Acil bir durum Çeviri Portekizce
2,409 parallel translation
Bu acil bir durum.
Isto é uma emergência.
Elimizde gezegen geneli acil bir durum var.
Nós temos uma emergência planetária em mãos.
'Acil bir durum.
É uma emergência.
Acil bir durum var.
É uma emergência.
- Bilmiyorum, görmedim. Bu acil bir durum.
- Não tenho a certeza, Sr. Tate.
Kimliği gösterip, acil bir durum var çok acelem var, bu bir ölüm kalım meselesi diyeceğim.
Explico que transporto um ferido grave e portanto, tenho pressa. Está uma vida em jogo, não?
Acil bir durum için, 9-1-1'i çevirin.
Para uma emergência, digite 911.
Acil bir durum var. Lütfen!
É urgente.
Bu acil bir durum.
É extremamente urgente.
Bak, bu acil bir durum, ve sizin şu telesekreter mesajınızı dinlemek için hiç vaktim yok
Escuta, é uma emergência e não tinha tempo para brincar ao teu jogo do voice-mail e esperar que me ligasses.
Chuck, acil bir durum var.
Vai para o Castelo o mais rápido possível Chuck, temos um problema urgente.
Ama acil bir durum söz konusu.
Mas é que é mesmo urgente.
- Anlıyorum fakat hastalanacağım ve acil bir durum olmasa gelirdim.
Vou ficar doente e... Foi uma emergência.
- Acil bir durum vardı diyorum!
- Tive uma emergência!
Peki ya hadi TV'de acil bir durum olursa ve ne yapacağımızı öğrenemezsek?
E se houver uma emergência e não tivermos TV para dizer o que fazer?
Acil bir durum.
É uma emergência.
Acil bir durum yoktu, başka bir zaman da buluşabilirdik.
Espero não estar a incomodá-lo, poderíamos encontrar-nos noutra altura.
Acil bir durum var.
Há uma certa urgência.
Acil bir durum var.
Temos problemas.
Çok acil bir durum olmasaydı, onu asla götürmek istemezdim.
Nunca pediria para o levar daqui, a não ser que fosse um assunto de importância vital.
Acil bir durum olduğunu düşünmesem istemezdim.
Não pedia se não fosse uma emergência.
biraz acil bir durum.
É urgente.
Acil bir durum bildiriyorum.
Estou no meio de uma situação de emergência.
Bu acil bir durum.
É uma emergência.
Ve telefondaki kadın bana, acil bir durum olmadığını söyledi.
E a rapariga ao telefone disse-me que não era uma emergência.
Bu mu acil bir durum değil?
Isto não é uma emergência?
Acil bir durum çıktı falan deyin.
- Inventa uma emergência qualquer.
Ya gecenin bir yarısı bazı şeylere ihtiyacın olursa yada acil bir durum olursa?
E se precisares de algo a noite, ou se tiveres uma emergência?
Hayır, acil bir durum.
Não, é uma emergência.
- Hemen mi bilgi istiyorsunuz? - Evet, acil bir durum.
E agora tem que ser tudo depressa?
Acil bir durum, anladım. Neye ihtiyacınız var?
O tempo é importante, já percebi.
Bir delik, bir kapı, gizli bir kod, acil durum çıkışı.
Um buraco, uma porta, um código secreto, uma saída de emergência.
Tek motorlu bir uçak acil durum inişi yapmak zorunda kalmış.
- Sim. Um avião monomotor que teve de fazer uma aterragem de emergência.
Eğer Tom acil durum frenleri konusunda haklısıyla bir sorunumuz olabilir.
Se o Tom tiver razão quanto aos travões de emergência, podemos ter um problema.
Acil durum frenlerinden bir tanesini çekiyor. İşe yaramıyor ve hepsini çekiyor.
Acciona um travão de emergência, e como não funciona, acciona-os a todos.
Bir acil durum tuşu var.
Bem, há um botão para parar.
Acil durum basın toplantısı planladım, bir de hasta bir çocuğa moral vermek için Austin'e gidiyorsun.
Agendei uma conferência de imprensa de emergência e uma comparência no "Pede um Desejo" em Austin. O miúdo chama-se...
Savaş bir acil durum valfi gibiydi.
A guerra funciona como uma válvula de escape.
Acil bir durum var.
É uma emergência, venham depressa.
Sana Paris'teyken para göndermiştim..... acil bir durum içindi.
Lembro-me de te ter enviado dinheiro em Paris para uma emergência.
San Antonio Polisi on dakika önce bir acil durum telefonu almış.
A polícia de San Antonio recebeu uma chamada há dez minutos.
Hayır, ufak bir acil durum var.
Não, só uma pequena emergência.
- Yaklaşık bir saat önce bir acil durum çağrısı aldık.
Há uma hora recebemos uma chamada do 112.
Acil bir durum.
É urgente.
Bu bir acil durum mu?
Essa é a emergência?
Ama süitinizde acil bir durum var.
Há uma emergência na sua suite.
Bir tür acil durum, biz, şey...
É a modos que uma emergência.
Şehir, ilçe ve eyalet arasındaki acil durum müdahale çakışması bir olay yerinde faydalanabileceğiniz bir karmaşa yaratır.
A sobreposição entre resposta de emergência do município, condado, e estado cria uma confusão que pode ser explorada numa cena de crime.
Acil bir durum olduğunu söyleyin.
Diga-lhe que é uma emergência.
Bekleme odasındaki bir hasta bilincini kaybetti, acil durum cihazı yollayın.
Há um doente inconsciente na sala de espera. Enviem um carrinho de reanimação.
Burada da acil durum erzakımız bulunuyor. Sekiz günlük yemek ve su, bir yaylı tüfek ve yüksek yoğunluklu bir harici bellekte "Star Trek : Orijinal Seri" nin ikinci sezonu.
Aqui, encontrará provisões de emergência, comida e água para oito dias, uma besta, a segunda série de "O Caminho das Estrelas", a série original, numa drive flash de alta densidade.
acil bir durum var 51
durum 69
durumu 30
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum 69
durumu 30
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
durumu nedir 24
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
durumunuz nedir 41
duruma göre 34
durum ciddi 25
durum ne 42
durum nasıl 38
durumu nedir 24
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
durumunuz nedir 41
duruma göre 34
durum ciddi 25
durum ne 42