Tatil mi Çeviri Fransızca
323 parallel translation
Kurt için güzel ve uzun bir tatil ve.. Tatil mi?
Ce sont des vacances, et... des vacances?
- Ne oldu Billy amca, tatil mi?
C'est un jour férié? George.
Ne işin var burada, tatil mi yapıyorsun?
Alors, tu es en vacances ici?
Tatil mi?
En vacances?
- İş mi, tatil mi?
Affaires ou tourisme?
Bir kız adet mi görüyor, yoksa tatil mi yapıyor, ne bileceksin?
Comment savoir si une fille a vraiment ses règles?
Bugün tatil mi Cilly?
C'est jour férié, Cilly?
Ne bu, tatil mi?
Alors, on est en vacances?
Ailecek güzel bir tatil mi yapıyorsunuz?
Bonnes vacances familiales?
bir tatil mi geçirdi?
vacances, aussi?
Tatil mi istersin, hastalıktan rapor mu?
Tu veux des vacances? Un congé de maladie?
Tatil mi? Haydi, Charlie.
Allons Charlie, c'est un lundi.
Burada... burada gördüğünüz tatil yapan adamlar, değil mi?
c'est... c'est que des potes en vadrouille, non?
Senin için çalışmak için mi, kendi çıkarın için mi? Dağlarda, hoş bir yerde senin için bir tatil planlamıştım. Nerde... onların cafcaflı konferansları ve briç oyunları var.
J'organise un séjour à la montagne, où on peut jouer au bridge, et parler d'art.
Uzun bir tatil gibisi yoktur, öyle değil mi?
Rien de tel que de lever le pied.
Bana bir tatil sözü verilmişti. Hatırlarsın değil mi?
Ce sont mes vacances!
Yoksa deniz kenarında güzel bir tatil mi yapıyordun?
En vacances à Cannes?
- Öyleyse bu tatil değil mi?
- Pas en vacances, alors?
Tatil mi?
Tu avais toujours peur.
Tatil mi?
Des vacances?
Bugüne kadar hiç tatil yapmadım ve bununla gurur duyuyorum. Öyle mi?
Je n'ai jamais pris de vacances et j'en suis fier.
- Tatil mi?
- Des vacances?
- Tatil için para biriktirsek mi? - Nereye?
Maman, partons ensemble.
Charlie, buraya iş için mi yoksa tatil için mi geldin?
Êtes-vous ici pour affaires, Charlie, ou bien en vacances?
Bu melodram için nasıl ustalıkla tatil bahtlılığı ve Paris arkaplanından yararlandığımı fark ettiniz mi?
Notez, Mlle Simpson, avec quelle adresse je situe notre intrigue mélodramatique sur fond de sybaritisme dans un Paris en fête.
- Tatil ilan edeceklerini mi sanıyorsun?
- Ils ne vont pas faire la fête.
Bunu vurgulamak için tatil dönemi mi geçirmemiz lazım?
A quoi servent les vacances, si c'est pour vous le souligner?
Kötü bir iş günü. Tatil yapmak için bilerek mi düştün yoksa?
Vous avez fait exprès pour qu'on vous arrête?
- Tatil değil, değil mi?
Ce n'est pas jour de congé, N'est-ce pas?
Hiç deme. - Tatil resmi mi?
- Des photos de vacances?
Harika bir tatil olacak, değil mi?
Ce serait charmant, non?
Tatil için mi buradasınız, yoksa...
Vous êtes en vacances ou...?
Hayatı böyle mi görüyorsun? Sadece tatil yapmak?
C'est ça la vie pour vous?
Yoksa tatil almak için mi geldiniz?
Ou vous venez pour organiser vos vacances?
Tatil iyi geçti mi?
Les vacances? Très beau.
"Ateşkes günü gibi büyük bir tatil olmalı değil mi?"
"Faut que ce soit les vacances, " ou la fête nationale, non? "
İngiltere'de bir tatil yapmayı planlıyorsunuz, öyle değil mi?
Vous prévoyez des vacances en Angleterre, dit-on?
Bugün tatil günü değil mi? Bugün yaz zamanı değil mi?
N'est-ce pas la fête, aujourd'hui, n'est-ce pas l'été?
Yoksa iş bitince tatil yapabilirsin vaadinde mi bulundular?
Ou as-tu droit à un congé?
Tatil mi?
Pourquoi quelques jours de vacances?
- Tatil için değil, öyle mi?
Tu as la page des courses?
Tatil için mi?
Pour les vacances?
Güzel işte. Tatil için çok güzel bir yer, öyle mi?
Bel endroit pour des vacances, non?
Tatil köyü için gelen mi?
- Celui des colonies de vacances?
- Bugün tatil değil mi?
- C'est les vacances.
Malzemelere bakıp, tatil sonrası toplanmaya karar vermek için iki saat mi?
Deux heures d'hypnose devant nos maquettes, et il conclut qu'il va y réfléchir!
Eee... iyi bir tatil geçirdiniz mi?
Data, vous allez bien? Oui, je me sens bien.
Tatil de mi yok?
et pas de vacances?
- İntihar sezonu değil mi? Tatil depresyonu, hepsi bu.
C'est la saison qui veut ça, c'est la dépression due aux vacances.
Tatil, öyle mi?
Les vacances, dites-vous?
Tatil trafiğinde dört saat... o lanet arabanın içinde terlemek... ve o koca kafalı komşunun sarhoş olup yere yığılmasını beklemek için mi gideceğiz oraya.
C'est quatre heures d'autoroute avec la circulation de vacances... pour s'asseoir dans une cabine froide et humide... et attendre que ce voisin avec l'énorme tête... - se soûle et dégringole l'escalier.