First one translate Turkish
11,043 parallel translation
But I'm the first one to step foot, remember?
Fakat unutma, ilk ayak basacak kişi benim.
That's your first one. All the others, I did by myself.
Ve ejderhayı nasıl bulacağımız konusunda oldukça iyi bir fikrim var.
First one there gets to adjust the picture setting!
İlk gelen ekranın rengini ayarlar.
Maybe you got the first one in time, Rick!
- Belki de ilkinde hallettin Rick!
The first one.
Birincisi.
Obviously the first one.
Bariz şekilde birincisi.
First one to tell me where you can find the Green Arrow... Gets to live.
Green Arrow'u nerede bulacağımı söyleyen ilk kişi... yaşamaya hak kazanır.
First one's on, and second one is rolling.
İlki açık, ikincisi de şimdi açıldı.
I'll take the first one.
İlk hasta bende.
You try to run or draw attention to us in any way, you're the first one that gets dropped, are we clear?
Kaçmaya veya herhangi bir şekilde dikkat çekmeye çalışırsan aramızdan ilk ayrılan sen olursun anladın mı?
You try anything and you're the first one to go down.
Sen bir şey denemek ve sen İlki aşağı gitmek.
So you were the first one to arrive at the scene?
Olay mahalline ilk giden sendin demek?
First one to move, I swear to God I'll knock you on your ass. You...
İlk hareket edeni, yemin ederim ki kıçından vuracağım.
Besides, if, uh, well, if things get too hot, I'm sure that you'll be the first one to step away.
Ayrıca, eğer bir şeyler daha da kızışırsa uzaklaşacak ilk kişi olacağından eminim.
I'm actually still working on my first one.
Teşekkür ederim. Hala birinciyi bitirmeye çalışıyorum.
First one said no, and by the time you found Otto Neuhaus, it was too late.
Birincisi, hayır dedi ve zaman Otto Neuhaus çok geç oldu, buldum.
And before you say one more word, if I ever start handing out pink slips for troublemakers, you'd be the first in line.
Bir şey daha söylemeden önce sorun çıkartanları işten çıkartmaya başlasaydım... -... listenin başında sen olurdun.
Three years Harvard Law, and one year as the first black woman to clerk in the Third Circuit.
Üç yıl Harvard Hukuk ardından da bir yıl boyunca Federal Mahkeme'deki ilk siyahi kadın kâtip oldum.
I wanted you on the first episode with Chef Marco. He's doing another one?
İlk bölümde senle Şef Marco olsun istiyorum.
Table 7, one special, one lasagna, so check the orders first!
Masa 7, bir günün yemeği, bir lazanya, önce siparişleri alın!
Of course, before we tell Marcel all of our secrets, there's one small piece of business to which we must first attend.
Elbette Marcel'e tüm sırlarımızı söylemeden önce halletmemiz gereken küçük bir iş var.
That's my first act on this earth, was to kill the one who gave me life.
Bu dünyada ki ilk işim, bana can vereni öldürmek oldu.
One more than my first testament.
İlk muayenemden bir fazlası.
My first creatures were children, like the one you found.
Öncesindeki yaratıklarım bulduğun çocuk gibiydiler.
First, the opening should be near the front.
Bir kere, açıklığı öne yakın olmalı.
Because it doesn't take a genius to figure out That he's the one that got you to carry his water In the first place.
Çünkü en başından beri onun suyunu taşıdığını anlamak için dahi olmaya gerek yok.
I want one more shot at her first.
Onunla bir kez daha şansımı denemek istiyorum.
I remember the first time I had mince pie. Our neighbor, Mrs. Morrin, introduced it to me one afternoon.
İlk kıymalı turta yiyişimi hatırlıyorum da komşumuz Bayan Morrin bir öğleden sonra getirmişti.
... and he hated the noise from the local port, so he filed one of the very first port noise complaints in maritime law.
- Ve yerel limandan gelen sesten nefret ediyordu. Daha sonra deniz hukuku'nda ilk liman gürültü şikâyetleri kanununu çıkarttı.
I'm the one who killed her in the first place.
Ama ilk başta, onu öldüren bendim.
I'm the one who killed her in the first place.
İlk başta, onu öldüren bendim.
You want to see this one first?
Önce bunu görmek ister misin?
There is one thing thing you must do first.
Önce yapman gereken bir şey var.
First one.
- Çok rahatladım.
But first, I have one more task for you.
Ama önce senin işin bir görevim daha var.
We usually plan one week during the winter... and then the first week of June...
Genellikle kış aylarında bir haftalığına tatile çıkarız sonra haziranın ilk haftası...
I told Mike the reason that I went after you in the first place was that everything comes easy to you, but I'm not the only one that feels that way.
Mike'a, ilk başta senin peşinden gelme sebebimin, her şeyin sana kolay gelmesinden kaynaklı olduğunu söyledim. Ama böyle düşünen tek kişi ben değilim.
And she was also the first Dark One.
- Ayrıca ilk Karanlık Olandı.
Which is why I begged you not to turn me into the bloody Dark One in the first place!
Bu yüzen beni Karanlık Olan'a dönüştürmemen için yalvarmıştım ya!
It's just I'm usually the one that has to say that first.
Seni seviyorum diyen genelde ben olurdum da.
And that you were ever the Dark One in the first place.
Karanlık Olan'a dönüştüğünü de.
- It's just it's a first edition, and I am looking at it one last time before I sell it on eBay. - I'm about to.
- Çıkmak üzereydim.
Weren't you the one who wanted me to make videos in the first place.
Baştan beri video çekmemi isteyen sen değil miydin?
But whoever calls first is gonna have it over the other one for the rest of their life.
yani, size kalmış. Ama ilk kim ararsa ömrünün sonuna kadar ona sahip olacak.
Ms. Keating, is it true you first met Mr. Lahey on one of your cases?
Bayan Keating, Bay Lahey ile ilk kez, bir dava sırasında tanıştığınız doğru mu?
Half the people in this hotel died within one hour of seeing the first Z.
İlk zombiyi gördükten bir saat sonra oteldeki insanların yarısı ölmüştü.
That is a first-class one-way ticket to the Friend Zone.
Bu arkadaş bölgesine giden birinci sınıf tek yönlü bir bilet.
Uh, um... the first one.
İlki olsun.
- No one will know I'm going to Lauren's because I'm gonna kill you first.
- Hiç kimse Lauren'e gideceğimi bilmeyecek çünkü ilk olarak seni öldüreceğim.
Right? One way to make sure your food isn't being poisoned Have your chef taste it first.
Yediğin yemeğin zehirli olmadığını anlamanın yolu yemeği önce aşçına tattırmaktır.
Marco Simoncelli, he's in line for a first MotoGP podium and crashes out at turn one.
Marco Simoncelli, ilk MotoGP podyumuna yaklaşmışken virajda düştü.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20