Ve onlar Çeviri Fransızca
26,023 parallel translation
- Pekala Pekala. - Git ve onları yen nicky.
Donne tout, Nicky.
Ve onlar hizmetli değiller ama buraya gelip bana yardım ettiler.
Et ils ne sont pas "le personnel", mais ils sont venus pour m'aider.
Hepinize. Kitabı geri almama ve onları cehenneme yollamama yardım edin.
De vous tous, aidez-moi à récupérer le livre et à les renvoyer en enfer.
Kendimce sebeplerim var ve onları sizinle paylaşmak zorunda değilim.
J'ai mes raisons, je n'ai pas à les partager avec vous. Laissez-les, Oncle.
Çocuklar okula başlıyor ve onlar güzel, yeni kıyafetler almak istedim.
Pour la rentrée, je voulais acheter des habits aux petits.
Louis, jüri daha dönmediğine ve onlar da evlerine gittiklerine göre ben de eve gidiyorum.
Les jurés n'ont pas rendu leur verdict, et puisqu ils sont rentrés chez eux, j'en fais de même.
Müşterilerimin isimlerine, kaldıkları yerlere ve onlar için tutuğum kayıtlara sahipler.
Ils savent qui sont mes clients et où je cache leurs secrets.
Alman BND onları radardan takip ediyordu ve onları kaybettik.
Les Allemands filaient, on les a perdus.
Bilgilerini paylaşmayı bıraktılar çünkü kafaları atmış bir hâldeler ve onların sakinleşmesini göze alamayız yani Reddington ne biliyor öğren.
Ils finiront par partager leurs renseignements, mais on ne peut pas attendre. Alors, demandez à Reddington.
Tehlikenin farkındayım ve onların beni koruyabileceklerine güvenim tam.
La menace est connue, mes hommes sauront me protéger.
Onlara yalvardı ve onlar... ona saldırdılar.
Elle les a supplié... Et ils l'ont rejeté.
Sen... programını kurarken altı yıl harcadın, ve onlar sadece... onu berbat ettiler.
Tu as passé six ans à construire un programme et ils ont... Ils ont merdé.
Nakavt etme oyunu. Sokakta rastgele insanları gözlerine kestirip sinsice yaklaşmak ve onları indirmek zorundalardı.
Le K.O. Ils devaient choisir une personne au hasard dans la rue, se faufiler derrière elle et... la mettre K.O.
O herifler birbirlerini kollar ve onları bulmak hiç kolay değil.
Ils restent entre eux et ils sont difficiles à trouver.
Derek ve eşi ile yatak odasındayım ve onlar uyumuyorlar.
Derek et sa femme sont dans la chambre et ils ne dorment pas.
Ne yapacağını söylemiş gibi olmak istemiyorum ama ayık kalarak ve onların erkenden dağıtmasına izin vererek bira pongunu kazanmanın tek yolu olabilir.
Sans vous commander, mais si vous restez sobre et que vous les laissez se soûler plus tôt, vous réussirez à les battre au bière-pong.
Ben... Uyuyamadım çünkü penceremin dışında kuşlar var ve onlar "Cibili cibili" diye ötüyorlar.
Je n'arrive plus à dormir à cause des oiseaux sous ma fenêtre qui n'arrêtent pas de chanter.
3 kurbanın da öldüğü bildirildi, biri hastanede ölmüş ve onları vuran adam hala kayıp.
Trois victimes sont mortes, une est à l'hôpital et le tireur a disparu.
Sonunda isimleri belirleyebilir ve onları yakalayabiliriz.
Ça veut dire qu'on peut enfin mettre des visages sur les noms et les arrêter.
Sen ve Jane üst kata çıkın ve onları asansörden çıkarabilecek misiniz bir bakın.
Toi et Jane, allez au dernier étage et voyez si vous pouvez les sortir de l'ascenseur.
Tanrının ve deniz kızının seçtiği atalarımdan devraladığım krallık görevim ile onları yönetmem yerine çoğunluğun karar vermesini tercih ediyorlar.
Donc, ceux qui préfèrent que l'opinion majoritaire décide de leur sort plutôt que d'être dirigés par moi, alors que mon droit de régner m'a été légué par mes ancestres qui, dit-on, était un dieu et une sirène.
Ama onlar Tom Connolly'in ölümü konusunda suçlu olduğu ve savunma yapması konusunda ısrarcı.
Mais ils insistent sur les charges de culpabilité pour l'assassinat de Tom Connolly.
Bir ay boyunca hiç para alamayabilirim. Sizi karar mercine aktaracağım ve size yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına onlar karar verecek.
Je vais vous signaler au décisionnaire, qui décidera...
Onların ilk temasları ve lanet olsun ki bir manifesto.
Leur première communication directe, et c'est manifeste.
Evet, o Hello Kitty cep telefonu kılıfı gerçekten beni Marge'dan kurtarmıştı ve düşünüyorum da eğer onları ihtiyaçlarımız için feda etmeyeceksek neden çocuk sahibi oluruz?
Ouais, cette coque de téléphone Hello Kitty m'a vraiment sauvé le cul avec Marge, et quand j'y pense, à quoi ça sert d'avoir des enfants si ce n'est pas pour les sacrifier quand on en a besoin?
Onları Pearson ve Specter'a getirebilecek herhangi bir fiyat yok, çünkü gelmeye değecek bir firma olarak görmüyorlar.
Aucun chiffre ne les fera venir chez Pearson Specter car pour eux, il n'y aura plus de cabinet.
İki adam mekanı soymak için geldiklerinde Clifford onları engellemeye çalıştı ve vurularak öldürüldü.
Deux voleurs sont arrivés et quand Clifford a tenté de les arrêter, on lui a tiré dessus et il en est mort.
Onların soruşturmalarında kullanabilmemiz... ve bu komploya ait kanıt olması için ses kaydı yapacaksın. Ve böylece özgürlüğünü hakedeceksin.
Vous enregistrerez la preuve d'un complot, ce qui sera utilisé pour l'accusation et pour justifier votre mise en liberté.
Aileler, onlar ve bizler yarın bir araya geliyoruz.
Les familles, la leur et la nôtre, nous nous unirons demain.
Şekil değiştirenlere karşı hep bir sempatim vardı tatlı ve iyi gözükürlerdi ancak onlar akıl almaz derecede karanlıkla da doluydu.
J'avais un faible pour les métamorphes qui semblaient bons et gentils, mais qui étaient habités par les pires ténèbres.
Görünüşe göre birileri bazı belgeleri sızdırmış onları bir tür örtbasla suçlayan ve bizim yaptığımızı düşünüyorlar.
Ils nous croient responsables d'une fuite de documents les mettant en cause.
Ve planları ortaya çıkarsa, kimin öttüğünü bilecekler. Ve bu onları oldukça huzursuz edecek.
Si le plan échoue, ils sauront pourquoi et ils seront très énervés après moi.
Ama yaptığım bazı şeyler var, ve... ve... bu olaylarla işim bitmiş olabilir ama onların benimle işinin bittiği konusunda sana söz veremem.
Mais, si j'en ai fini avec les choses que j'ai faites, je ne peux pas te promettre l'inverse.
Patronluk taslama. Onlar en iyi ajanımı öldürdü ve sen öylece durmamı bekliyorsun.
À cause d'eux, un de mes meilleurs agents est mort, et je dois me retirer?
Onlar benim arkadaşlarım ve çok kültürlüdürler.
- Ils sont dans la culture.
Hayır, onları ara ve geleceğini söyle.
- Appelle pour dire que j'y vais.
bir daha aynı şekilde bağlanabileceğimi bilmiyordum, ve her zaman, bir öğretmen olarak benim bir gücüm oldu, gerçek şu ki ben çocuklara sıkı bağlıyım ve gerçekten onları seviyorum.
Je ne savais si je pourrais encore arriver à créer ce lien et ça a toujours été une de mes forces en tant qu'enseignant, la façon dont je crée des liens forts avec les enfants et dont je les aime vraiment.
Onlar gömmek, gizlemek ve inkar etmek istediler, onunla ilgilenmek bana bırakıldı, ve ben koşullar altında akla uygun ve mantıklı olduğunu düşündüğümü yaptım, çünkü bir politikacı böyle yapmakta.
Ils voulaient enterrer, cacher, nier et on m'a envoyé géré ça et j'ai fait ce que j'ai pensé être... judicieux et raisonnable dans ces circonstances parce que c'est ce que fait un politicien.
Onlar kayıp ve acılı, onlara yardım edemiyorum.
Ils sont perdus et en colère et je peux pas les aider.
Onları çökertmek istedi ve nişanlısını öldürdü.
Elle veut les faire tomber et elle a déjà tué son fiancé.
Onların gizli ve yasadışı olduğunu düşündüğüm kuantum çiftliğini kullan.
Utilise leur centrale quantique secrète, et je suppose, illégale.
Ve bir daha adamlarımla görüşmek istediğinizde onları tehdit etmek yerine yorulmadan çalıştıkları için teşekkür etmelisiniz.
Et... la prochaine fois que vous parlez à mes hommes, assurez-vous de les remercier pour leur travail éreintant... plutôt que de les menacer.
Bilgisayar, bu anıların dijital imzasını alarak onları kişinin zihin haritasıyla karşılaştırır ve aynı zamanda anıların yaşını belirler.
L'ordinateur compare la signature numérique de ces expériences à celles de la carte du sujet et détermine aussi l'âge des souvenirs.
Kendimizi bu kadar ucuzdan satmak istemiyorum ama sanki onlar Beyoncé ve Jay Z, biz ise sadece Kim ve Kanye'yiz.
Je ne cherche pas à nous dénigrer, mais elles sont Beyoncé et Jay Z, et nous, on n'est que Kim et Kanye.
Hayır, onlar iyi insanlar ve de benim arkadaşlarım.
Ce sont de bonnes personnes et ils sont mes amis.
Yumruk ve eşek arısı, onlar olmalı.
le poing, la guêpe... Ça doit être eux.
Ve asla onları tehlikeye atmam.
Je ne les mettrai pas en danger.
Onları eğlendirmek ve etkilemek için buraya getirir.
Il les amène ici à les amuser et les impressionner.
Ama buradaki iyi polis benim ve kötü polisler onları hiç umursamaz.
Mais je suis le bon flic, et les mauvais flics, ils ne s'inquiètent pas ainsi de cette partie.
Onları korumak içindi, ve nerede olduğumu açıklamam zaten yeterince zor olacak.
Pour les protéger, et ce sera déjà assez compliqué d'expliquer où j'étais.
Onları olduğu bir organizasyona gittiğini ve yemeklerin muhteşem olduklarını söyledi.
Elle était allée à un évènement où ils étaient les traiteurs, elle a dit que la nourriture y était délicieuse.
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onlara iyi bak 17
onları buraya getir 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onları istemiyorum 21
onlara dokunma 16
onlara iyi bak 17
onları buraya getir 21