And begin translate Turkish
3,002 parallel translation
For 13 years, Muhammad and his small band of followers endured increasingly brutal persecution at the hands of the Quraysh, until they were forced to leave Mecca and begin a new life in the city of Medina.
Muhammed ve az sayıdaki takipçisi, Mekke'yi terk etmek ve Medine'de yeni bir hayata başlamak zorunda kalıncaya kadar, 13 yıl boyunca Kureyşliler'in elinden büyük işkenceler görmüşlerdir.
At 10 : 35 a.m., the first us choppers lift off and begin the 13 minute flight to the landing zone.
Saat 10 : 35'te ilk ABD helikopterleri kalkıyor İniş Bölgesine doğru on üç dakikalık uçuşa başlıyorlar.
And inevitably, your partner would find somebody within the first three to four days and begin a tumultuous sexual relationship.
Ve eşinizin üç dört gün içerisinde başkasını bulması kaçınılmazdır. Ve gürültülü bir seks hayatına başlaması.
Just rest until today and begin working next week.
Bugün izin yap ve haftaya çalışmaya başla.
bones get infected, they begin to die, especially in our feet, and the treatment is very expensive.
Ya görüntüler gerçekse ne olacak? Benim tarafımda mısın, değil misin? Elbette.
Columba definitely felt that lake was sacred and that there was something present there which had a religious connotation, which is why he went to that place to begin with.
Columba kesinlikle hissettim göl kutsal olduğunu ve orada Bir vardı orada mevcut bir şey oldu dini çağrışım, hangi neden o o yere gitti ile başlamak.
We begin in the Swiss Alps, in the village of Gstaad, in the perfely-appointed living room of Kurt Hummel and Blaine Anderson's chic swank chalet.
İsviçre Alplerinde, Gstaad köyünde başlayacağız Kurt Hummel ve Blaine Anderson'un şık ve gösterişli dağ evlerinin mükemmel döşenmiş oturma odasında.
- We didn't get that far, but tell me where the dots begin and I'm sure we can connect them.
- Onu bilmiyoruz ama bana bunu nerede dile getirdiğini söylersen eminim ki buluruz.
And a wise man once said that to begin the journey of change, we must pull on the boots of self-awareness.
Ve bilge bir adam bir keresinde şöyle demişti değişim yolculuğuna başlamak için öz-farkındalık ayakkabılarını giymek gerekir.
So, it seems to me that when he came back to Mecca, that's when I say, yes, that's the point from which we begin, that's the model we need to build on.
Bu yüzden, Mekke'ye döndüğü an için ben ; "Milat noktamız bu andır ve temel alınarak geliştirilmesi gereken model budur." diyorum.
That way you can begin to find your own voice and that's what that...
Bu şekilde içinizdeki sesi duymaya başlayabilirsiniz... ve bu...
And Ben showed Bree the site where construction was about to begin.
Ve Ben de Bree'ye inşaatın nerede yapılacağını gösterdi.
So, look, we initiate a chat, and then we begin Operation :
- Evet. Chat yapacağız ve operasyon başlayacak :
Charlotte, the presentation is about to begin, and I need you here by my side right now.
Charlotte sunum başlamak üzere ve hemen yanımda olman gerekli.
I think we must wait till law and order begin to function
Bence kanun ve düzen işlemeye başlayıncaya kadar beklemeliyiz.
And the airboat would travel along the shoreline to begin before heading deep into the swamp to the finish.
Bataklık teknesi bitime doğru bataklığa girmeden önce kıyı boyunca hareket edecekti.
KOSCHE : Before you even begin, you bathe yourself, and you put on clean clothes.
Hatta banyo yapmadan, ve kıyafetlerinizi giymeden önce.
but i have hope there will come a day we will know who we are and where we are going and it will all begin to make sense till then the sky seems to be filled
Elbet o gün gelecek. Gideceğimiz yeri bileceğiz... ve her şey anlamlı başlayacak Gökyüzünü doldurmak için...
It takes days to lay a full clutch of eggs and until that's complete, this animal won't begin its brooding behaviour and start sitting on the next.
Bir sürü yumurta yumurtlamak günler sürer ve bu hayvan, bu tamamlanana kadar kuluçkaya yatamaz ve yuvanın yanında oturmaya başlar.
And you begin to have the points of view that they have, not that you've disregarded your own, but what you bring is the ability to assimilate what they're doing.'
Kendi bakış açınızı rafa kaldırmazsınız ama yaptıklarını özümseyip kendinizde bütünlersiniz.
When an artist makes a mistake or they want to change something, they simply whitewash over the error and then begin again.
Sanatçı bir hata yaptığında veya bir şeyi değiştirmek istediğinde hatalı yeri temizler ve baştan boyar.
Then like clockwork, their plans begin to show up in the media finance, corporate, government and military arenas.
Sonra, saat mekanizması gibi planları medyada, ekonomi, şirket, devlet ve askeri alanda gözükmeye başladı.
$ 10,000 - $ 15,000 in front of your nose, your mouth would begin to water, you'd start drooling and squealing, gimme, gimme, gimme, gimme.
Burnunun dibinde 10 bin, 15 bin dolar sallasam ağzının suları akmaya başlar. Bağırırsın! "Onu ver bana" diye!
Today, we begin a two-part series about one of those secrets- - a heinous crime perpetrated by one of the Bunnies- - one which speaks to the ills of our time and the darkest side of our nature.
Bugün bu sirlar hakkinda iki kisimdan olusan yazi dizimize basliyoruz. Tavsanlardan biri tarafindan islenen korkunç suç. Zamanimizin hastaliklarina ve dogamizin karanlik yüzüne deginen bir suç.
That's why we come here every week, right? - And I have to believe that as we keep coming here and talking and revealing, that eventually, in time, even the deepest wounds we carry will begin to heal. A
O yüzden her hafta buraya geliyoruz değil mi?
Our spies will go planet-side, locate said Hilarium and contact us so that we may begin extraction.
Ajanlarımız gezegenin etrafında dolaşıp Komikyum elementini arayacaklar ve sonrasında bizimle bağlantıya geçip çıkartma faaliyetlerine başlayacaklar.
And right now, history as we know it is about to mysteriously begin.
Tam da şu an bildiğimiz kadarıyla tarih gizemli bir şekilde başlamak üzere.
And human history as we know it can truly begin.
Bildiğimiz insanlık tarihi artık tam anlamıyla başlayabilir.
And now let the transformation begin.
Ve şimdi bırak dönüşüm başlasın.
I'll begin an evacuation and search.
Tahliyeye ve aramaya başlıyorum.
Okay, ladies and gentlemen, let the games begin.
Tamam, baylar bayanlar, oyunlar başlasın.
And I can't even begin to tell you how sorry I am.
Ne kadar üzgün olduğumu nasıl anlatsam bilemiyorum.
Now, if you want someone who's out and about, with a good motive to kill J-Rock, why don't you begin right here?
Dışarıda olup J-Rock'ı öldürmek için iyi bir nedeni olan birini arıyorsan niye burayla başlamıyorsun?
Migrants begin arriving from the south and suddenly the tundra is alive with birds and chicks.
Güneyden göçmenler gelir ve tundra kuşlar ve yavrularıyla yaşam dolar.
And the ducklings begin their sprint to maturity.
Ve civcivler, yetişkinliğe doğru hızla atılıyorlar.
The pack focus their attention on the rear of the herd and the bison begin to panic.
Kurtlar, dikkatini sürünün arkasına odaklıyor ve bizonlar panikliyor.
South of the tree-line the winters are shorter, so trees grow faster and taller, and forests begin to appear.
Ağaç sınırının güneyinde kışlar daha kısa. Böylece ağaçlar daha uzun ve hızlı büyüyor ve ormanlar ortaya çıkmaya başlıyor.
And we begin with a letter, a real one for once
Bir mektupla başlıyoruz, hem de gerçek.
And I can't begin to tell you how much I hate him.
Ama ondan ne kadar çok nefret ettiğimi söyleyemiyorum.
Now we can begin the plan for real. and enter Steins Gate.
Şimdi artık Makise Kurisu'yu kurtarma ve Steins Gate'e girme planına gerçek anlamda başlayabiliriz.
Scott and his men left the hut on the 1st of November, 1977, to begin their journey on foot to the South Pole.
Scott ve adamları 1 Kasım 1977'de kulübeden ayrılarak Güney Kutbu'na doğru yürüyecekleri yolculuğa başladılar.
And we begin with this.
Bundan başlıyoruz.
Take him to the dungeons and let Asgard's new age begin forthwith!
Onu zindana atın ki, Asgard'ın yeni çağı başlasın bugünden öte!
Immediately begin constructing new schools and mosques.
Tez yeni cami ve medrese inşası başlaya.
Look, most married men have very foggy memories of their single days and they begin to believe that if not for you they could be with these other women.
Bakın, çoğu evli erkek bekarlık günlerini hayal meyal hatırlar ve siz olmasaydınız diğer kadınlarla birlikte olabileceklerine inanmaya başlar.
♫ And so we begin
¶ ve başladık
.. We will begin the trials and carry out the sentences.
Yargılamalara başlayıp, hükümleri vereceğiz.
# Begin and never cease. #
# Başla ve asla durma #
And I can't begin to explain that. Or the craziness inside myself and everybody else, but guess what?
Ne bunu, ne de kendimde ya da başkasındaki çılgınlığı açıklayamam.
And they begin to get hungry.
Acıkmaya başlarlar.
In time, they'll make me anxious, I'll begin to imagine things, and after that I'll be dependent on other people to feed me, dress me, bathe me.
Zamanla, beni rahatsız edecekler, hayal görmeye başlayacağım ondan sonra diğer insanlara beslenmek, giyinmek, yıkanmak için bağımlı olacağım.
begin 288
beginning 25
begins 36
beginner's luck 50
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
beginning 25
begins 36
beginner's luck 50
and by 340
and by the way 907
and beyond 30
and besides 937
and breathe 35
and besides that 26
and before i forget 16
and beyond that 27
and ben 22
and before you know it 100
and by god 23
and better 23
and by that 52
and before you ask 32
and back 42
and behold 28
and beyond that 27
and ben 22
and before you know it 100
and by god 23
and better 23
and by that 52
and before you ask 32
and back 42
and behold 28
and blue 32
and bang 29
and boy 49
and before i knew it 33
and be careful 102
and by that time 20
and by then 42
and boys 16
and believe me 430
and believe it or not 60
and bang 29
and boy 49
and before i knew it 33
and be careful 102
and by that time 20
and by then 42
and boys 16
and believe me 430
and believe it or not 60