Öğle yemeği mi Çeviri Fransızca
261 parallel translation
Öğle yemeği zamanı geldi. - Öğle yemeği mi?
- Ça attendra.
Öğle yemeği mi? Sonra yerim.
Je mangerai plus tard.
- Öğle yemeği mi?
- Vous et moi?
Öğle yemeği mi? Saat sabahın dokuzu.
La pause-déjeuner à 9 h du matin?
Umarım öğle yemeği mi akıl etmiştir.
Il est censé avoir mon déjeuner.
Öğle yemeği mi?
Déjeuner?
Öğle yemeği mi?
Le déjeuner?
- Öğle yemeği mi?
- Déjeuner?
Dost bir öğle yemeği mi?
- Un déjeuner entre amis?
Öğle yemeği mi? Hadi Maui'ye gidelim.
Déjeunons au Maui!
Jack'le öğle yemeği mi yiyorsun?
Vous déjeunez avec Jack?
Bu öğle yemeği mi Bay Demeris yoksa erken akşam yemeği mi?
Vous déjeunez tard ou vous dînez tôt, M. Demeris?
- Öğle yemeği mi?
- Vous avez déjeuné?
Alo. Hastane mi? Öğle yemeği vaktinde orada olacağım.
Je passerai à l'heure du déjeuner.
Öğle yemeği için çıkıp, doğruca eve geldin mi?
Êtes-vous revenue directement après déjeuner?
Öğle yemeği için mi?
À déjeuner?
- Etti mi? Profesör Wutheridge'i görmeye gittik, sonra da Michel'ste öğle yemeği yedik.
On est allés voir le professeur Et on a déjeuné chez Michel.
Baba, öğle yemeği yedin mi?
Papa, tu as déjeuné?
Kızımın geleceği için mi Bill Ferguson'la öğle yemeği yedin?
C'était pour son avenir que tu as déjeuné avec Ferguson?
- Öğle yemeği zamanı geldi mi?
On va déjeuner?
- Şimdi bir öğle yemeği yiyelim. - Seninle mi?
- Voulez-vous déjeuner maintenant?
Öğle yemeği mi?
Bien sûr!
Kusurumuza bakmıyorsun, değil mi? Yarın hep beraber öğle yemeği yeriz.
Tu nous pardonnes, n'est-ce pas?
Öğle yemeği zamanı değil mi?
Cassons la croûte, s'il vous plaît!
- Öğle yemeğinden önce mi? - Önce, öğle yemeği sırasında, sonrasında.
- Avant, pendant et après déjeuner.
Öğle yemeği. Fix mi?
Les repas sont prêts?
Jason, çiftliğinde öğle yemeği yiyelim mi?
Jason, aimeriez-vous venir déjeuner au ranch?
- Bu arada öğle yemeği yediniz mi? - Hayır
Avez-vous déjeuné?
- Öğle yemeği yedin mi?
- Vous avez déjeuné?
Alışılmış öğle ya da akşam yemeği mi?
Que quoi? Déjeuner ou dîner?
Öğle yemeği yedin mi?
As-tu mangé?
- Öğle yemeği için 3 saat mi?
- Trois heures pour déjeuner?
Öğle yemeği tatilinde değilsiniz, değil mi?
Vous n'êtes pas en pause-déjeuner? Bon.
- Sahi mi? Sade öğle yemeği için ona kaç dakika veriyorsun?
Combien de temps prend-elle pour déjeuner?
- Öğle yemeği yiyelim mi?
- Tu vas déjeuner aujourd'hui?
- Öğle yemeği yedin mi?
Tu as mangé?
Yarın öğle yemeği için sana çorba pişireyim mi?
Tu veux que je te fasse de la soupe pour demain?
Baba öğle yemeği vakti gelmedi mi?
Papa, c'est l'heure de déjeuner. Non?
Öğle yemeği sorun olmaz değl mi?
À déjeuner, ça va?
- Öğle yemeği mi?
Les Anglais étaient à la batte.
Öğle yemeği yedin mi?
Tu as déjà déjeuné?
Birkaç öğle yemeği için fazla değil mi?
Un peu cher pour quelques déjeuners, ne diriez-vous pas?
7 Haziran'da onunla öğle yemeği yediğiniz yer neresi? Senin ofisinde mi?
Oû avez-vous déjeuné avec lui le 7 juin, dans votre bureau?
Bu LA rozetinin sana beleş öğle yemeği filan getireceğini mi sanıyorsun?
Vous croyez que cet insigne vous donne droit à tout?
Akşam yemeğe gidelim mi diye sorduğumda bana, "hayır, belki öğle yemeği yeriz", dedi.
Je l'ai invitée à dîner et elle a répondu qu'elle préférait déjeuner.
Tiet, Altrina'nın öğle yemeğine baktı ve, "Klingon yemeği mi" dedi?
Tiet regarde l'assiette d'Altrina et dit : " De la nourriture klingonne?
Sana bir öğle yemeği ısmarlayacak bir kuş beyinli mi arıyorsun?
En quête d'un autre pigeon?
Öğle yemeği vakti mi geldi?
Qu'est-ce qu'il y a? Il y a un buffet...?
- Replimat'ta öğle yemeği yiyelim mi?
- Et si on déjeunait au Replimat?
– Öğle yemeği yedin mi?
Tu ne vas rien manger?
Bugün George Costanza'yla çok ilginç bir öğle yemeği yedim. — Yaşamlarımız hakkında konuşuyorduk ve ikimiz de fark ettik ki çocuklar gibiyiz. — Gerçekten mi?
J'ai eu un déjeuner passionnant avec George Costanza.