Could be a coincidence translate Turkish
128 parallel translation
It could be a coincidence, an innocent remark.
Tesadüf ya da zararsız bir yorum olabilir.
Your being Oscar could be a coincidence, no?
Adının Oscar olması sadece bir tesadüf olamaz mı?
But that could be a coincidence.
Rastlantı da olabilir tabii.
That could be a coincidence.
Tesadüf olamaz mı?
Well, I guess it could be a coincidence.
Bu tamamen tesadüf olmalı.
You think that could be a coincidence, George?
Sence bu bir tesadüf mü, George?
- Well, that could be a coincidence too.
- O da rastlantı olabilir.
Could be a coincidence.
- Tesadüf olabilir.
Could be a coincidence, but I doubt it.
Tesadüf olabilir ama emin değilim.
Could be a coincidence, could not be a coincidence.
Bir tesadüf olabilir, olmayabilir de.
You know, it could be a coincidence.
Biliyorsunuz, bu bir tesadüf olabilir.
Hell, it could be a coincidence.
Bu bir tesadüf olabilir.
There's no way it could be a coincidence.
Bunun bir tesadüf olması da imkansız.
- It could be a coincidence.
- Bu bir raslantı olabilir.
It could be a coincidence.
Tesadüf olabilir.
That could be a coincidence.
- Bu bir tesedüf de olabilir.
It could be a coincidence, but...
ama...
I mean, it could be a coincidence - but there are two of them.
Tesadüf olabilir ama... Aynı durumda olan iki kişi var.
Or it could be a coincidence.
Ya da bir rastlantı olabilir.
It was weird, yes, but it could be a coincidence.
Garipti, evet, ama bir rastlantı da olabilir.
They live in the same house, it could be a coincidence.
Ayni evde yasiyorlar, rastlanti olabilir.
Could be a coincidence.
Tesadüf olabilir.
Well, one year later is cause for concern, but 10 years? That could be a coincidence.
1 yıl sonra olsaydı şüphe çekebilirdi ama 10 yıl yalnızca tesadüf olabilir.
Could be a copycat, could be a coincidence.
Taklitte olabilir, tesadüfte.
That could be a coincidence.
Bir tesadüf olabilir.
This could be a coincidence, but a lady on the fourth floor said she saw a women running from an appartment last night looking scared
Belki rastlantı olabilir ama 4. kattaki bir bayan bir kadının kaçtığını ve korkmuş göründüğünü söyledi
It could be a coincidence, or an anomaly.
Bu şey tesadüfi olabilir ya da bir anormalliktir.
A single bill could be a coincidence, but what about a whole stack?
Evet bir banknot tesadüf olabilir. Ya bir balya?
Could be a coincidence, but...
Tesadüf olabilir, ama...
Could such a coincidence be!
Ne tesadüf olur ama!
- Could it be just be a coincidence?
- Bu tesaduf olamaz degil mi?
What a coincidence Or it could perhaps be fate
şu tesadüfe bak belki de kaderdir
Could the similarity in the pattern of the events here on the island and those on the moors be a mere coincidence?
Masum bir tanık, saatlerdeki değişim, bu adada olanlarla... o çayırda olanlar arasındaki benzerlikler sadece rastlantı mıydı?
- Could be just a coincidence.
- Rastlantı olabilir.
It could simply be a coincidence.
Basit bir tesadüf olabilir.
It could just be a coincidence
Bu sadece bir tesadüf olabilir.
Well, he was sighted in the vicinity of the bombing ten days ago and may could just be a coincidence.
On gün önce, bombalama yapılan yerin yakınlarındaydı, tesadüf de olabilir.
Its presence here could simply be a coincidence.
Tesadüfen burada olabilir.
Could be a complete coincidence.
Tamamıyla bir tesadüf olabilir.
I was prepared to say that this could all be just a coincidence, - but when you see them like that...
Bütün bunların tesadüf olduğunu söyleyecektim ama bunları görünce...
Now I understand projection, but isn't it a coincidence that I could see such a vivid reality that I've created, and the cylon projection experience seems to be so similar?
Şimdi yansıtmayı anlıyorum ama kendi yarattığım bir gerçekliği böylesine canlı görmem ile Saylon yansıtma deneyiminin bu kadar benzemesi tesadüf değil mi?
It could just be a coincidence...
Tesadüf de olabilir tabii- -
It could be that the similarity and phraseology is a coincidence, but that's highly unlikely.
Benzerlik ve ifade tarzı bir tesadüf olabilir, fakat bu pek mümkün değil.
I mean, it could all just be a coincidence, right?
Öncelikle bunu ispatlayacak bir delil bulmalıyız.
This could all be a random coincidence, but.
Bu tamamen bir tesadüf olabilirdi ama...
It could just be a coincidence.
Bir tesadüf olabilir.
it could just be a coincidence that we're here. - Oh, shut up!
Tüm öğretiler arasında "Düşmanını Sev", İsa'nın en önemli öğretisi sayılmaz mı?
Well, anyone else think it's more than a coincidence these kids have symptoms that could be caused by a brain tumor which is exactly what killed their mom?
Annelerini de öldüren ve bu semptomlara sebep olan beyin tümörünün iki kardeşte birden olmasını rastlantıdan fazla olduğunu benden başka düşünen yok mu?
This could just be a coincidence.
Tesadüf olabilir.
The only strange thing, and this could just be a coincidence, is that Ben told the daytime security guard, Lorenzo Sapelli, that he was planning on quitting the job.
Tek garip şey şu, ki bu rastlantı da olabilir, Ben sabah güvenlik görevlisi Lorenzo Sapelli'ye işi bırakmayı düşündüğünü söylemiş.
- It could be just a coincidence.
Bu yalnızca bir tesadüf olabilir.
could be more 16
could be worse 129
could be 753
could be better 30
could be anything 68
could be anywhere 25
could be a trap 19
could be anyone 27
could be fun 50
could be nothing 25
could be worse 129
could be 753
could be better 30
could be anything 68
could be anywhere 25
could be a trap 19
could be anyone 27
could be fun 50
could be nothing 25
could be anybody 19
a coincidence 44
could 243
couldn't 72
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
couldn't be better 98
could you do it 21
a coincidence 44
could 243
couldn't 72
couldn't agree more 58
could you give me a hand 26
could you say that again 20
could you repeat that 46
couldn't be better 98
could you do it 21