyor, Cage kendini kaybetti silahlar ateşlendi ve bir kapışma yaşandı.
Dehors, tout ce qu'on sait, c'est que Cage a perdu la boule, qu'il y a eu des coups de feu et une confrontation.
Göstericilere ve kimliğini açıklamak istemeyen bir emniyet mensubuna göre kıdemli Harlem polis dedektifi Mercedes Knight iki polis memuruna saldıran tehlikeli kanun kaçağı Cage'i tutuklamak isteyince silahlar ateşlendi.
Selon les personnes venues protester et une source policière, des coups de feu ont retenti lorsque l'inspecteur Mercedes Knight a tenté d'arrêter Cage, le dangereux fugitif qui a attaqué deux policiers sur une vidéo qui a fait le buzz.
Yeni silahlar gelene dek onu oyalamalıyız.
Faisons-le attendre jusqu'à l'arrivée des armes.
O silahlar her şeyi değiştirir.
Ces armes vont tout changer.
Acil Müdahale Timi'nin silahlarıyla arkada olması gerekirdi.
Avec ce genre de flingues, faudrait les services d'urgence.
Ama silahlar da bizde olursa her şeyin kontrolü elimizde olur.
Mais avec ces flingues, on peut tout contrôler.
Teğmen, silahlarınızı indirin.
Lieutenant, arrêtez.
O silahlar çalınınca da çok öfkelendi.
Et il était furax quand les armes ont été volées.
- Silahlar onda değildi. - Evet, ondaydı.
- Il n'avait pas les armes.
Dedektif Scarfe silahları kanıttan çaldı ve Cornell'e geri verdi.
Il les a dérobées des scellés et les a rendues à Cornell.
Askerler silahlarını kullanamaz durumda.
Les hommes et leurs instruments de visée sont aveugles.
- Peki ya silahlar?
Et les armes?
- Ama silahları var.
- Ils ont des armes.
Silahlarınızı bırakacaksınız, sonra da yere yatacaksınız.
Vous allez jeter vos armes au sol, puis vous étendre par terre.
Silahlarınızı bırakın!
Jetez vos armes au sol!
Yeni silah kanunuyla ülke çapında tüm ateşli silahlar yasadışı olmuştur.
Depuis la loi "Armes et Sécurité", les armes à feu sont illégales sur tout le territoire.
Yeni silah kanunuyla ülke çapında tüm ateşli silahlar yasadışı olmuştur.
Depuis la loi "Armes et Sécurité", les armes à feu sont illégales sur le territoire...
Neden evinde yarı otomatik silahlar vardı öyleyse?
- Que fait-elle avec un pistolet semi-automatique chez elle?
Silahlarını indirin.
Baissez vos armes.
Zihinsel engeli olan bıçaklı bir kadına karşı silahlarını doğrultmuş 7 kişi vardı.
Ils étaient sept, et armés, contre une femme psychotique armée d'un couteau.
Silahlar indi.
Il réagit.
- Dostum, her taraftan silahlar doğrultuluyor.
Y a des armes pointées sur moi - partout! - Enlevez les lumières.
Kaledeki tüm kuvvetlere silahlarını bırakmasını emret.
Que tous les hommes de ce château abaissent leurs armes.
Eğer halkınıza gerçekten değer veriyorsanız silahlarınızı bırakın.
Si vous tenez à votre peuple, posez vos armes.
Silahları indirin!
Baissez les armes!
Üç bin yıl geçti ama insanlığın silahları hâlâ hayat alıyor.
3000 années ont passé, pourtant, les armes des humains revendiquent des vies.
Belki siz fark etmediniz ama o odada üç tane ağır silahları olan Troll var onları nasıl geçeceğiz?
Peu-être que vous avez pas remarqué, mais il y a trois Trolls lourdements armés dans cette pièce... Comment sommes-nous supposer passer devant eux?
Silahlar sadece tek bir işe yararlar.
On s'en sert dans un seul but.
Görünüşe göre Hitchcock'ı içeri götürüyorlar. Ve silahları var.
On dirait qu'ils emmènent Hitchcock à l'intérieur du bâtiment, et il semble qu'ils soient armés
Bunun için en güvenli yer duvarların arkası veya silahların koruması değil.
Le coffre serait vulnerable s'il etait protege par des armes.
Bakın gizli bir silah deposunu Mısırlı bir dolandırıcıya satan biri varsa hem o kişi hem de siz İngilizseniz ayrıca bahsi geçen silahların pek çok insana zarar verme ihtimali varsa o zaman harekete geçersiniz.
Si quelqu'un vend un arsenal privé à un escroc égyptien, qu'il est anglais et vous aussi, que ces armes pourraient blesser plein de gens, alors vous agissez.
O silahların bir insana neler yapabileceğini biliyorsunuz.
Vous savez les dégâts que ces armes peuvent faire.
İngiliz silahlarının Trade Pass aracılığıyla el altından ihraç edilmekte olduğuna inanmanıza sebep olan nedir?
Qu'est-ce qui vous a fait croire que des armes britanniques étaient envoyées par Trade Pass?
Silahları indirin! Silahları yere atın Yere atın!
Lâchez vos armes!
Silahları indirin!
À terre! Lâchez-les!
Neden silahlarınız var? Polis misiniz?
Pourquoi vous êtes armés?
- Silahları yere bırakın! Yere bırakın!
Posez-les à terre!
Yedi İngiliz ve Amerikan şirketinden ticaretinin yapılmaması gereken silahlar.
Des armes de sept compagnies britanniques et américaines... que personne ne devrait vendre.
Silahlar Farrago Holding adı verilen şirket tarafından ihraç ediliyor.
Les armes sont exportées par la société Farrago Holdings.
- Silahlar nereye gidiyor?
Où vont-ils? Au Refuge.
Silahlar geçen gece geç saatlerde İstanbul'daki limanda bulunan Leila Jane adlı gemiden alındı.
Les armes ont été débarquées d'un bateau, le Leila Jane, au port d'Istanbul tard hier soir.
İçeride kalırsam sizi doğrudan silahlara yönlendirir Roper'ı ve silahları alan kişiyi suçüstü yakalamanıza yardım ederim.
Si je reste infiltré, je vous mènerai droit aux armes, et vous livrerai Roper et l'acheteur en flagrant délit.
İngiliz ve Amerikan silahları!
Des armes britanniques et américaines.
Suriye sınırına giden yirmi yardım tırında ABD'den ve Birleşik Krallık'tan yasa dışı ihraç edilen silahlar var ve bu tamamen Roper'ın işi.
Vingt camions humanitaires se dirigent vers la frontière syrienne. Ils contiennent des armes anglaises et américaines. Et les empreintes de Roper.
- Benim müttefike değil o kamyonlarda yasa dışı silahların gizlendiğini teyit eden Dışişleri Bakanlığı emrine ihtiyacım var.
Je ne veux pas d'alliés. Mais un mandat des Affaires étrangères confirmant que ces camions planquent ces armes illégalement.
- Silahlar buraya hiç gelmedi.
Les armes n'ont jamais été ici.
- Silahlar kaybolur.
Un vice de procédure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]