English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Black eyes

Black eyes translate Turkish

525 parallel translation
Well, it's an old sickness, re-occurring black eyes.
Eski bir hastalık ; tekrar ortaya çıkan mor gözler.
All as fat as pigs, big black eyes, lots of hair.
Hepsi domuz gibi besili, kocaman siyah gözlü ve kıllı olacak.
Black eyes, brown skin.
Siyah gözler, esmer bir ten.
I see you'll have black eyes all your life.
Anlıyorum, ömrün boyunca gözlerin moraracak.
You know, you could wind up with two black eyes.
İki gözünde morarabilirdi.
To be a lady, you must stop feeling neglected if men don't spend half their time sniveling over you and the other half giving you black eyes.
Hanımefendi olacaksan, erkekler sürekli... senin için ağlaşıp gözüne yumruk indirmiyor diye... kendini ihmal edilmiş hissetmemelisin.
Black hair, black eyes, black moustache.
Siyah saçlar, siyah gözler ve siyah bıyıklar.
You bet your beady little black eyes I'll remember Jane.
Bahse girerim küçük siyah gözlerinde, Jane'i hatırlayacağım.
She had flame-red hair, pitch-black eyes, ruby lips and no teeth.
Parlak kızıl saçları, simsiyah gözleri, kırmızı dudakları vardı ama hiç dişi yoktu.
A woman with black eyes and hair...
Siyah saçlı ve siyah gözlü bir kadın...
I look like my mother... except she got black eyes, I got blue.
Ben de anneme benzerim. Tek farkımız, onun gözleri siyahtı, benimkiler mavi.
"two rocks, like the black eyes of a snake " stare at him, "
Ona bakan bir yılanın siyah gözleri gibi iki kaya.
Black eyes, like a doll's eyes.
Oyuncak bebeklerinki gibi karadır gözleri.
Those little black eyes roll over white and then then you hear that terrible high-pitched screamin'.
O küçük kara gözlerin akı çıkar sonra o korkunç tiz çığlığı duyarsın.
Big Jim looked deep into the eyes of Black Larson and saw there the soul of a skunk.
Big Jim, Black Larson'ın gözlerinin içine baktı ve alçak ruhunu gördü.
He's about 5'10 ", heavy black hair... brown eyes, stocky built, around 30 years old.
Yaklaşık 1,80 boyunda, koyu siyah saçlı kahve gözlü, bodur yapılı, 30 yaş civarlarında.
- I'm sorry, she's about... Oh, she's about so tall, Jet-black hair and large brown eyes.
- Üzgünüm ama -... boyu şu civarda kömür karası saçları, büyük kahverengi de gözleri var.
She's about so tall, Black hair and large brown eyes.
Boyu yaklaşık bu kadar siyah saçları ve büyük kahverengi gözleri var.
And then one day, when our first-born was put into his arms... he could see that the boy had inherited his own eyes as they once were. Large, brilliant and black.
Ve bir gün, ilk çocuğumuzu kucağına aldığında... oğlunun, bir zamanlar kendininki gibi... büyük, parlak ve siyah gözleri olduğunu gördü.
I start to figure maybe they won't take me... and some cold sweat runs down the middle of my back, and my head begins to buzz... and everything in the middle of the room begins to swim... and I get black spots in front of my eyes... and they say I've got high blood pressure again.
Belki de beni hiç almayacaklarını anlamaya başlarım ve sırtımdan aşağı soğuk terler akarken, beynim çınlamaya başlar ve odanın ortasındaki her şey havada yüzerken gözüm kararmaya başlar ve gene tansiyonumun yükseldiğini söylerler.
You see? The black holes for eyes... heavy eyebrows and lips give it a fixed expression.
Siyah yer gözleri kalın kaşlı ve ince dudağıyla gözlerini dikerek bakıyor.
Eyes, brown. Last seen wearing gray prison trousers, black shoes.
En son gri cezaevi pantolonu ve siyah ayakkabı ile görülmüş.
Thou turn'st mine eyes into my very soul and there I see such black and grained spots as will not lose their stain.
İçimin derinlerine çevirdin gözlerimi. Öyle kara, öyle yoğun lekeler var ki içimde, silinir, yıkanır gibi değil.
He has black hair, blue eyes about five feet, eleven inches tall looks exactly like the statue of Pithecanthropus erectus, exactly.
Üç denizci ve bir kadın taksi şoförü arıyoruz.
Black mai for the eyes... red powder for beauty spots gracing the forehead... tiny bottles of perfumed oils andjasmine.
Gözler için siyah sürme... alnı süsleyen güzellik benekleri için kırmızı toz... küçük, şirin şişelerde parfümler ve yasemin çiçeği...
He had brown eyes and shiny black hair.
Gözleri kahverengi saçı parlak siyahtı.
Your eyes were jet-black, like today. It's fate.
Gözleriniz bugünkü gibi kapkaraydı.
Number one, approximately 40 years, 175 pounds, black hair, brown eyes.
İlki, yaklaşık 40 yaşlarında, 80 Kg, siyah saçlı, kahverengi gözlü,
... approximately 40 years, 5'10 ", 175 pounds, black hair, brown eyes, dressed in a gray suit and wearing a gray hat.
... yaklaşık 40 yaşlarında, 80 Kg, saçları siyah ve kahverengi gözlü, gri bir takım elbisesi var ve aynı renk bir şapka takıyor.
It's believing you see white when your eyes tell you black.
Gözlerinin siyah gördüğü şeyin beyaz olduğuna inanmaktır.
Black hair. Blue eyes.
Mavi gözler.
Black hair, dark eyes, he was full of high spirits.
Siyah saç, koyu gözler, neşe doluydu.
They'll drag you out in the yard and heave you onto that platform, fix that rope around your neck and leave you out there all alone with a big black hood over your eyes.
Seni sehpaya götürüp, ipi boynuna geçirirler ve seni gözlerinde siyah bantla orada yapayalnız bırakırlar.
After all that horror after those nightmares just to be able to lift up their eyes to a sky not black with savage, devouring birds.
Tüm bu dehşetin kabusların ardından yırtıcı, yiyip bitiren kuşlarla kararmamış gökyüzüne gözlerini yükseltebilmeleri.
I'm shutting my eyes tight so everything goes black.
Zifiri karanlık olsun diye gözlerimi sımsıkı kapamaya çalışıyorum.
Eyes gouged from bloody sockets flesh burned black.
Gözleri, kanlı göz çukurlarından, oyulup çıkartılarak. Vücutları, dağlanarak.
Have you seen a young man, a bit taller than me, with black curly hair and blue eyes? Hasen!
Hasen!
- Lot of black-eyes, Hallie.
- Her yeri kararsın Hallie.
A lot of black-eyes.
İyice kararmış.
They were old and ugly in their black habits, eyes wide with fear, but all ready... for martyrdom.
Oldukça komikti. Siyah kıyafetli, yaşlı ve çirkindiler gözleri korkuyla açılmış, ama hepsi de şehit olmaya hazırdı.
Those black locks, those eyes, that skin, those breasts!
O siyak bukleler, o gözler, o teni o göğüsleri!
Big, black, almond eyes.
Kocaman siyah badem gözleri var.
Before my eyes, the world suddenly turned black.
# Gözlerimin önünde, dünya aniden kararmıştı #
The same glossy black hair those eyes that lovely nose those soft cheeks and...
Parlaklıkları hala aynı... koyu gözler... sevimli burun... yumuşak yanaklar... ve...
Five feet five, 110 pounds, size eight dress, blue eyes, black wavy hair,
1,60 boyunda. 55 kilo. 36 beden giyiniyor.
And he say it's true... that his eyes are like black daggers... and before them, all men tremble.
"Doğrudur." dedi. Ki onun gözleri kara hançerler gibidir ve gören bütün insanlar irkilir.
Eyes : Black.
Gözleri siyah.
But when I looked in his eyes black were milled and then crashed.
Ve siyah gözlerine baktığımda,... beyaza döndüler... ve yere kapaklandı :
'Cause her hair was black And her eyes were blue
"... söyle bana, bir erkek ne yapabilir ki? "
It looked like an african fetish, like the ones the sorcerers of the black tribes in the movies have. And I've seen that the handle was carved like a head with eyes.
Şu ilginç Afrika malzemelerine büyücülerin filmlerde kullandıkları şeye benziyor.
Especially a fat oily one with his curly hair, and his tiny cruel eyes and black sun glasses.
Hâttâ iri, yağlı ve kıvırcık saçlıydılar. Küçük, gaddar gözleri ve siyah gözlükleri vardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]