He'll tell you translate Turkish
1,663 parallel translation
Then we'll worry for them. Ask sal here. He'll tell you.
Sal'e sor, sana anlatsın.
He'll tell you anything you wanna know.
İstediğiniz her şeyi anlatacak.
Well, he was flirting earlier. I'll tell you that.
Benimle flört ettiğini söyleyebilirim.
Since you're devastating people... tell Gob I'll be telling the cops it was him in the truck... so he'll be joining me here.
İnsanları hüsrana uğrattığından beri... Gob'a söyle, polislere kamyonettekinin o olduğunu söyleyeceğim. Böylece o da yanıma gelecek.
Yeah, how do you tell a little boy he'll never know his mother?
Evet, küçük bir çocuğa annesini hiç tanıyamayacağını nasıl anlatacaksın ki?
I'll tell you one thing, Gary said he was coming over here to get his divorce papers signed.
Gary buraya boşanma belgelerini imzalatmak için geldiğini söylemişti.
He'll tell you.
O sana söyler.
I'd never seen him before but he was a bad ass, I'll tell you that
- Onu daha önce hiç görmedim, ama belalı herifin tekiydi, bunu söyleyebilirim.
I'll tell you this, when he came back,
Sana şunu söyleyeyim. Carl döndüğünde..
Well, I'll tell you something, that I think he's a muslim.
Bak sana ne diyeceğim, bence de Müslüman.
I'll tell you why.'Cause when we were younger, whenever it was my birthday my father would always send a gift to him so he wouldn't feel left out.
Biz çocukken her doğum günümde babam ona da hediye gönderirdi. Kendini dışlanmış hissetmesin diye. Babamın kafası karışmış.
I'll have to tell his mother he's dead, and you just went and forgot him.
Mickey. Öldüğünü annesine söylemeliyim. Ve sen onu hemen unuttun.
To tell you that if your son doesn't get this treatment, there's a good chance he'll die.
Oğlunuz tedavi edilmezse ölmesinin yüksek ihtimal olduğunu söylemek için.
And I'll tell you who he is.
Sana kim olduğunu söyleyeyim.
And I'll tell you another thing- - whoever that guy is, he doesn't know what he's missing.
Ve sana birşey daha söyleyeyim- - o adam her kimse, neler kaçırdığının farkında değil.
I'll tell you, that Lou comes off like a gentle giant in public, but come workout time, he's one scary bastard.
Lou insan içinde nazik dev portresi çizebilir ama antrenman saati geldiğindi ürkütücü bir canavar oluyor.
He'll tell you.
O size söyler.
He'll tell you I can deny service to any jerk that I'd like to.
İstemediğim hiç bir pisliğe hizmet etmek zorunda olmadığımı sana söyleyecektir.
I'm going to wish, I'm going to wish, for Phillip to come back and be okay, and he'll tell you we were just playing a game.
Bir dilek tutacağım. Onun geri gelip iyi olmasını dileyeceğim. O da sana oyun oynadığımızı anlatacak.
He'll tell you all about it.
Bütün bunları sana anlatacak.
And I'll tell you what he'll see.
Onun ne göreceğini sana söyleyebilirim.
And if he's honest, he'll tell you.
Eğer dürüstse söyleyecektir.
He's over there. He'll tell you what we need.
Orada.Neye ihtiyacımız olduğunu size söyler.
Ask OJ. He'll tell you otherwise.
OJ'ye sor, o sana anlatır.
I'll tell you where he was supposed to be.
Sana nerede olacağını söyleyebilirim. Karısıyla birlikte.
So I... You know, an employee will go home and he'll tell his neighbor, "Hey, did you get an award?"
İşten eve giden bir işçi düşünün, komşusu gelip soruyor, "Hey, Ödül aldın mı"
I'll tell you why he does these things.
Neden bunları yaptığını söyleyeceğim.
You had a gun to his head. He'll tell you anything.
Silahı kafasına dayadın ve hiçbir şey söylemedi.
You can't tell me where he was stationed or how he went missing or what the chances are that I'll ever see him again.
Nerede bulunduğunu ya da nasıl kaybolduğunu anlatamazsınız... ya da onu bir daha görmem için ihtimal olup olmadığını.
- I tell you now, if he even goes near my hair, I'll kill him.
- Sana söylüyorum, Saçıma yaklaşırsa, Onu öldürürüm.
You can tell Sir Leicester Dedlock if he blocks my way over his land, I'll block his way over mine.
Sör Leicester Dedlock'a arazisindeki benim yolumu kapatacaksa ben de arazimdeki onun yolunu kapatırım.
If you don't continue your education, I'll tell Nakip Ali and he won't let you into the theatre.
Nakip amcanla konuşurum. Okumazsan sinemanın kapısından içeri sokmaz seni.
You'll tell us if he makes contact?
- Eğer ederse, bize bildirir misiniz?
And now he'll tell you why.
Şimdi size bunun nedenini açıklayacak.
Ask William, he'll tell you.
- William'a sorun isterseniz.
You're kidding me. No. I'll tell you, that boy knows more than he's letting on.
Göründüğünden daha çok şey biliyor diyebilirim
I have his telephone number, you can give him a call and he'll tell you what I said was true.
Telefon numarası var, arayabilirsiniz, söylediklerimi teyit edecektir.
I'll tell you what he did.
Ne yaptığını anlatayım.
I'll tell you, Chuck, tonight he's going to bang like a bongo at a Santana concert.
Şöyle söyleyebilirim ki, Chuck bu gece Santana konserindeki bir bongo gibi patlamaya yarattı.
Ask any smart boy on Wall Street, he'll tell you... our dollar is next to worthless. We borrowed so much.
Wall Street'teki kime sorarsanız sorun, size çok borçlandığımızı ve Dolarımızın tamamen değersiz olduğunu söyleyecektir.
Roth, he'll tell you everything, I swear.
Size her şeyi anlatacak, yemin ederim.
You just tell him you're my boy, he'll cut you a deal.
Ona benim oğlum olduğunu söyle. Sana indirim yapacaktır.
OK, well, when you tell your burro story, that's what he'll do.
Sen sıpa hikayesi anlattığında, öyle anlatırsın.
If you speak to him sweetly he'll tell you everything... 6 months ago a girl was about to get arrested but she was spared...
O'nunla tatlı bir dille konuşursan sana herşeyi anlatır... 6 ay önce bir kız tutuklanmak üzereydi... .. ama vazgeçildi çünkü...
I'm sure he'll call when he's got something to tell you.
Eminim verecek bir haberi olursa seni arar.
You should go to a doctor. I guarantee he'll tell you it's nothing.
Doktora göstermelisin, eminim bir şeyin yok diyecek.
You tell us where he is and we'll go catch him! Please...
Nerede olduğunu söylerseniz gidip yakalarız!
He's got a nice ass for a sailor, I'll tell you that.
Bir denizci için hoş bir poposu olduğu kesin.
He says, "You faggot" to his son in disgust, opens the big red door of their home as the mother sobs about what she'll tell people, and he tosses the son's bag out.
Oğluna nefretle "İbne" der annesi insanlara ne diyeceğini düşünüp hıçkırarak ağlarken evin büyük kırmızı kapısını açarak oğlunun çantasını dışarı atar.
He'll tell you anything you want to hear, Agnes.
Duymak isteyeceğin her şeyi söyleyecektir, Agnes.
Buy another pie, tell him I sent you, and he'll give you a shave for free.
- Bir tart daha al ona benim gönderdiğimi söyle, oda seni bedava bir traş etsin.
tell your friends 43
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you what i'll do 18
tell you 69
you know 156049
you know what 23733
tell you what 1493
tell you later 17
tell you the truth 113
tell you something 33
tell you one thing 25
tell you what i'll do 18
tell you 69
you know 156049
you know what 23733
you see 13602
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you will be 199
you got this 563
young 1055
you got it 4932
youtube 39
you can do it 1412
you suck 398
your 1839
you bitch 789
you okay 9168
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
you're cute 195
your phone 169
your honor 7894
yourself 387
your own 34
yours 1007
your hat 64
you know that 5741
you tell 24
youn 21
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24
younger 104
you're welcome 5601
you are 6060
you got a pen 63
your full name 16
you all right 5423
youth 73
you don't want to talk to me 24