Do you like it translate Turkish
8,223 parallel translation
Do you like it here?
Burayı sevdin mi?
Hey, do you like it? Yeah, well, before Master Rex said that we weren't supposed to do carpentry, I talked to Tiny and Jojo and they got their construction crew in here.
Üstat Rex marangozluk yapmamamız gerektiğini söylemesinden önce Tiny ve Jo-Jo'yla konuştum ve buraya kendi inşaat ekiplerini getirdiler.
- Do you like it?
- Beğendin mi?
Do you like it?
Beğendin mi?
So, how do you like it...
Beğendin mi bari? Batı nasılmış?
Do you like it?
- Hoşuna gitti mi?
Do you like it?
Beğendiniz mi?
Do YOU like it?
- Sen hoşlanıyor musun?
Do you like it, Daddy?
- Beğendin mi, babacığım?
Do you ever think what it would be like to be like other people?
Diğer insanlar gibi olmanın nasıl olacağını düşündün mü hiç?
Do you like it?
- Sevdin mi?
It was like I was coming home. Do you really think we're beautiful?
Sanki eve dönüyormuşum gibiydi.
Why do you keep saying "just like we planned it" after everything?
Niye her cümlenin sonunda "aynen planladığımız gibi" diyorsun?
If you feel like that's the right thing to do... then you should absolutely do it.
Yapılması gereken sence buysa kesinlikle böyle yap.
What do you think it's like to be her in real life?
Bu kadının yerinde olsaydın ne düşünürdün?
It's like... you do God.
Sanki... Tanrı iş yapıyor.
Wouldn't you like to do it?
Bunu yapmak hoşuna gitmez miydi?
Try it again, but this time drive it home with, "How do you like them apples, Missy?"
Tekrar dene ama bu sefer "Koyduk mu çocuğu yavrum?" de.
Well, why don't you stop working on it, start acting like Galavant, and do something already?
Neden uğraşmayı bırakıp, Galavant gibi davranıp çoktan bir şeyler başarmıyorsun?
Girl, stop, it's not like you could do any better anyway, girl.
- Daha iyisini yapabilecekmişsin gibi konuşma burada.
You like the script, you do it
Senaryoyu çok beğendin ya buyur sen yap.
- But now, if you'll excuse me, there is a cake with your face on it that ended up looking a little bit more like Muammar Qaddafi, so I'm gonna do some damage control frosting wise.
- Ama şimdi, eğer izin verirsen, burada bir pasta var üzerinde senin resmin olan ama sonunda biraz Muammer Kaddafi'ye benzemiş olan, o yüzden biraz zarar vereceğim krema kontrol bilgisi için.
We do what we gotta do, but it's like you said. We don't need these for that.
Yapmamız gerekeni yaparız yine ama dediğin gibi onun için bunlara ihtiyacımız yok.
Do you not like it?
Yoksa beğenmedin mi?
Don't you have some kind of online poll blogging stuff that you do with your little phone when you touch it like every 10 seconds?
Telefonuna 10 saniyede bir bakmadan duramıyordun. Senin anket gibi birşey hazırlaman gerekmiyor mu?
Fox in a hen house. Like a Cookie Monster, and a... What do you call it...
Yani, ben olsam kümesteki tilki gibi olurdum.
Are you folding it like a crazy person to get me to do it for you? I'm so... !
Senin yerine katlamamı sağlamaya çalışan bir kaçık gibi mi katlıyorsun?
And I was wondering if any of you guys would like to help me do it.
Bu görevde bana yardım etmek isteyeniniz var mı diye soracaktım.
And it's not that I don't want to bang you, I mean, I absolutely do. But I also like you.
Sana çakmak istemiyorum değil, yani kesinlikle istiyorum, ama senden hoşlanıyorum da.
But you don't do it, like... in her ear.
Ama kulagina degil herhalde?
Listen, I agree that Chuck needs help, and maybe it's the right thing to do, but you can't do it like this.
Bak Chuck'ın yardıma ihtiyacı var, evet ve belki yapılması gereken şey de bu ama bu şekilde karar veremezsin.
It's like sometimes those guys make me do things - that aren't really me, you know?
- Bazen bizimkiler beni tarzım olmayan şeyleri yapmaya zorluyorlar.
- And if I can't? - We can still do it for you, but your consciousness won't like being yanked out when it's not ready.
- Yine senin yerine yapabiliriz ama bilincin hazır değilken çıkartılmaktan hoşlanmaz.
You do like it?
Sevdin mi?
Do you remember how much fun it was, like, a few seconds ago... and now that you said that, it's all tight in the chest and scary?
Biraz önce ne kadar eğleniyorduk, hatırlıyor musun? Ve söylediğin şey yüzünden şimdi ne kadar sıkıntılı ve korkutucu oldu?
How do you think I like it?
Sence nasıl gidiyor?
It's like the opposite of what sleep is supposed to do for you.
Uykunun aslen yapması gerekenin tam tersi.
It's like you said. He's convincing the children he's not real. He's getting them to do stuff.
Dediğin gibi, çocuklara gerçek olmadığını inandırıp onlara bir şeyler yaptırıyor.
But you don't understand that because guys like you don't have to do it.
Ama sen anlamazsın çünkü senin gibi adamlar bunu yapmak zorunda değil.
Do you want me to say that I like it?
Hoşuma gittiğini söylememi ister misin?
Well, if you don't like that job, you don't have to do it.
Şayet yaptığın o işi sevmiyorsan, onu yapmak zorunda değilsin.
It was a very dumb thing for you to do to be coming up to me like that.
O şekilde yanıma gelmiş olman aptalca bir şeydi.
Have you forgotten what it feels like to be in a cage for something you didn't do?
Yapmadığın bir şey için parmaklıklar ardına tıkılmanın nasıl bir şey olduğunu unuttun mu yoksa?
It's not like you couldn't do it.
Sanki sen yapamazsın.
What you do is you hit a button, and then, the armrests would rise and it would be like people on either side of you helping you up out of the chair.
Tek yapman gereken düğmeye basmak, ve sonra kolçaklar havaya kalkıyor, ve etrafındaki diğer insanlar da, sandalyeden kalkmana yardım ediyor.
Do you like it?
- Beğendin mi?
And you know when you feel like it's a bad idea, but you do it anyway?
hani kötü bir fikir olduğunu hissedersin ya, ama yine de yaparsın.
Do you think the fact that you treated my mother like one of your bar groupies makes it better?
Anneme, bardaki hayranlarından birisiymiş gibi davranmanın durumu daha iyi bir hale getirdiğini mi düşünüyorsun?
A, I don't think you meant it as a compliment, and B, I actually do like girls.
İltifat etmek istediğini düşünmüyorum, Ve B :
Like the world just... - You want it, you do it.
Öyle bir dünyan var ki aklına eseni yapıyorsun.
It's not like Robert's here to object, so if you think you can do better, just have at it.
Robert burada olup itiraz edemeyeceğine göre, eğer daha iyisini yapabileceğim diyorsan, buyur yap.
do you like it here 44
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you speak english 171
do you know me 118
do you remember me 298
do you like music 40
do you 11143
do you understand me 803
do you understand english 18
do you understand 3234
do you love me 464
do you speak english 171
do you know me 118
do you remember me 298
do you like music 40
do you want to marry me 20
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you know who i am 370
do you copy 753
do you know 1210
do you hear me 1638
do you really love me 16
do you know what that's like 19
do you remember 811
do you mind 1332
do you play 74
do you know who i am 370
do you copy 753