Ya bak Çeviri Fransızca
5,387 parallel translation
Sik kafalıya bak ya.
Quel petit connard.
Resmi bir cevap almaya bak, güvenilir olsun... -... ya da en azından dene, bu bende kalsın. - Olur, efendim.
Allez-y, pour avoir une réponse protocolaire, mais pour espérer une réponse sincère, laissez-moi faire.
Kapıya bak.
Regarde à la porte.
Aşağıya bak, hadi.
Garde les yeux au sol.
Bakıyorum da "uniekaas robusto" ya bakıyorsunuz.
Je vois que vous réglez le uniekaas robusto.
Sanki birden bire yüksek bir binaya ışınlanmış da aşağıya bakıyormuş gibi.
On est comme subitement transporté au sommet d'un gratte-ciel géant et qu'on regardait en bas.
Aşağıya bak.
Regarde en bas.
Adamın biri demiş ya, "Kapağına bakıp içindekine bakmadan kitap alınır mı?"
Et comme disait mon vieux, on va pas payer, quand c'est offert.
Şuna bak ya!
Voyez-moi ça!
İşe bak ya.
La vache!
Bak ya.
Bon sang.
Nadiren başını kitabından ya da lanet olası bilgisayarından kaldırdığında bana sanki bir hayaletmişim gibi bakıyorsun.
Tu es sans arrêt sur ton ordi, à relire ton foutu bouquin, et quand par miracle tu lèves les yeux de ton ordinateur, tu ne vois rien! Tu ne me vois pas!
İşe bak, internette bu kadar küçük ve saçma bir şey için olay çıkacak hali yok ya.
Gosh, ce n'est pas le genre de Internet de devenir fou pour quelque chose petit et stupide.
Ve asla soğuk küçük ellerini tutmaktan vaz geçmeyeceğim ya da sabahleyin kendimi kaybederek kalktığımda... sana bakıp, ne kadar şanslı olduğumu hatırlayacağım.
Et je ne cesserai jamais de tenir tes froides petites mains ou me perdre en me réveillant le matin en te regardant et en réalisant combien je suis chanceux.
Bazı eski dosyalara daha aydınlık bir açıdan bakıyorum, anlarsın ya.
Je me replonge dans de vieilles affaires à la lumière de ce que je sais maintenant.
Şu surata bir bakın, hiç tehlikeli bir yırtıcıya benziyor mu?
Elle vous a l'air d'un dangereux prédateur?
Bakın, meni ya da değil, önemli olan Doug'ın ruh eşini bulmuş olması.
Sperme ou pas, l'important, o est que Doug a trouvè l'àme sœur.
Tamam, ya da kendi işinize bakıp başkalarının acılarını hiç umursamayın.
Ok, ou occupez-vous juste de vos affaires et ignorez la souffrance des autres.
"Bin kere şükür Tanrıya" "Eğer o benim tek bakışıma cevap verirse,"
Je remercie Dieu mille fois... je prie qu'il bénisse mon foyer...
Bak, ben ya da sen bir şey söylemesek de kurtlarımızdan öğrenmeyeceklerini nereden biliyoruz?
Même si je ne dis rien et que tu ne dis rien, qu'est-ce qui nous dis qu'ils ne le sauront pas par nos loups?
- Bak, kulüpteki kadın vardı ya.
Écoute, la femme du bar à sang?
Bak, tutulduğu zaman, ki belirli ölçüde kullanıcıya ulaştığında tutulacak Pied Piper telif hakkı olan bir eseri ihlal edip etmediğini görmek için tüm dünyadaki kayıtlı müzikleri tarayıp eşleştirme yapacak.
Écoute, quand ça explosera et une fois qu'il atteindra une certaine quantité d'utilisateurs Pied Piper sera capable de rechercher à travers le monde entier des musiques enregistrées afin de voir s'il y a une correspondance pour voir si tu es en infraction quant aux droits d'auteur.
Bak Joss, Harry Avustralya'ya döndüğünde mutluydu.
Écoute, Joss, Harry était heureux quand il était de retour en Australie.
Bak, benim City Plaza'ya gitmem gerek.
Écoute, je dois aller au City Plaza.
Katil Tanrı'ya mı bakıyor?
Est-ce que le tueur regarde Dieu?
- Bak, Tommy kızla sayıya gidiyor.
- Ouais. Regarde Tommy qui essaye de choper la nana, huh?
Şuna bak nasılda... Burada, ya da...
Alors vous habitez dans le coin ou...
Bak sen şu Kaptan Sorumlu'ya.
Regarde-toi, capitaine responsable.
Bak, Damon'un Elena'ya gerçekten iyi geldiğini düşünsem seve seve yardım ederim.
J'adorerais t'aider si je pensais qu'il était bien pour elle, mais ce n'est pas le cas.
Yani Elena'ya iyi bak. Hayır!
Prends soin d'Elena.
- Ya, bak bu olmadı.
- Oh, c'est dommage.
Bak ya, amına koduğumun Kent'i.
Putain de Kent.
- Ama... - Bak doktor... Yüzde oranları, milimetreler ya da aşamalar hakkındaki saçmalıklara ihtiyacım yok.
Mais... - Écoutez, docteur... épargnez-moi vos foutaises à propos de... pourcentages, de millimètres ou de stades.
Şuna bakın bir de, şüphelinin Amerika'ya uçak bileti almak için kullandığı kredi kartını inceledik. 45 dakika önce, aynı kart Manhattan'daki bir otel odası için kullanılmış.
Et regardez ça... nous avons suivis la carte de crédit que le suspect a utilisé pour acheter son billet d'avion aux Etats Unis il y a 45 minutes la carte a été utilisée pour réserver une chambre d'hôtel à Manhattan.
- Peki ya bakıcı?
Et la nounou?
Bak, bir daha toplantıya gelme dediğimde toplantıya gelme.
écoute, la prochaine fois que je te dis "ne viens pas à une réunion", ne viens pas.
Ax'in bana, "Ne saçmalıyor bu ya?" gibisinden bakışını hatırlıyorum.
Ax me regardait en se disant : "De quoi il parle?" Il était affolé.
Karşıya bak.
Regarde droit devant toi.
Bana öyle bakıyorsun ya bana bir iltifat mı borçlusun acaba.
Oh! Tu a ce regard dans tes yeux, comme quand tu vas me faire un compliment.
Keyfine bak ya.
Fais comme chez toi.
Mümkün olan en iyi bakımı sağlayacağım. Minnesota'ya alıştıktan sonra çok daha mutlu olacak, hepimiz için iyi olacak.
Elle sera bien soignée et une fois habituée au Minnesota, elle ne s'en portera que mieux et nous aussi.
Bak, Davina'ya bir teselli armağanı borçluydum çünkü ilk aşkını öldürdüm.
Je devais à Davina un lot de consolation parce que j'ai tué son premier amour.
Pekala bakın, ya bir öğrenciye kalp masajı gerekseydi veya boğulsaydı, ben de hayatını kurtarmak için dursaydım?
Et si un étudiant nécessitait des premiers secours ou était en train d'étouffer, et je me suis arrêté pour sauver sa vie?
Aşağıya güzelce bir bak Morty, iyice içine çek çünkü bir kere bu kolu çektim mi, her şey normale dönecek.
Jette un oeil en bas, Morty, parce qu'une fois tiré ce levier, c'est le retour à la normale.
Bak, öldürmeme olayını anlıyorum ama iş Laurel'i kurtarmak ya da Helena'yı öldürmeye gelirse -
Je comprends ta réticence à tuer. - Mais sauver Laurel ou tuer Helena...
Bak, Slade Wilson'un Laurel'ı ya da babamı incitmesine izin vermeyeceğim.
Je ne vais pas laisser Slade Wilson blesser Laurel ou mon père.
Bak, tüm bildiklerim babamın ölümünden iki yıl sonra Gabriel'in Malia'ya anakarada bir inşaat işi için ayrılacağını söylemiş olması.
Ecoute, tout ce que je sais c'est que deux ans après la mort de mon père, Gabriel a dit à Malia qu'il partait pour un travail de construction sur le continent.
Başlatıcıya bağlayana bak.
Regarde l'initiateur.
Dorian'ın olay yerinde bulduğu lastik izlerine bakılırsa büyük bir taşıt. Kamyon ya da minibüs gibi.
Selon les empreintes de pneus trouvées sur la scène de crime, c'est un véhicule plus large...
Aile geçmişine bakıyoruz. Sam ya da Dana'nın Portland'da aile üyesi var mı diye.
Pour savoir si Sam ou Dana ont de la famille à Portland.
Bak, bu zor ama, hepimiz aynı kasabada yaşıyoruz ve er ya da geç birbirimizle konuşmak zorunda kalacağız.
Écoute, c'est gênant, mais nous vivons tous dans la même petite ville et nous allons devoir parler à l'autre tôt ou tard.
ya bakın 20
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
baktım 85
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakma 203
bak sen 266
bakire misin 19
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakmadım 27
bak ne buldum 97
bakın kim gelmiş 88
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40