English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Ne haber

Ne haber Çeviri Portekizce

5,438 parallel translation
- Selam Zhang, ne haber?
- Olá Zhang, como vais?
Şantajcının masasından aldıklarımdan ne haber?
E o material que tirei da secretária da vítima?
Bak, ne diyeceğim. Bence izinsiz içeri girmeden önce birilerine haber vermeliyiz.
Acho que devíamos avisar alguém de que estamos aqui antes de começarmos a partir coisas.
Peki işyerine haber vermediğinde ne olacak?
Por isso temos algum tempo. E quando ela não aparecer no trabalho?
Tucker ve Taylor Franklin'den ne haber?
Certo. E o Tucker e a Taylor Franklin?
Klinik sahibinin bize söylediği uyuşturucu satıcısından ne haber?
- E o traficante apontado pelo director da clínica?
- Senden ne haber? Var mı bir kız?
- E tu, tens namorada?
Burke bu konu hakkında emin. Benim gizli kimliğinden ne haber?
O Burke foi claro sobre isso.
Amerikanın yerlilerinden ne haber?
E sobre os nativos americanos?
Veya Afrikalı kölelerden ne haber?
Ou hei, e que tal os escravos africanos?
Veya şu öldürdüğün gardiyanların Karılarından ne haber?
Ou e as esposas dos guardas que você matou?
Birleşmiş Milletler Savunma Cemiyetinden ne haber? Onlar da mı korku içindeler?
E a Frente Nacional de Defesa dos Estados eles vivem com medo também?
Senin gö-gözaltından bırakılmandan ne haber?
O que é que se passou com a tua ordem de li-li-libertação?
ondan ne haber?
Como é que foi?
Senden ne haber?
E tu, tens novidades?
Ne haber?
- O que foi?
Uçağın kayıt numarasından ne haber?
O número de registo do avião?
Ne haber? - Ne haber dostum?
- Então, amigo?
Güzellerim beni unuttu diye düşünüyordum ama tek bir telefonla telafi ettiniz. Ne haber?
Julgava que os meus lindos me tinham deixado no altar, mas agora vieste beijar-me com um crime.
Senden ne haber?
Que se passa contigo?
Ne haber?
que tal?
Kudüs'teki son saldırıdan ne haber?
E o vosso último ataque a Jerusalém?
Ne haber, Nasser?
Nasser?
Hey, Nick, ne haber?
Olá, Nick, que se passa?
Ne haber ama!
Que furo!
Ne haber?
Está tudo bem?
Senden ne haber?
O que estás a fazer?
- Bana ne haber getirdin bakalım?
Que novidades tens para mim?
Senden ne haber?
E tu?
Ne haber, başkomiserim?
O que foi, Capitão?
Astsubay Graves, ne kadar zamandır Binbaşı Haber'ın emrinde çalışıyorsunuz?
Sub oficial Graves, à quanto tempo trabalha sob a supervisão do Comandante Haber?
Binbaşı Haber muhtemelen başına ne geleceğini tahmin edememişti.
O Comandante nem a viu a chegar.
Ne güzel bir haber. Kaydolacak mısın?
- Que boa notícia.
Ve ne zaman bir haber duysak gerilmeyelim.
Não podemos ficar nervosos, sempre que ouvimos notícias.
Diğer iyi haber ne öyleyse?
Então, e as outras boas notícias?
Araştırma yapıp, ne bulabiliyorsam bulacağım, halkın bütün bunları nasıl karşıladığı, uzmanlar ve haber spikerleri tarafından nasıl yorumlandığını, ve Mellie hakkında istihbarat toplayacağım ve bir sonraki hamlesinin ne olduğunu öğrenmeye çalışacağım.
Vou ficar atenta para descobrir o que o público está a dizer. Como está a ser informado pelos jornalistas. Vou ter informações sobre a Mellie e os seus próximos passos.
Senden ne haber?
E quanto a ti?
Olumlu karar verirsem sana haber etmeme ne dersin?
Que tal eu depois avisar-te se eu decidir fazer isto?
Ne oraya vardı ne de kendisinden haber alınabildi.
Não regressou, e não sabemos nada dele desde então.
Ne haber?
- O que é que aconteceu?
Belki de önce haber vermeliydi. Esas kısım ne biliyor musun, o burada.
Talvez devesse ter ligado primeiro.
Avuç içi, parmak, bot ya da ayak izi ne bulursanız bana haber verin.
Se encontrar impressões de mãos, dedos, botas ou pés, informe-me.
Başka ne bulabilirsen bana haber ver.
Mantenha-me informado do que for encontrando.
Ulaşım Güvenliği'ne haber verildi.
Emiti o alerta. A polícia de trânsito já sabe.
Bizi ne şekilde bıraktığını düşününce umarım çok karanlık ve yalnız bir yerdedir ve umarım ondan bir daha haber almayız.
Só me resta esperar que, depois dos termos em que nos deixou, que ainda se encontre num local triste e solitário e que nunca mais tenhamos notícias suas.
Hâlâ haber vermeden gelme ihtiyacı duyman ne kötü.
É pena que continue a aparecer sem avisar.
- Ne haber?
- O que foi?
Kötü haber ne peki?
E a má notícia?
Gerçek şu ki hala haber almadık. Ne Hanna ne silah hakkında. Hiç iyiye işaret değil.
O facto de ainda não termos tido notícias, nem da Hanna, nem da arma não é bom sinal.
O zaman siz ikinizin burada ne işi var? Senden haber alamadık, Kate.
O que diabo é que vocês estão a fazer aqui?
Benden haber almasaydın beni görmeye gelmen ne kadar zaman alırdı?
Se não tivesses ouvido falar de mim, Quanto tempo até ires procurar por mim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]