Excuse translate Turkish
91,216 parallel translation
Excuse me? What was I supposed to do?
Affedersin, ne yapmam gerekiyordu?
Excuse me, hi.
Affedersiniz, merhaba.
Excuse me.
Affedersiniz.
Excuse us, sorry.
- İzninle. Kusura bakma.
Excuse me, miss!
Affedersiniz. Hanımefendi!
Excuse me.
Affedersin.
Excuse me for a moment.
Bir saniye lütfen.
Excuse me.
Müsaadenle.
Excuse me.
Pardon.
Excuse the... the cold hands.
Soğuk ellerimi mazur gör.
These people don't want a plan... they want an excuse.
Bu insanlar plan değil... Bahane istiyorlar.
Excuse me, sir.
Affedersiniz bayım.
You get three wrong, and this excuse for a higher primate and the antidote around his neck fall over the ledge.
Üç yanlış yap ve bundan ötürü yüksek yetkili ve boynundaki panzehir merdiven boşluğuna düşsün.
Excuse me? Yeah?
- Affedersiniz?
And as for you, whoever you may be, please excuse us.
Sana gelince, her kimsen lütfen bize izin ver.
- Excuse me, what?
- Affedersiniz, ne?
Go get what's her name. Sir, excuse me!
Git adını sor.
No problem. Excuse me.
- Çok teşekkür ederim.
Caitlin... Initially, I had you targeted for ticketing, but it occurs to me, with a few lessons in foam art, you could very well man up... excuse me... woman up our cappuccino stand.
Başta seni bilet satışı için düşünmüştüm ama sonra dedim ki birkaç köpürtme dersinden sonra kapuçino standımızı idare edebilirsin.
Well, right now, my instincts are telling me I should be writing my last will and testament, so please excuse me.
Şu anda içgüdülerim bana vasiyetimi hazırlamamı söylüyor, yani müsaadenizle.
Excuse...
Barry mi?
Barry? Excuse me?
Affedersin?
You have to excuse my friend.
Arkadaşımın kusuruna bakmayın.
Excuse me?
Anlamadım?
If you'll excuse me, I have my execution to attend.
Müsaadenizle, idamım bekliyor.
Excuse me.
İzninizle.
Excuse me.
- İzninizle. - Bekle.
- Excuse me.
- Affedersiniz.
Now... if you'll excuse me, I'd like to go somewhere where you two are not.
Şimdi izninizle siz ikinizin olmadığı bir yere gitmek istiyorum.
Now, if you'll excuse me, I need to slut this up.
Şimdi izninle birazcık şırfıntı olmam gerekiyor.
Excuse us, thank you.
Müsaadenizle, teşekkürler.
Yeah. Excuse me, have you seen this girl?
- Pardon, bu kızı gördünüz mü?
- Excuse me. - Get well soon.
- Çok geçmiş olsun.
Excuse me? Ishim said to come alone.
- Ishim yalnız gel dedi.
While it's true that I didn't know we were killing an innocent, ignorance is no excuse.
Masum birini öldürdüğümüzü bilmediğim doğru ama cahilliğin bir bahanesi olamaz.
Hey. Hey, hey, hey. Excuse me.
Affedersiniz.
Excuse me. Hi. Hey.
Affedersiniz merhaba.
Excuse me?
Anlayamadım?
Mm. - Excuse me.
- İzninizle.
But you can't keep using him as an excuse to blow off work.
Ama işten kaytarmak için sürekli onu bahane edemezsin.
Excuse me, sir.
Affedersiniz efendim.
Excuse me, sheriff.
Affedersiniz şerif.
That's his excuse. Wow.
Adamın bahanesi bu.
Excuse me?
- Anlayamadım?
Excuse me?
- Anlamadım?
- Excuse me?
- Affedersin?
And he has a convenient excuse for his DNA being over them.
Üzerinde DNA'sının olması için de makul bir sebebi var artık.
So here's my deal : you resign the governor's job, you find some excuse, and you go home to Oslo.
Bu yüzden, şöyle yapacağız. Valilik görevinden çekileceksin, bir bahane bulup evine Oslo'ya döneceksin.
Oh, excuse me.
Bir saniye.
Excuse me.
Bir saniye.
Excuse me.
Affedersiniz, izin verin lütfen.
excuse me 38382
excuse you 68
excusez 81
excuses 69
excuse me sir 46
excuse me please 16
excuse me a sec 32
excuse me a moment 108
excuse me for a minute 52
excuse me for a moment 85
excuse you 68
excusez 81
excuses 69
excuse me sir 46
excuse me please 16
excuse me a sec 32
excuse me a moment 108
excuse me for a minute 52
excuse me for a moment 85