English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Cause if so

Cause if so translate Turkish

359 parallel translation
-'Cause if so -
- Eğer öyleyse...
Here. "How can the Bolshevik cause gain respect among the Moslems... " if your three representatives, Buljanoff, Iranoff, and Kopalski get so drunk... " that they throw a carpet out of their hotel window...
İşte. " Üç temsilciniz Buljanoff, Iranoff ve Kopalski... deli gibi sarhoş olarak otel pencerelerinden halı atıp... uçmadığı için idareye şikayet ederse, Bolşevik dava...
If later the duchess said I was the cause of her unhappiness it only goes to show the workings of a mind so tortured by the most horrible and unreasonable of jealousies.
Düşes mutsuzluğunun kaynağının ben olduğumu söylemişti çalışmam sırasında..... korkunç ve nedensiz kıskançIıklarla eziyet çektiriyordu.
If Laszlo and the cause mean so much to you, you won't stop at anything.
Laszlo ve bu amaç çok önemliyse, seni hiçbir şey durduramaz.
'Cause you'll never get your love if you don't do so.
Sevdiğinizi alamazsınız böyle yavaş kalırsanız.
So it's natural if you cause him resentment...
O yüzden onda böyle öfka yaratmanız doğal...
If you attempt to deal with the delegates, or cause Johnny's name to be brought forward on the ticket, or if in my canvass of the delegates tomorrow by telephone I find that you are so acting,
Eğer delegelerle anlaşmaya çalışırsanız, yahut Johnny'nin isminin listede öne alınmasına, ya da yarın delegelerle telefonda yapacağım ankette bu şekilde davrandığınızı öğrenirsem,
If I were a man, I might talk of help sympathy with his cause, and so on
Bir erkek olsam yardım konusunda onunla konuşurdum. Davasına destek verirdim.
I'm like a comedian, so if I get a laugh from a person who's high... it doesn't count,'cause they're always laughing.
Ben bir komedyenim. Zaten ot içmiş birini güldürürsem, bunun ne anlamı var ki? Onlar zaten her şeye gülerler.
So, if you leave my house for good, I grant you 150 guilders at once and an annual sum of 160 guilders, on the sole condition that you leave the valuables I gave you to my son's name and you do not cause any more trouble.
Bu yüzden, evimi temelli terk edersen sana hemen 150 Florin vereceğim ve her yıl da toplam 160 Florin, tek koşulla oğlum adına sana verdiğim değerli eşyaları bırakacaksın... #... ve bundan sonra hiçbir sorun çıkarmayacaksın.
If this turns out to be an encounter with some outlaw traffic, we could jeopardize the whole cause of peace by displaying fighters when we are so close to our rendezvous.
Eğer onlar kanun kaçaklarıysa, buluşmaya bu kadar az zaman kalmışken,... avcılarımızı oraya göndererek barışın tüm unsurlarını tehlikeye atabiliriz.
If this turns out to be an encounter with some outlaw traffic, we could jeopardize the whole cause of peace by displaying fighters when we are so close to our rendezvous.
Eğer bu bir yasadışı çarpışmaya dönüşürse barışı tehlikeye sokabiliriz randevumuza çok yakınken, savaşçılar teşhir ederek.
#'cause one lonely guy # # might change the world # # for one lonely girl # # and life would be so sweet # # if only she could meet # # one lonely guy # # one lonely #
# dünyayı değitirbilir # # tek bir yanlız kadın için # # ve hayat çok tatlı bir hale gelir # # şayet sadece onunla buluşabiliyorsa # # bir yanlız adam # # bir yanlız #
Let's hope so. Cause if I didn't we're all going to look like burnt-out toaster ovens.
Çünkü eğer ulaşmadıysa, hepimiz yanmış tost makinelerine döneriz.
So, if it should happen again, I think we should both gracefully try to ignore each other. 'Cause I'm not one of your little students who's gonna faint every time you say "hello."
Bence bir dahaki sefer karşılaştığımızda birbirimizi görmezden gelebiliriz çünkü her selam verdiğinde bayılan ufak öğrencilerinden biri değilim.
Look, stop. Look, Punchy, if you wanna do any more screaming, be my guest'cause I'm so through.
Bak Punchy, daha bağırmamı istiyorsan kendin buyur.
... so you need to concentrate,'cause if you concentrate, you'll probably rouse him.
... dikkatini vermelisin. Çünkü verirsen belki onu uyandırırsın.
See,'cause you can't say, "higher" on network... so they asked if you could say instead, "Girl, we can't get much better."
'Yükselmek'uyuşturucu tabiri olduğundan televizyonda söyleyemezsiniz. Onun yerine sizden şöyle demenizi istiyoruz... 'Sevgilim, daha iyisini bulamayız.'
If I find so much as a hair of his head, I'll arrest you faster than you can slap a tick,'cause I'm the law, and you cant beat the law
Eğer onun bir saç telini bile bulursam, seni gözünü açıp kapayana kadar tutuklamış olurum... çünkü ben kanunum ve kanunu yenemezsin.
So, if I were to say "I've never been to Mars" then neither of us put our fingers down,'cause we haven't been there.
Mesela, "ben hiç Mars'a gitmedim" diyecek olursam ikimiz de parmağımızı bükeriz, çünkü oraya ikimiz de gitmedik.
So you might as well kill me now,'cause if I ever see you again, I'm gonna kill you.
Yani istersen beni şimdi öldür, çünkü bir dahaki karşılaşmamızda ben seni öldürürüm.
So if you were the cause of an accident that will dishonor my entire family then I'm going to kill you and stuff your miserable corpse out the nearest airlock.
Eğer tüm ailemin şerefini yok edecek bir kazaya sebep olduysan seni öldürüp o aşağılık cesedini en yakın hava kilidinden dışarı atarım.
If you refuse to do so you'll have to appear in court and show just cause.
Eğer reddederseniz mahkeme huzuruna çıkacak ve sonuçlarına katlanacaksınız.
Well, I figure if you can chase a lost cause, so can I. I mean, uh...
Eğer sen kayıp bir davanın peşinden koşuyorsan ben de koşarım.
[Dr. Neaves] Now, Robbie's going to need a catscan so we can see if his seizures have a cause that we can treat surgically.
[Dr Neaves] Şimdi, Robbie CT düşünülmelidir... biz sırasında saldırı görmek için kontrol çalışamaz olabilir odaklar.
So if you've come here lookin'for me to apologize for keeping alive... you better pull up a chair,'cause you're gonna be here for a while.
Eğer senden özür dilemem için buraya geldiysen o zaman bir sandalye çek.
If I cause you pain, it's not my fault, so don't bite my head off.
Yani, eğer canını yakarsam, bu benim hatam değil, beni ısırma.
If Marayna's able to manipulate the ship's computer pathways, she could have disrupted propulsion, and then covered her tracks so we couldn't trace the cause.
Eğer Marayna, geminin bilgisayar yollarını kontrol edebiliyorsa, itici sistemleri bozduktan sonra izlerini silmiş olabilir, bu yüzden, sorunun asıl kaynağını bulamamış olabiliriz.
Klein, I'm gonna have this book one way or another, so you might as well let the damn thing go,'cause if you don't, it's gonna get awfully, awfully physical around here.
Klein, bu defteri alacagim oyle yada boyle, Anlayacagin zaman harcatmadan ver o defteri yoksa.., seni burada guzelce dovup oyle alacagim.
So, you need to find if the defendant intended to cause these injuries? Yes, Your Honor.
Anladığım kadarıyla sorunuz, davalının, bu yaralanmalara kasıtlı olarak sebebiyet verdiğini öğrenmenizin gerekip gerekmediği, öyle mi?
Apparently, according to some of our folktales... if the spirit of a Centauri ends up in a body... that is not worthy of its presence... it can choose to separate... to cause the death of the body... so that it can then move on to a worthier host.
Bazı halk hikayelerine göre... bir Centauri'nin ruhu kendisine layık bir beden bulamadığında bedende ayrılarak ölmesine sebep olur ve kendisine daha iyi bir kabuk aramış.
- I'll call Charlotte and Samantha... see if they're free,'cause Big's got this dinner thing, so we had no plans.
- Charlotte ve Samantha'yı arayıp uygunlar mı sorarım, bugün Büyük yemeğe çıkacak, yani planımız yok.
What if somebody we save goes on to cause something so terrible to happen which is much worse than Copps Coliseum coming down.
Belki kurtulan birisi... Copps Coliseum'dan daha büyük bir felakete sebep olacak.
This is incredible, cause Melchy your mouth usually smells so badly, as if you have eaten a whole stew for breakfast.
İnanılmaz bir şey, zira Melchy ağzın genelde öyle kötü kokar ki sanırsın, kahvaltıda sadece yahni yemişsin.
I envy him, you know,'cause this would be so easy if I was him.
Ona imreniyorum, bilirsin, çünkü onun için bu çok kolay olurdu.
If we cause a war, so what?
Eğer savaşa nedene olursak, ne olacak?
So if you linger in a danger zone or cause trouble, we can identify you, and transmit radio waves that trigger an alarm and boom!
Eğer bir tehlike bölgesinde oyalanıyorsanız, ya da sorun çıkartıyorsanız, sizi farkedebiliriz ve radyo dalgaları göndererek bir alarmı çalıştırırız ve BOOM!
If you're so interested in serving a cause why don't you join the Army?
- Kimin davası? Eğer bir davaya hizmet etmeye bu kadar meraklıysan,
If you're so interested in serving a cause why don't you join the Army?
Eğer bir davaya hizmet etmeye bu kadar meraklıysan, - Niye orduya katılmıyorsun?
No police, cause a Mafia hitman did this so. He said that if we tell anybody he's gonna kill us.
Polis olmaz çünkü bu işi bir mafya tetikçisi yaptı ve, birilerine anlatırsak bizi öldüreceğini söyledi.
He has all this money and no kids... so he thinks if he puts me in here enough... it'll fix whatever's broken...'cause he doesn't want some freak inheriting all his money.
O kadar parası var ve hiç çocuğu yok... beni burada yeterince tutarsa... her şeyin düzeleceğini sanıyor... çünkü anormal birine mirasını bırakmak istemiyor.
A man that missed won't even scratch his macadamias if they itch,'cause he's so afraid that any movement's gonna provoke a call.
O adam şeyi kaşınsa bile asla elini sürmez. Çünkü bir hareketinin birinin pas demesine yol açmasından korkar.
You did. 'Cause I thought Miranda might feel more comfortable... if she knew you were gonna be here, so...
- Evet. çünkü Miranda senin de geleceğini bilirse daha rahat gelir dedim.
Which got me thinking that, uh if these siddhi hold so fast to their orthodoxy then what would cause them to break their faith?
Bu da beni düşünmeye sevk etti....... Sadi'ler yollarına bu kadar bağlıysa, onları inançlarını çiğnemeye iten şey ne olabilir?
He claims that the vehicle is so genius and revolutionary that it could cause one's eyes to bleed if not properly prepared to see it.
İddiasına göre araç o kadar dahice ve o kadar devrimci ki, eğer hazır olmadan bakılırsa bakanın gözlerinden kan akmasını sağlayacak.
So forgive me if I cause offense baring my heart in telling.. .. the truth.
Doğruyu söyleyerek kalbimi gömdüğüm için beni affet.
You wanna bone him right this second,'cause you is feeling so horny, that if you don't get it now...
Ben sadece onun kemiklerini isterim doğru, nasırlaşmış hissediyorsun, ki onu bulsaydın şimdi...
So if something upsets you or makes you unhappy in any way, don't shoot your fat-ass mouth on me'cause I won't give a shit.
Yani, bir şekilde bir şey sizi üzer ya da mutsuz ederse koca kıça benzer ağzınızı gelip bana açmayın çünkü işim olmaz.
'Cause if it hits me in the heart, I'm pretty much done with, so...
Çünkü kalbime gelirse, işimin bitermiş bu yüzden, ah...
So forget the cheap shots, because even if that were true, it wouldn't matter,'cause it's not about me.
O yüzden bu saçmalıkları bırak, çünkü eğer doğruysa bile önemli değil, çünkü benimle ilgili değil.
'Cause if I fight you, Rory's gonna think it's my fault, so just forget it, okay?
Çünkü eğer edersem Rory bunun benim hatam olduğunu düşünecek onun için bırak, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]