English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Both hands

Both hands translate Turkish

1,040 parallel translation
Both hands.
Her iki elini de.
He needs both hands to cut the cards.
İki eliyle de kartları tutmak zorunda kalır.
He could get you with both hands in his pockets. He could shoot with his navel.
İki eli de cebindeyken göbeğinin hizasından karşısındakinin hakkından gelebilir.
Yes, like this, but you have to use both hands.
Evet, bu şekilde, ama iki elini de kullanmalısın.
Both hands.
İkisini de.
She turned around, took his head in both hands and gave him her breast.
Kız döndü ve kafasını alıp göğsüne bastırdı.
You never could find your head with both hands.
İki elinle kafanın yerini bile bulamazsın.
Sir, let me drink with both hands.
Efendim, İki elimle birlikte içsem.
I shall take the dagger in both hands and push it through his flesh, and then I shall hear what he has to say to me.
Hançeri iki elimle tutup etine gömeceğim, sonra da söyleceklerini dinleyeceğim bana.
I know, but you'll need both hands because you got trouble coming.
Biliyorum ama ellerine ihtiyacın var.Sorun geliyor.
- Put both hands up.
- İki elini.
Caress her using both hands.
İki elinizle onu okşayın.
I'll bet I could count on the fingers of one hand... no, let's say both hands... the women I've had.
Sayısı bir elin parmakları, hayır iki elinki kadar, zevk yaşadım.
the general-bass is the most fulfilled basis of music played with both hands.
kontrpuan, iki elle çalınan ve müziğin en çok uygulanmış sesidir.
In that case, I'll use both hands!
Öyleyse, iki elimi birden kullanırım!
Both hands.
İki elini de.
Now, keeping both hands on the railing, come down the stairs.
Şimdi, iki elin de parmaklığın üstündeyken basamaklardan aşağı in.
He obstructs her airway with both hands.
İki eliyle nefes almasına engel olur.
" Gripping her neck with his left hand, he pulls her down, then begins strangling her with both hands.
" Sol eliyle ensesinden tutarak onu yere yatırır, sonra iki eliyle boğazını sıkmaya başlar.
Eleanor, with both hands tied behind you.
Eleanor, sanki ellerin arkadan bağlıymış gibi konuşuyorsun.
Walk into China, mouthful of international goodwill... locate the laboratory, grab the goodies and out... fast guns blazing in both hands.
Gir Çin'e, uluslararası iyi niyet laflarını sırala laboratuarın yerini bul, malı kap ve kaç..
He was calm and then... he gets white, the eyes full of fury... then comes and puts both hands in the neck, like this...
Sakindi, sonra yüzü kireç kesildi, gözleri öfkeyle doldu sonra geldi ve iki eliyle boğazımı tuttu, şöyle...
He took his head in both hands
Başını ellerinin arasına aldı.
Fung wielded twin swords with both hands But you could manage three with just one arm!
Fung, iki kılıcı olduğu halde beni yenmeği başaramadı ama sen tek kolun olduğu halde başardın... sen.. sen...?
He was playing with both hands.
İki eliyle çalabiliyordu.
We had great pitching with both hands and good relief if FDR Caselli come through.
İki elini de kullanabilen harika atıcılarımız vardı. Ve Caselli iyileştiğinde takıma artı destek sağlayacaktır.
Separate filaments exuding from fingertips of both hands uniting to form two separate strands.
Bağımsız lifler iki elin parmak uçlarından çıkıyor ve birleşerek iki ayrı kol oluşturuyor.
Both hands, man.
İki elle.
Oh. My most provocative comment, too, where I said the leading lady attacked her role with both hands and strangled it to death.
En kışkırtıcı yorumumu da kesmişler, başroldeki kadının rolüne saldırdığını ve iki eliyle onu boğmaya çalıştığını söylediğim kısmı yani.
Gotta grab that with both hands
Bu işe iki elle sarılmanız gerek
On a bench close by an old man stares into space for hours on end ; his is mummified, perfectly still, with his heels together, his chin leaning on the knob of the walking-stick that he grips tightly with both hands, gazing into emptiness, for hours.
Yakınındaki bankta oturan yaşlı bir adam saatlerce boşluğa bakıyor ; mumya gibi hareketsiz, topuklarını birbirine dayamış çenesini iki eliyle sıkı sıkı tuttuğu bastonunu üzerine yaslamış boşluğa dalıp gitmiş saatler önce.
Put both hands on the wheel.
İki elinle dümeni tut.
That way you got both hands on the wheel at all times.
Böylece ellerin daima direksiyonun üzerinde kalır.
- I can do it with both hands.
- Bunu iki elimle de yapabilirim.
She is used to to being held on the arse cheeks with both hands.
O iki elini kalçalarına koymandan hoşlanır.
"and then, using both hands, force open its jaws... and have a damned good look in its mouth."
"... ve sonra iki elini de kullanarak, ağzını açtır,... ve ağzından içeri iyice bir bak. "
I broke both hands on his face.
İki elimi de kırdı.
The hull is three inches thick, a chromium alloy steel, and yet this creature is able to make dents in it by using both hands together.
Dış gövde üç parmak kalınlığında krom alaşımlı çelikten ancak bu yaratık her iki elini birlikte kullanarak ona hasar verebiliyor.
You could've broken both hands.
Her iki elini de kırabilirdin.
I'll use both hands.
- İki elle çalarım.
Put both your hands here. Hang on.
İki elini de buraya koy.Bekle.
- What if I burn both my hands off your way?
- Ya iki elimi de yakarsam?
Take it, in both hands.
İki elinle tut.
I wrap my hands around her neck, and we both fall.
Ellerimi boynuna doluyorum ve ikimiz de düşüyoruz.
Two households, both alike in dignity, in fair Verona, where we lay our scene, from ancient grudge break to new mutiny, where civil blood makes civil hands unclean.
Soylulukta birbirine denk iki aile. sahnemizi açtığımız güzel Verona'da. eski düşmanlıktan gelen yeni bir kavgada yurttaş kanı yurttaş elini kirletir burada.
She put both her hands on the glass and said :
" Her iki elini de camın üzerine koyup şöyle dedi :
I bet both my hands won't even go around your thighs.
Bahse varım iki elim birden bacağını saramaz.
Put your hands on both sides of it.
Ellerini iki tarafına koy.
Hands on your head, both of you.
Eller başınızın üstüne, ikiniz de.
Here we go. Clap your hands, both sides, one, two, three, four.
şimdi elleri çırpın, iki tarafa da.
"Your death will stand as a landmark in the continuing struggle to liberate the parent land from the hands of the Roman imperialist aggressors excluding those concerned with drainage, medicine, roads, housing education. And any other Romans contributing to the welfare of Jews of both sexes and hermaphrodites."
"Ölümün, anavatanı Romalı emperyalist saldırganlardan kurtarma savaşımızda bir dönüm noktası olacak ama kanalizasyon, tıp, yol, konut ve eğitim ile ilgililerden değil ve ayrıca her cinsiyetten ve hermafroditten olan Yahudilere yardım eden Romalılardan da değil."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]