English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ S ] / Silahı vardı

Silahı vardı Çeviri Fransızca

893 parallel translation
Evet, silahı vardı.
Si, il était armé.
Silahı vardı.
Il avait un flingue.
# Bir de gizli silahı vardı ki # # Aklını başından alıverdi #
♪ elle avait une arme secrète, ♪ ♪ avec des effets foudroyants. ♪
Silahı vardı başı derde girdi.
- Il a engrossé une fille.
Size onun ateş ettiğini düşündüren şey ne? Pek çok insanın silahı vardır.
Des tas de gens sont armés!
Her hırsızın bir silahı vardır, bayan.
Tous les malfaiteurs en ont une, madame.
Çölün binlerce silahı vardır.
Le désert peut tuer de mille façons.
Silahı vardı. Öyle değil mi, Fante?
Il était armé, hein Fante?
- Gerçekten silahı vardı, Bay Br...
C'est vrai.
- Belki de silahı vardır.
- Il est peut-être armé!
- Askerin silahı vardı, Benim yalnızca bir bıçağım.. hepsi bu
Le soldat avait un fusil. J'avais juste un couteau.
Her insanın son bir silahı vardır... yaşamı.
Tout homme a une arme ultime : sa vie.
Onun da bir kaç silahı vardı.
Il a une ou deux armes.
Gerçeklerin kaç silahı vardır?
Combien d'armes a la vérité?
Silahı vardı.
II avait un revolver.
Evet, efendim, ben korktum, fakat Dr. Stone ve Dr. Robertson, Başkan'a güvence verdiler. Wildfire güvenilirdi, çünkü kendini imha edebilecek bir atom silahı vardı.
Mais les docteurs Stone et Robertson ont assuré le président que le dispositif d'autodestruction assurerait leur sécurité.
Benim hatam değil, silahı vardı...
C'est pas ma faute, il est armé...
Fakat beyler, büronun silahı olduğu kadar sadâkati, enerjisi ve yaşama gücü vardı.
Le bureau avait ses propres armes : la vérité, le dynamisme et la vitalité.
Bundan söz etmeyi sevmiyor. Bir kaplanın saldırısına uğrayan bir silah taşıyıcım vardı.
Un de mes porteurs a été blessé par un tigre.
Horn'a beni öldürmesini söyledin. Sonra da bana gelip... beni uyardın. Ona silah çekebilmem için zamanım vardı.
Vous avez accouru pour me prévenir, pour que je tire sur Horn.
Buralarda bir silah vardı. - Nerede?
J'ai bien vu un fusil dans cette maison?
Bir levyeyle içeri girip, arkaya saklandı, silahı da vardı.
Il a forcé la porte de derrière. Il avait un flingue.
Çok tehlikeli bir halde silahı da vardı.
Il est dangereux. Il avait une arme.
Elinde bir silah vardı.
Il était armé.
Sonra onunla ve ablasıyla konuştum, akabinde de yaşı gelene kadar başka hiçbir silah almayacağına dair aramızda anlaşmaya vardık.
Puis je leur ai parlé, à lui et à sa sœur, et nous sommes convenus qu'il n'aurait pas d'arme avant l'âge légal.
Ve ben kapıya vardığımda da ikinci kez silah sesi duydum.
En y arrivant, j'ai entendu le second coup de feu.
Silahın neyi vardı?
- Qu'est-ce qu'elle avait?
O bir cinayet değildi, adamın elinde silah vardı!
Il avait une arme en main. Impossible.
- O zaman yanımda silahım vardı.
- J'avais une arme.
Honor'un elinde bir silah vardı ; Babamın silahıydı, hani geçen gün gördüğün silah var ya.
Honor avait un revolver, celui de Papa, vous avez vu.
Her zaman senden daha hızlı biri vardır. Silahını ne kadar çok kullanırsan onunla karşılaşma şansın o kadar artar.
Il y a toujours un homme qui dégaine plus vite que vous, et plus tu joues du revolver plus tôt tu rencontres cet homme.
Bugün kilisede iki silah vardı...
Mais il y avait deux mitrailleuses dans le haut du clocher...
Geri döndüğünde yatağa oturdu, elinde bir silah vardı.
Quand il est rentré, il s'est assis sur le lit et il avait un revolver á la main.
Dünyada yankılanan silahı ateşlediklerinde Concord'da kaç asker vardı?
Combien d'hommes-minute aviez-vous lorsque a débuté Ia bataille pour l'indépendance?
Şunu kabul etmeliyiz ki, her silahın bir zamanı vardır.
Il faut accepter l'idée que toute arme est inévitable.
Ruhsatsız bir silah konusu vardı.
C'est au sujet d'un fusil non déclaré.
Morrison, evinde fazladan silah vardır, onları buraya getir.
Morrison, apporte toutes les armes qui sont chez toi.
Kapıyı kırdığımda, Miguel'i onu gördüğünüz yerde buldum. ve Maria'nın elinde silah vardı.
Quand je l'ai défoncée, j'ai trouvé Miguel où vous le voyez... et Maria avec une arme à la main.
Her silahın kendi sesi vardır.
Chaque arme a une voix bien à elle.
# Tatlı, zarif, küçük elinde # 44'lük bir silah vardı
"Dans sa petite main délicate " Elle tenait un pistolet.44
- İki el silah sesi vardı baba.
- Deux coups de feu, papa!
Sokağın karşısındaki ahırda bu kızı buldum, elinde silah vardı.
J'ai trouvé cette fille qui pointait un fusil.
Bir silahım vardı. Eğer bir silahın varsa öldürürsün.
Mais j'ai continué à écrire mon rapport tranquillement.
Sinirlerime hakim olamadım ve bir silahım vardı.
J'ai perdu la tête. J'avais une arme dans un tiroir.
Geçen sefer elinde bir silah vardı, kullanmadın.
La dernière fois, tu n'as pas osé tirer sur nous.
Silahı mı vardı?
Il est armé?
Silahı saçmayla doldurduğunuzda yalnızca bir tek amacınız vardır.
Chargé avec de la chevrotine, ça ne sert qu'à une chose :
Bir kırbacı silah olarak kullanıyordu Benimkine benzer bir tekniği vardı! o zaman anladım ki... soygunun suçunu üstüme yıkmak istiyorlardı
J'ai réalisé immédiatement que cet homme cherchait à me faire porter la responsabilité de ce crime.
Kafama dayalı silah vardı.
Ils me menaçaient! Vous ne comprenez pas?
Düşen uçağın içinde nükleer silah vardı deriz.
On dira que l'avion qui s'est écrasé contenait une arme nucléaire.
Ofiste iki ödül vitrininde bir sürü silah vardı.
Y avait des armes dans son bureau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]