English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Annenin

Annenin Çeviri Portekizce

7,758 parallel translation
Annenin evine.
Para a casa da tua mãe.
Annenin bağış kutusundan verdiği bir şey daha.
Outra coisa que a tua mãe te deu da caixa dos pobres.
Eski karının yaptığı gibi muhtemelen annenin de yaptığı gibi.
Como a tua ex-mulher fez, provavelmente como a tua mãe fez. Faz um favor a ti próprio, esquece a viagem a Nova Iorque.
Bunların içinde, kasabalarda büyük çapta tahribat yerel hapishanelerin yakılması sivilleri hedef alma, hatta çok geniş sayıda çocuk ve genç annenin sakat bırakılması da mevcut.
Incluindo a destruição de aldeias, destruições de prisões locais, ataques a civis, e até mesmo a mutilação de crianças e as suas jovens mães.
Hayır, annenin saçını bırakıyoruz.
Solta o cabelo da mãe.
Annenin durumunda değişiklik oldu.
A sua mãe piorou.
Annenin verdiği safir küpeler.
Os de safira que a tua mãe me deu.
Howie, dükkan yürürse Stuart'ın gelir kaynağı olur ve böylece annenin evinden taşınabilir.
Howie, se a loja tiver sucesso, o Stuart terá uma fonte de rendimento e poderá mudar-se da casa da tua mãe.
Daha sonra da annenin. "
E mais tarde, da sua mae ".
Annenin evinde kalmasına izin vermen çok ince olmuş.
Que generoso deixá-lo ficar na casa da tua mãe.
Leonard, annenin uçağı ne zaman varıyor?
Leonard, que horas é o voo da tua mãe?
Elbette geldi ama çocuğunun özsaygısının başkasının onayına bağlı olmamasını sağlamak bir annenin görevidir.
Claro que pensei, mas é trabalho de mãe ter a certeza que a autoestima dos filhos não dependa da aprovação de ninguém.
Seninkinin tek dediğiyse neden kakanı tutmak ve annenin içine geri dönmek istediğin.
O seu só fala de porque seguramos o cocó e queremos voltar para dentro da mamã.
Yüzleş artık oğlum, Bernadette sana annenin davrandığı gibi davranıyor ve aranızdaki sağlıklı bir ilişki değildi.
Admite, meu. A Bernadette trata-te como a tua mãe e aquilo não era saudável.
Ama her zaman annenin minik yavrusu kalacaksın.
Mas sempre vai ser o rapaz dela.
Çocuktum. Annenin ailesinin yanında yaşıyordum.
Eu era um rapaz e vivia com a família da vossa mãe.
Annenin seni görmeye çok ihtiyacı var.
A tua mãe está desesperada por te ver.
Annenin, çocuklarından başka kimseyi sevdiğini gördün mü hiç?
Alguma vez a mãe gostou de mais alguém além dos seus filhos?
- Annenin sorunu ne?
O que aconteceu à tua mãe?
Dün akşam annenin biriyle beraber olup olmadığını biliyor musun?
Sabe se a sua mãe recebeu alguém, ontem à noite?
Doktorlar bunların annenin sağlığına hemen etki edeceğine garanti verdi.
Os médicos dizem-me que isto terá um impacto imediato na saúde da tua mãe.
Peki annenin kanepesinden hoşlanırlar mı?
Pois, e o gordinho gosta do sofá da mãe?
Annenin de aynı yoldan geldiğini biliyoruz, biz de oraya bakacağız.
Agora, se o da mãe voltar da mesma maneira, ficamos sem nada aqui, também.
İşle ilgili her dosyayı açtım ve annenin sana attığı e-postayı bulmayı başardım.
Abri tudo o que estava relacionado ao trabalho, e descobri um e-mail que a tua mãe te enviou.
Annenin hala hayatta olmasını dilemediğim bir gün bile yok.
Não há um dia em que eu não deseje que a tua mãe estivesse viva.
Annenin yemek yerken zorlandığını farketmişsindir herhalde.
Reparaste que a tua mãe teve dificuldades, ao jantar?
Wendell, bu sıvıya tekrar baktığında tüm hayatın boyunca içtiğinin viski değil annenin dışkısından başka bir şey olmadığını farkedeceksin.
Wendell, quando voltar a olhar para este líquido, perceberá que não foi uísque que bebeu toda a sua vida, mas sim as fezes da sua mãe.
Bundan sonra, alkolün her miktarını viski, bira, şarap, annenin dışkısının ürünü.
A partir de agora, cada gota de álcool, uísque, cerveja, vinho,
Annenin meselesi mahkemede ortaya çıktığı için üzgünüm.
Lamento que aquilo sobre a sua mãe tenha surgido em tribunal.
Bir annenin en kötü kabusu.
O pior pesadelo de uma mãe.
Git de annenin buzluk motorunu onar.
Vai arranjar o motor da caixa de gelo da tua mãe.
Annenin iyileşmeye devam ettiğini duydum.
Ouvi dizer que a tua mãe está cada vez melhor.
Bir annenin evladını öldürmek zorunda kalması hakkında berbat bir şarkıdır. Ama ben her zaman rahatlatıcı bulmuşumdur.
É uma música terrível sobre uma mãe que tem de matar a sua filha, mas sempre a achei muito reconfortante.
Annenin nerede olduğunu bilmiyorum ama onu bulacağım.
Não sei onde está a tua mãe, mas vou encontrá-la.
Tulsa'ya, annenin yanına dönmelisin.
O teu lugar é em Tulsa, com a tua mãe.
Peter sen doğduğunda. Annenin seni kucağına almasına izin verdiler.
Quando nasceste, Peter, eles deixaram a tua mãe segurar-te.
Annenin oyle oldugunu nereden biliyorsun?
Como sabes que a tua mãe era?
- Annenin yaptigi seylerden birini yaptin mi?
Fizeste alguma dessas coisas que a tua mãe fez?
- Elise annenin geniş kalçaları vardı.
Bem, a Mãe Elise tinha os quadris mais largos.
Annenin adı neydi?
Como se chamava a tua mãe?
Annenin evinde.
Em casa da tua mãe.
Annenin ona söz verdiği şeyi ondan alı mı koyacaksın?
Por puramente levar o que a vossa mãe lhe prometeu?
Baban annenin artık bir melek olduğunu söyledi.
O teu pai disse-me que a tua mãe agora é um anjo.
Kötü mü olmuş? Annenin yaptıkları kadar güzel değil galiba?
Achas que não é tão boa como a da mamã?
Annenin durumu iyi.
A tua mãe está bem.
Annenin cazibesini almışsın.
Herdaste o charme da tua mãe.
Bu işi yapmanın tek sebebi annenin katili değil.
O assassino da tua mãe não é o único motivo disso.
Bu yüzden, bu bitene kadar annenin evine gideceksiniz.
Então, até que isto acabe, vais para casa da tua mãe.
Bu yüzden annenin yanına döndüm.
Foi por isso que pedi à mãe para me trazer para casa.
VURULMAYA BİR ANNENİN CİNAYETİ Mİ SEBEP OLDU?
TERÁ O HOMICÍDIO DA MÃE INFLUENCIADO NO TIROTEIO?
Annenin bugünki büyük işi atlatması gerekiyor ama endişelenme.
A mamã tem de ir fazer esta coisa importante.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]