English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Good fortune

Good fortune translate Turkish

833 parallel translation
Great Lords of Asia, good fortune to you second only to mine own!
Asya'nın büyük sahibi, size iyi sanşlar dilerim, benden sonra ikinci olarak tabii.
Bringing us good fortune, just like in the fairy tales.
Öyle iyi bir şans ancak peri masallarında olur.
Though I shouldn't quarrel with the good fortune that brought you to our house as your friend, I could wish you something quite different.
Evimize sizi getiren iyi talihten şikayet edemem ama arkadaşınız olarak keşke daha farklı bir şey dileseydim.
Which is my great good fortune, the sooner the better.
Benim talihim işte, ne kadar çabuk olursa o kadar iyi.
Probably will not be your good fortune to reach the sky to catch the stars in your fingertips.
Muhtemelen gökyüzüne ulaşmak için bir şansınız olmayacak Yıldızları parmak uçlarınızla yakalamak.
The last to find it defies dark powers and brings good fortune to Hurlstone Towers.
Kim en son bulursa onu kara güçlere meydan okur ve iyi talih getirir Hurlstone Kulelerine.
I'd call that no good fortune.
Şanslı olduğumu söyleyemem.
If the young lady can steal it for one pound that's her good fortune.
Genç bayan bir sterline bunu çalabiliyorsa, çok şanslı demektir.
And to what good fortune am I indebted for this visit?
Ziyaretinizi neye borçluyum?
I hope my good fortune doesn't distress you too much.
Umarım büyük servetim canını sıkmıyordur, Baba.
I've come into such good fortune since I saw you last and I am so grateful for it.
Sizi son gördüğümden beri başıma büyük bir talih kondu. Bunun için şükrediyorum.
- You hadn't your good fortune then? - No.
O sıralar talih pek senden yana değildi sanırım?
- I was hoping for a good fortune then.
O zamanlar ben de kendi talihimin peşindeydim.
It is purely good fortune.
- İyi şans işte.
Good fortune?
- İyi şans mı?
Then see him you shall, and it is your good fortune that I'm not only irresponsible, but also unreasonable.
O halde onu göreceksiniz. Şanslısınız ki sadece sorumsuz değil aynı zamanda mantıksızım da.
Well, that's my good fortune.
Ne kadar şanslıyım.
The love which grew each day since he had the good fortune to live here
Burada kalma şansı bulduğu günden beri gitgide artan o sevgi...
It's my good fortune that you're not only a captain, but a doctor as well.
sadece kaptan değil iyi bir doktorda olman benim şansım.
I'm merely reflecting on your extraordinary good fortune.
Sadece sıradışı şansına dikkatini çekmeye çalışıyorum.
May I drink from your cup, sir, that your good fortune may rub off on me?
Sizin kadehinizden içebilir miyim, efendim? Belki talihinizin birazı bana da geçer.
Surely less than anyone you will ever have the good fortune to meet
Hayatınız boyunca tanıma şansına erişemeyeceğiniz biri, bay Bravano.
We've got to celebrate our good fortune.
Kutlamamız için bir servet lazım.
All his good fortune he shared with his friends.
Bütün servetini dostlarıyla paylaşırdı.
Good fortune to you!
Kısmetin açık olsun!
With the diary found, hope returned to our hearts. Without this good fortune our diary would have missed the end of the story.
Seyir defteriyle geri gelerek, bütün beklentilerimizi yerine getirdi, o olmasa bitiremeyecektik.
And... good fortune to him.
Ve ona iyi şanslar dilerim.
AND I DO WISH YOU GOOD FORTUNE IN YOUR TRAVELS.
Umarım seyahatlerinizde şans yanınızda olur.
Go thou to Richmond... and good fortune guide thee.
Hadi sen Richmond'a yolun açık olsun.
It is an omen of good fortune.
Bu bir şans alameti.
Has it been a good fortune for her, after all?
Franz'ı gerçekten seviyor olması iyi.
"l'm grateful you care so much for my miserable self, but God will punish me for my excessive good fortune."
"Zavallı bana bu kadar ilgi göstermene müteşekkirim ama bu iyi talihimden dolayı Tanrı beni cezalandıracak."
On the other hand, my client felt extremely elated... over his latest good fortune.
Öte yandan, kendisi son zamanlarda talihinin yüzüne gülmesinden memnundu.
This is our good fortune.
Bu bizim şansımız.
" You, however, are not prohibited from sharing your good fortune.
" Bununla birlikte sen kazandıklarını paylaşabilirsin.
This is a stroke of good fortune.
Bu bir iyi talih işareti.
I can't believe our good fortune.
Ne kadar güzel, değil mi?
What good fortune brings you to Trouville?
Seni Trouville'e hangi güzel rüzgar attı?
A stroke of good fortune.
Tam bir sürpriz oldu!
We could congratulate ourselves on a marvelous stroke of good fortune.
Talihin hoş bir cilvesi bu, kendimizi kutlasak yeridir.
OR JUST GOOD FORTUNE. BUT WHY QUESTION IT?
Niye sorguluyorsun?
We are led by good fortune.
Şansımız yaver gitti.
That night was the Festival of the Harbour... when fishermen give thanks to the Madonna for the good catch... the fine weather and their great good fortune... that they had not been born tourists.
O gece Liman Festivali vardı. Balıkçılar, onlara bol balık ve güzel havalar bahşedip... turist doğmamış olmak gibi iyi bir yazgı yazan... Madonna'ya şükranlarını sunuyordu.
May I wish all good fortune to your undertaking.
İşinizde iyi şanslar dilerim.
And, dear reader, may I wish you the same good fortune. "
"Ve sevgili okurlar, dilerim sizler de bu kadar şanslı olursunuz."
You've earned the air you breathe, you two, by sheer good fortune.
Siz ikiniz soluduğunuz nefesi şansınızla kazandınız.
He said that there was wonderful good fortune for both of us.
İkimiz için müthiş bir gelecek olduğunu söyledi.
I'm good at figures, Charlie... it'll add up to a fortune.
Rakamlarla aram iyidir Charlie. Sonunda bir servet kazanacaksın.
The Queen carouses to thy fortune, Hamlet. Good madam!
Kraliçe başarına içiyor, Hamlet.
And I knew the fortune-teller who came every week... with his tale of good luck and riches.
Her hafta gelip iyi şans ve zenginlik hakkında... hikayeler anlatan falcıyı da biliyordum.
What good fortune is mine to meet a brother on the road, brother.
Ne şanslıyım ki, yolda bir kardeşe rastladım!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]